Açıköğretim Ders Notları

Cumhuriyet Dönemi Türk Şiiri Dersi 5. Ünite Sorularla Öğrenelim

Açıköğretim ders notları öğrenciler tarafından ders çalışma esnasında hazırlanmakta olup diğer ders çalışacak öğrenciler için paylaşılmaktadır. Sizlerde hazırladığınız ders notlarını paylaşmak istiyorsanız bizlere iletebilirsiniz.

Açıköğretim derslerinden Cumhuriyet Dönemi Türk Şiiri Dersi 5. Ünite Sorularla Öğrenelim için hazırlanan  ders çalışma dokümanına (ders özeti / sorularla öğrenelim) aşağıdan erişebilirsiniz. AÖF Ders Notları ile sınavlara çok daha etkili bir şekilde çalışabilirsiniz. Sınavlarınızda başarılar dileriz.

Modern Türk Şiirinde Metafizik Eğilimler

1. Soru

Metafizik nedir?

Cevap

Metafizik, bir bütün olarak varlığı kendinde ve kendi için var olan gerçekliği; her türlü varoluşun kaynağı ve nedeni olan aşkın bir gerçekliği; formlar ve idealar, kategoriler ve tümeller; Tanrı’nın varoluşu, akıl ve ruh, ruh-beden, zihin-beden ilişkisi, maddi şeylerin gerçekliği, zaman, mekân ve tin kavramlarını konu edinen disiplindir.


2. Soru

Cevizci mistisizmi nasıl tanımlamaktadır?

Cevap

“1. genel olarak, kişinin gerçekliğin duyu algısına veya akıl ya da kavramsal düşünceye açık olmayan bilgisine erişilebileceğini; gerçekliğin bilgisinin normal duyumsal ya da bilişsel süreçlerin dışında kalan yollarla kazanıldığını; gerçekliğin doğasının normal deneysel ya da rasyonel yollarla deneyimlenemez olduğunu; gerçeklikle ilgili kesin bilgi ve nihai hakikate, deneyim ya da akıl yoluyla değil de, mistik bir tecrübe veya akıl dışı gizemli bir sezgi yoluyla erişilebileceğini savunan öğreti veya disiplin.

2. bilim görevini yaptıktan sonra bile dile dökülemez, ifade edilemez, çözülemez aslî veya temel bir takım problemler bulunduğunu, hayat probleminin, ölümün bizatihi kendisinin bütünüyle çözümsüz ve anlaşılamaz olduğunu; dünyanın kendisini dışarıdan sınırlanmış bir bütün olarak duyumsamanın bilim ve akıl yoluyla açıklanamayacak duygu ve yaşantılara yol açtığını öne süren yaklaşım.

3. dinî duyguya önem veren, insanın Tanrıyla doğrudan ve kişisel iletişim kurabileceğini savunan dinî öğreti. Tanrıdan bir parça olan ya da kendisinde tanrısal bir ateş ya da kıvılcım içeren insan ruhunun, uzun bir süre boyunca çile çektikten ve hazırlık yaptıktan sonra, bir, ezeli-ebedi, değişmez ve var olan her şeyin yaratıcısı olan tinsel bir güç olarak Tanrıyla doğrudan bir temas içine girebileceğini, mistik bir birlik hali içinde Tanrıya erişebileceğini savunan doktrin.


3. Soru

Metafizik ve mistisizim arasındaki fark nedir?

Cevap

Temelde fizikî ve maddî alanın dışında bir varlık alanı olduğu kabulüne dayanmak metafizik ile mistik kavramlarının ortak yönünü oluşturuyor. Buna karşılık metafizik, felsefenin bir kolu veya bölümü olarak düşünce mantık ve muhakeme yolu ile fizik ötesi alana yönelirken, mistisizm daha ziyade ruhsal, sezgisel bir kavrayış tecrübesi niteliği taşıyor.


4. Soru

Sanatın metafizik ve mistisizm ile ilişkisi nasıl açıklanabilir?

Cevap

Hem metafiziğin hem de mistisizmin felsefe, din ve sanat gibi üç temel alan ile sıkı sıkıya ilişkili olduğu kabul edilmiştir. Felsefede gerçekliği, varlığın hakikatini arama yollarından birisi olmak; dinde Tanrı ve öte dünya kavramları ve bu kavramlarla ilgili diğer olağanüstü varlıklara (melekler, cinler vb.) ilişkin bilgi ve buyruklar, bu iki kavramın bu alanlar açısından işlevini ve niteliğini belirler. Sanatta ise sanatçı öznenin kendisini ve çevresini tanımlama çabalarına bağlı olarak, bütünüyle varlıkla ve varlığın tekil parçalarıyla özne arasındaki ilişkinin üzerinde temellenir. Bu bakımdan hem sanatçının varlıkla ilişkisi ve var olanın ötesini kurcalama merakı; hem de sanatın insanın ruhsal yanıyla ilişkisi sanat eserini metafizik, mistik kavramlarıyla aynı bağlamı sık sık kullanır duruma getirmiştir. Bu bağlamda Platon’un ‘yansıma kuramı’ndan başlayarak fizik ve fizik ötesi âlem kavramlarına dayanan algının, sanatı anlama ve yorumlamada bir çerçeve çizdiği söylenebilir.


5. Soru

Sanat ile metafizik ve mistisizm arasındaki ilişkinin temel niteliği nedir?

Cevap

Sanatçının varlıkla ilişkisi, var olanın ötesini kurcalama merakı ve sanatın insanın ruhsal yanıyla ilişkisi sanat eserini metafizik, mistik kavramlarıyla aynı bağlama
oturtmaktadır.


6. Soru

Yeni Türk edebiyatında metafizik/mistik eğilimler nelerdir?

Cevap

Yeni Türk edebiyatında özellikle Abdülhak Hâmid, Necip Fazıl Kısakürek, Sezai Karakoç gibi şairlerin şiirleri hakkındaki incelemelerde değinilen bir konu olarak kalmıştır. Bununla birlikte mesela Ahmet İnam, “Türk şiirinde Mistik Yönelimler” başlıklı yazısında; “Hasta Mistisizm”- Necip Fazıl Kısakürek, “Sanat Mistisizmi”-Ahmet Hamdi Tanpınar, “Yaşama Mistisizmi”- Âsaf Hâlet Çelebi, “Aşama Olarak Mistisizm”-Fazıl Hüsnü Dağlarca, “Ruhsal Mistisizm”-Behçet Necatigil ve “Kurtuluş Olarak Mistisizm”- Sezai Karakoç olmak üzere altı ayrı mistik tavırdan söz eder. (İnam,1996:162-178)
Yazarın mistisizm kavramına kısmen olumsuzlayan bir üslupla yaklaştığı bu yazıda, Türk şiirinde mistik veya metafizik eğilimlerin türlü biçimlerde görüldüğünün göstergelerinden birisidir. Öte yandan hecenin ilk kuşak şairlerinden Enis Behiç Koryürek’in yalnızca Türk edebiyatı içinde değil dünya edebiyatlarında da eşine az rastlanır kitabı Varidat-ı Süleyman Efendi (1949) bu konunun bir başka örneği olarak görülebilir.


7. Soru

Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatında Necip Fazıl Kısakürek’in önemli bir edebiyatçı olmasının nedeni nedir?

Cevap

Necip Fazıl Kısakürek, gerek şiirde Nazım Hikmet’in materyalist şirine karşı oluşturduğu metafizik duyarlılık; gerek Yahya Kemal ve Ahmet Hâşim’in temsil ettiği saf şiir anlayışına bireyin varoluş sorunlarını katarak geliştirdiği etki alanı oldukça geniş duyuş tarzı; memleket edebiyatı anlayışına bağlı şairlerin elinde sığ söyleyişten bir türlü kurtulamayan hece vezni ritmini zirveye taşıması bakımından ve gerekse aksiyoner kişiliği ile Cumhuriyet döneminin seksenlere kadar ilgiyi üzerinde en çok toplayan ismidir.


8. Soru

Poetikasındaki görüşlere göre Necip Fazıl’ın şiir anlayışının üç temel özelliği nedir?

Cevap

Necip Fazıl için şiiri şiir yapan üç temel faktör “mutlak hakikati aramak”; sembolik ve gizemli olmak; güzellik, heyecan, âhenk ve edâ gibi özellikleri taşımaktır.


9. Soru

Âsaf Hâlet Çelebi’nin şiir anlayışı nasıl açıklanabilir?

Cevap

Âsaf Hâlet Çelebi şiir hakkındaki görüşlerini İstanbul’da (Temmuz-Aralık 1954) yayımladığı “Benim Gözümle Şiir Davası” üst başlığı altındaki altı yazıda  açıklamıştır. “Saf şiir”, “Şiirde Vuzuh”, “Şiirde Şekil”, “Mücerred Şiir”, “Şiirde Ruh Ânı” ve “Şiirlerimde Mistisizm Temayülü” başlıklı bu yazı dizisinde kendi şiiriyle ilgili pek çok konunun açıklığa kavuşturulduğu görülür. Öncelikle şiirle metafizik alem arasında kesin bir ilişki kurar; “Muhakkak ki Allah’ın, arşın altında anahtarları şairlerin dilleri olan bir takım hazineleri vardır” hadisini iki kez yineleyerek, şiirin ve özellikle saf şiirin ilahi bir menşei, metafizik bir kaynağı olduğuna inandığını belirtir. Ona göre saf şiir, her zaman olmasa bile çoğunlukla soyut şiire yaklaşır; hikayeden olduğu gibi tasvirden de mümkün olduğu kadar uzaktır. Saf şiir, “parçalanmayan tek bir kelime halinde olunca ona ne bir şey ilave edilmeye, ne de ondan bir şey eksiltmeye imkan olamaz.” Bu yüzden şiirde bazı kelimelerin sözlük anlamlarını aramaya gerek yoktur. “Çünkü şiir kelimelerin bir araya gelmesinden hasıl olan büyük bir kelimeden başka bir şey değildir. Bir kelime hecelere ayrıldığı zaman nasıl o heceler başlı başına bir mana ifade etmezse şiirde de teker teker kelimelerin manalarıyla uğraşmak beyhudedir.” (Çelebi, 1999:146-147) Çelebi’nin anlayışına göre şiir, “hayatta olduğu gibi, müşahhas malzemeyle, mücerred bir âlem yaratma” işidir. O, şiirin “kâinatın anlaşılmaz sırlarını açıklamada önemli bir yeri olduğu” inancındadır.


10. Soru

Âsaf Hâlet Çelebi’nin şiirini diğer metafizik/mistik eğilimli şairlerden ayıran başlıca özellik nedir?

Cevap

Bu şiirin en önemli ayırıcı özelliği, mistik geleneğin yerli ve yabancı kaynakları ile halk kültürü ve masallarının sentezinden oluşan sezgiye dayalı bir kültür şiiri oluşudur.


11. Soru

Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın ilk eserleri nelerdir?

Cevap

Yayımlanan ilk yazısı ortaokul öğrencisi iken Yeni Adana gazetesinde çıkan bir hikâyedir (1927). “Yavaşlayan Ömür” başlıklı ilk şiiri ise İstanbul dergisinde (1933) yayımlanmıştır.


12. Soru

Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın yayımlanan ilk kitabı ne tür özellikler taşıyordu?

Cevap

1935’te çıkan ilk kitabı Havaya Çizilen Dünya, dönemin hâkim şiir anlayışının etkisi altındadır. Vezinli kafiyeli bu ilk şiirlerinde Necip Fazıl duyarlılığının belirgin bir egemenliği görülür. İnsanın doğayla, doğaüstüyle ilişkisi, zaman kavramı, eşyanın korku duygusu eşliğinde algılanışı hemen hemen tamamen Necip Fazıl’ın Ben ve Ötesi kitabındaki şiirlerinden izler taşır.


13. Soru

Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın ilk eserlerinde etkisi görülen edebiyatçılar kimlerdir?

Cevap

Çocuk ve Allah (1940)’daki şiirleriyle ilgi odağı olmuştur. Bu kitabındaki şiirlerde yalın bir dil özelliği ile yapı sağlamlığı dikkati çeker. Burada Necip Fazıl ile Ahmet Hamdi Tanpınar’ın poetik etkileri kadar, Peyami Safa, Mustafa Şekip Tunç gibi mistik düşüncenin o dönemdeki etkili adlarının Dağlarca’nın şiirini yönlendirdiği görülür. Özellikle “sükûn, ruh, ayna, ebediyet, Allah” gibi sözcüklerin sık kullanılışı dönemin Necip Faz›l’dan kaynaklanan ortak duyarlılığının göstergesidir. Bununla birlikte ondaki bu sezgici mistik ögelerin Necip Fazıl’daki gibi bir dünya görüşünün, genel bir varlık kavrayışının sonucu değil, belirli bir duyarlılığın, ruhsal durumun yansıması olduğu ileri sürülmüştür.


14. Soru

Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın şiirlerinde ele aldığı konular nelerdir?

Cevap

İlk dönem şiirlerinde bireyin evren karşısındaki bazen hayreti andıran şaşkınlık
durumu, yalnızlık, korku, tabiatın görkemine duygusal yaklaşımlar ve genellikle
içe dönük bir tutum egemen iken, ikinci dönem şiirlerinde insanın toplumsal bozukluklar karşısındaki durumu, günlük yaşamın sıkıntıları, destanlar, aktüel konular dikkati çeker.


15. Soru

Dağlarca’nın şiirlerindeki metafizik ilgi Necip Fazıl ve Âsaf Hâlet ile karşılaştırıldığında nasıl bir farklılık taşır?

Cevap

Fazıl Hüsnü’yü Necip Fazıl ve Âsaf Hâlet’ten ayıran yön, varlıkla karşılaşan insanın bu görkem karşısındaki hayret duygusudur. Bu duygunun anlık, etkileyici imajlar yoluyla aktarılmasıdır. Necip Fazıl’da varlıkla karşılaşan insanın önce bir kriz yaşadığı, sonra tasavvufi duyarlılıkla dinginliğe ulaştığı görülürken, Dağarca’da durum genellikle anlık ve geçici izlenimi verir. Âsaf Hâlet’te ise  duygunun yerini kültürel motifler almıştır.


16. Soru

Cumhuriyet dönemi Türk şiirinde metafizik/mistik özellikler taşıyan diğer şairler kimlerdir?

Cevap

Cumhuriyet dönemi Türk şiirinde metafizik/mistik özellikler taşıyan şairler Mehmet Âkif, Yahya Kemal, Ahmet Hâşim, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ahmet Muhip Dıranas, Behçet Necatigil, Sedat Umran, Hilmi Yavuz, Ali Günvar ve daha bir çok şairin kimi şiirlerinde bu kavramlar ile ilişkilendirilebilecek motifler, söyleyişler görülür. Öte yandan fizik ötesi âlemi varlığın özü olarak kabul eden ve bu bakış açısını dünya görüşü olarak benimseyen Sezai Karakoç, Cahit Zarifoğlu, Ebubekir Eroğlu gibi şairler şiirlerinde eşya, tabiat, toplum algısını bütünüyle bu perspektife oturtmuş bulunmaktadırlar.


17. Soru

Metafizik, mistisizm kavramları arasındaki ortak nokta nedir?

Cevap

Temelde fiziki ve maddi alanın dışında bir varlık alanı olduğu kabulüne dayanmak metafizik ile mistik kavramlarının ortak yönünü oluşturuyor.


18. Soru

Necip Fazıl’ın Türk şiirine en önemli katkısı nedir?

Cevap

Bu şiirlerde görülen, hece ile yazan şairlerin o güne kadar ulaşamadığı bir takım özellikler, dikkatleri Necip Fazıl’ın üzerine yöneltmiştir. Öncelikle biçim ve öz unsurlarının yoğun bir biçimde kaynaşması dikkati çekerken, alışılmamış, beklenmedik kafiyelerin vurucu etkisi, dizelerin iç ses özelliklerinin müzikal değeri İkinci Meşrutiyet’ten sonra büyük gürültü ve tartışmalarla edebiyatımızda gündemi oluşturan ve Cumhuriyet’in kurulduğu yıllarda hakimiyetini ilan etmiş bulunan hecenin bir devamı gibi değil, adeta yepyeni bir başlangıç gibi görünür. Böylece Tanzimat’tan beri çeşitli arayışlar içerisinden geçen Türk şiiri ritim bakımından bir tür zirveye ulaşmış olur. Bunda eşya ile şiddetli bir empati kuran şair duyarlılığının bu şiddeti biçimde de yansıtma başarısı yatmaktadır.


19. Soru

Necip Fazıl’ın eserlerinin en belirleyici olanları hangileridir?

Cevap

İlk dönemini “Kaldırımlar”, ikinci dönemini ise “Sakarya Türküsü” adlı şiirlerin temsil ettiği söylenebilir. Bu iki dönemin dönüm noktasını ise, ilk olarak “Senfonya” adıyla yayımlanan ancak kitaplarına “Çile” başlığıyla aldığı şiir oluşturur. Klasik Batı müziğinin senfoni formu ile kurulan şiir sözünü ettiğimiz kaostan düzene, bireyin varlık karşısında yaşadığı düşünce ızdıraplarından ruh dinginliğine yönelişinin ifadesi gibidir.


20. Soru

Âsaf Hâlet Çelebi’nin şiirlerinin temel konuları nelerdir?

Cevap

Genellikle Çelebi’nin şiirlerinin dört temel beslenme kaynağı bulunduğu kabul edilmektedir: doğu mistisizmi, tasavvuf, kutsal kitaplar ve çocukluğundan kalan masallar, izlenimler. Semih Güngör, Âsaf Hâlet’in şiirlerinde, divan şiiri anlayışıyla
yazdığı gazeller, Garip şirinin yaygın olduğu dönemde bu akımın etkisi altında bulunduğunu gösteren şiirler ve İslam tasavvuf kültüründen yararlandığı “nevi şahsına münhasır” şiirler olmak üzere birbirinden farklı üç dönemin bulunduğunu belirtir.


1. Soru

Metafizik nedir?

Cevap

Metafizik, bir bütün olarak varlığı kendinde ve kendi için var olan gerçekliği; her türlü varoluşun kaynağı ve nedeni olan aşkın bir gerçekliği; formlar ve idealar, kategoriler ve tümeller; Tanrı’nın varoluşu, akıl ve ruh, ruh-beden, zihin-beden ilişkisi, maddi şeylerin gerçekliği, zaman, mekân ve tin kavramlarını konu edinen disiplindir.

2. Soru

Cevizci mistisizmi nasıl tanımlamaktadır?

Cevap

“1. genel olarak, kişinin gerçekliğin duyu algısına veya akıl ya da kavramsal düşünceye açık olmayan bilgisine erişilebileceğini; gerçekliğin bilgisinin normal duyumsal ya da bilişsel süreçlerin dışında kalan yollarla kazanıldığını; gerçekliğin doğasının normal deneysel ya da rasyonel yollarla deneyimlenemez olduğunu; gerçeklikle ilgili kesin bilgi ve nihai hakikate, deneyim ya da akıl yoluyla değil de, mistik bir tecrübe veya akıl dışı gizemli bir sezgi yoluyla erişilebileceğini savunan öğreti veya disiplin.

2. bilim görevini yaptıktan sonra bile dile dökülemez, ifade edilemez, çözülemez aslî veya temel bir takım problemler bulunduğunu, hayat probleminin, ölümün bizatihi kendisinin bütünüyle çözümsüz ve anlaşılamaz olduğunu; dünyanın kendisini dışarıdan sınırlanmış bir bütün olarak duyumsamanın bilim ve akıl yoluyla açıklanamayacak duygu ve yaşantılara yol açtığını öne süren yaklaşım.

3. dinî duyguya önem veren, insanın Tanrıyla doğrudan ve kişisel iletişim kurabileceğini savunan dinî öğreti. Tanrıdan bir parça olan ya da kendisinde tanrısal bir ateş ya da kıvılcım içeren insan ruhunun, uzun bir süre boyunca çile çektikten ve hazırlık yaptıktan sonra, bir, ezeli-ebedi, değişmez ve var olan her şeyin yaratıcısı olan tinsel bir güç olarak Tanrıyla doğrudan bir temas içine girebileceğini, mistik bir birlik hali içinde Tanrıya erişebileceğini savunan doktrin.

3. Soru

Metafizik ve mistisizim arasındaki fark nedir?

Cevap

Temelde fizikî ve maddî alanın dışında bir varlık alanı olduğu kabulüne dayanmak metafizik ile mistik kavramlarının ortak yönünü oluşturuyor. Buna karşılık metafizik, felsefenin bir kolu veya bölümü olarak düşünce mantık ve muhakeme yolu ile fizik ötesi alana yönelirken, mistisizm daha ziyade ruhsal, sezgisel bir kavrayış tecrübesi niteliği taşıyor.

4. Soru

Sanatın metafizik ve mistisizm ile ilişkisi nasıl açıklanabilir?

Cevap

Hem metafiziğin hem de mistisizmin felsefe, din ve sanat gibi üç temel alan ile sıkı sıkıya ilişkili olduğu kabul edilmiştir. Felsefede gerçekliği, varlığın hakikatini arama yollarından birisi olmak; dinde Tanrı ve öte dünya kavramları ve bu kavramlarla ilgili diğer olağanüstü varlıklara (melekler, cinler vb.) ilişkin bilgi ve buyruklar, bu iki kavramın bu alanlar açısından işlevini ve niteliğini belirler. Sanatta ise sanatçı öznenin kendisini ve çevresini tanımlama çabalarına bağlı olarak, bütünüyle varlıkla ve varlığın tekil parçalarıyla özne arasındaki ilişkinin üzerinde temellenir. Bu bakımdan hem sanatçının varlıkla ilişkisi ve var olanın ötesini kurcalama merakı; hem de sanatın insanın ruhsal yanıyla ilişkisi sanat eserini metafizik, mistik kavramlarıyla aynı bağlamı sık sık kullanır duruma getirmiştir. Bu bağlamda Platon’un ‘yansıma kuramı’ndan başlayarak fizik ve fizik ötesi âlem kavramlarına dayanan algının, sanatı anlama ve yorumlamada bir çerçeve çizdiği söylenebilir.

5. Soru

Sanat ile metafizik ve mistisizm arasındaki ilişkinin temel niteliği nedir?

Cevap

Sanatçının varlıkla ilişkisi, var olanın ötesini kurcalama merakı ve sanatın insanın ruhsal yanıyla ilişkisi sanat eserini metafizik, mistik kavramlarıyla aynı bağlama
oturtmaktadır.

6. Soru

Yeni Türk edebiyatında metafizik/mistik eğilimler nelerdir?

Cevap

Yeni Türk edebiyatında özellikle Abdülhak Hâmid, Necip Fazıl Kısakürek, Sezai Karakoç gibi şairlerin şiirleri hakkındaki incelemelerde değinilen bir konu olarak kalmıştır. Bununla birlikte mesela Ahmet İnam, “Türk şiirinde Mistik Yönelimler” başlıklı yazısında; “Hasta Mistisizm”- Necip Fazıl Kısakürek, “Sanat Mistisizmi”-Ahmet Hamdi Tanpınar, “Yaşama Mistisizmi”- Âsaf Hâlet Çelebi, “Aşama Olarak Mistisizm”-Fazıl Hüsnü Dağlarca, “Ruhsal Mistisizm”-Behçet Necatigil ve “Kurtuluş Olarak Mistisizm”- Sezai Karakoç olmak üzere altı ayrı mistik tavırdan söz eder. (İnam,1996:162-178)
Yazarın mistisizm kavramına kısmen olumsuzlayan bir üslupla yaklaştığı bu yazıda, Türk şiirinde mistik veya metafizik eğilimlerin türlü biçimlerde görüldüğünün göstergelerinden birisidir. Öte yandan hecenin ilk kuşak şairlerinden Enis Behiç Koryürek’in yalnızca Türk edebiyatı içinde değil dünya edebiyatlarında da eşine az rastlanır kitabı Varidat-ı Süleyman Efendi (1949) bu konunun bir başka örneği olarak görülebilir.

7. Soru

Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatında Necip Fazıl Kısakürek’in önemli bir edebiyatçı olmasının nedeni nedir?

Cevap

Necip Fazıl Kısakürek, gerek şiirde Nazım Hikmet’in materyalist şirine karşı oluşturduğu metafizik duyarlılık; gerek Yahya Kemal ve Ahmet Hâşim’in temsil ettiği saf şiir anlayışına bireyin varoluş sorunlarını katarak geliştirdiği etki alanı oldukça geniş duyuş tarzı; memleket edebiyatı anlayışına bağlı şairlerin elinde sığ söyleyişten bir türlü kurtulamayan hece vezni ritmini zirveye taşıması bakımından ve gerekse aksiyoner kişiliği ile Cumhuriyet döneminin seksenlere kadar ilgiyi üzerinde en çok toplayan ismidir.

8. Soru

Poetikasındaki görüşlere göre Necip Fazıl’ın şiir anlayışının üç temel özelliği nedir?

Cevap

Necip Fazıl için şiiri şiir yapan üç temel faktör “mutlak hakikati aramak”; sembolik ve gizemli olmak; güzellik, heyecan, âhenk ve edâ gibi özellikleri taşımaktır.

9. Soru

Âsaf Hâlet Çelebi’nin şiir anlayışı nasıl açıklanabilir?

Cevap

Âsaf Hâlet Çelebi şiir hakkındaki görüşlerini İstanbul’da (Temmuz-Aralık 1954) yayımladığı “Benim Gözümle Şiir Davası” üst başlığı altındaki altı yazıda  açıklamıştır. “Saf şiir”, “Şiirde Vuzuh”, “Şiirde Şekil”, “Mücerred Şiir”, “Şiirde Ruh Ânı” ve “Şiirlerimde Mistisizm Temayülü” başlıklı bu yazı dizisinde kendi şiiriyle ilgili pek çok konunun açıklığa kavuşturulduğu görülür. Öncelikle şiirle metafizik alem arasında kesin bir ilişki kurar; “Muhakkak ki Allah’ın, arşın altında anahtarları şairlerin dilleri olan bir takım hazineleri vardır” hadisini iki kez yineleyerek, şiirin ve özellikle saf şiirin ilahi bir menşei, metafizik bir kaynağı olduğuna inandığını belirtir. Ona göre saf şiir, her zaman olmasa bile çoğunlukla soyut şiire yaklaşır; hikayeden olduğu gibi tasvirden de mümkün olduğu kadar uzaktır. Saf şiir, “parçalanmayan tek bir kelime halinde olunca ona ne bir şey ilave edilmeye, ne de ondan bir şey eksiltmeye imkan olamaz.” Bu yüzden şiirde bazı kelimelerin sözlük anlamlarını aramaya gerek yoktur. “Çünkü şiir kelimelerin bir araya gelmesinden hasıl olan büyük bir kelimeden başka bir şey değildir. Bir kelime hecelere ayrıldığı zaman nasıl o heceler başlı başına bir mana ifade etmezse şiirde de teker teker kelimelerin manalarıyla uğraşmak beyhudedir.” (Çelebi, 1999:146-147) Çelebi’nin anlayışına göre şiir, “hayatta olduğu gibi, müşahhas malzemeyle, mücerred bir âlem yaratma” işidir. O, şiirin “kâinatın anlaşılmaz sırlarını açıklamada önemli bir yeri olduğu” inancındadır.

10. Soru

Âsaf Hâlet Çelebi’nin şiirini diğer metafizik/mistik eğilimli şairlerden ayıran başlıca özellik nedir?

Cevap

Bu şiirin en önemli ayırıcı özelliği, mistik geleneğin yerli ve yabancı kaynakları ile halk kültürü ve masallarının sentezinden oluşan sezgiye dayalı bir kültür şiiri oluşudur.

11. Soru

Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın ilk eserleri nelerdir?

Cevap

Yayımlanan ilk yazısı ortaokul öğrencisi iken Yeni Adana gazetesinde çıkan bir hikâyedir (1927). “Yavaşlayan Ömür” başlıklı ilk şiiri ise İstanbul dergisinde (1933) yayımlanmıştır.

12. Soru

Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın yayımlanan ilk kitabı ne tür özellikler taşıyordu?

Cevap

1935’te çıkan ilk kitabı Havaya Çizilen Dünya, dönemin hâkim şiir anlayışının etkisi altındadır. Vezinli kafiyeli bu ilk şiirlerinde Necip Fazıl duyarlılığının belirgin bir egemenliği görülür. İnsanın doğayla, doğaüstüyle ilişkisi, zaman kavramı, eşyanın korku duygusu eşliğinde algılanışı hemen hemen tamamen Necip Fazıl’ın Ben ve Ötesi kitabındaki şiirlerinden izler taşır.

13. Soru

Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın ilk eserlerinde etkisi görülen edebiyatçılar kimlerdir?

Cevap

Çocuk ve Allah (1940)’daki şiirleriyle ilgi odağı olmuştur. Bu kitabındaki şiirlerde yalın bir dil özelliği ile yapı sağlamlığı dikkati çeker. Burada Necip Fazıl ile Ahmet Hamdi Tanpınar’ın poetik etkileri kadar, Peyami Safa, Mustafa Şekip Tunç gibi mistik düşüncenin o dönemdeki etkili adlarının Dağlarca’nın şiirini yönlendirdiği görülür. Özellikle “sükûn, ruh, ayna, ebediyet, Allah” gibi sözcüklerin sık kullanılışı dönemin Necip Faz›l’dan kaynaklanan ortak duyarlılığının göstergesidir. Bununla birlikte ondaki bu sezgici mistik ögelerin Necip Fazıl’daki gibi bir dünya görüşünün, genel bir varlık kavrayışının sonucu değil, belirli bir duyarlılığın, ruhsal durumun yansıması olduğu ileri sürülmüştür.

14. Soru

Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın şiirlerinde ele aldığı konular nelerdir?

Cevap

İlk dönem şiirlerinde bireyin evren karşısındaki bazen hayreti andıran şaşkınlık
durumu, yalnızlık, korku, tabiatın görkemine duygusal yaklaşımlar ve genellikle
içe dönük bir tutum egemen iken, ikinci dönem şiirlerinde insanın toplumsal bozukluklar karşısındaki durumu, günlük yaşamın sıkıntıları, destanlar, aktüel konular dikkati çeker.

15. Soru

Dağlarca’nın şiirlerindeki metafizik ilgi Necip Fazıl ve Âsaf Hâlet ile karşılaştırıldığında nasıl bir farklılık taşır?

Cevap

Fazıl Hüsnü’yü Necip Fazıl ve Âsaf Hâlet’ten ayıran yön, varlıkla karşılaşan insanın bu görkem karşısındaki hayret duygusudur. Bu duygunun anlık, etkileyici imajlar yoluyla aktarılmasıdır. Necip Fazıl’da varlıkla karşılaşan insanın önce bir kriz yaşadığı, sonra tasavvufi duyarlılıkla dinginliğe ulaştığı görülürken, Dağarca’da durum genellikle anlık ve geçici izlenimi verir. Âsaf Hâlet’te ise  duygunun yerini kültürel motifler almıştır.

16. Soru

Cumhuriyet dönemi Türk şiirinde metafizik/mistik özellikler taşıyan diğer şairler kimlerdir?

Cevap

Cumhuriyet dönemi Türk şiirinde metafizik/mistik özellikler taşıyan şairler Mehmet Âkif, Yahya Kemal, Ahmet Hâşim, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ahmet Muhip Dıranas, Behçet Necatigil, Sedat Umran, Hilmi Yavuz, Ali Günvar ve daha bir çok şairin kimi şiirlerinde bu kavramlar ile ilişkilendirilebilecek motifler, söyleyişler görülür. Öte yandan fizik ötesi âlemi varlığın özü olarak kabul eden ve bu bakış açısını dünya görüşü olarak benimseyen Sezai Karakoç, Cahit Zarifoğlu, Ebubekir Eroğlu gibi şairler şiirlerinde eşya, tabiat, toplum algısını bütünüyle bu perspektife oturtmuş bulunmaktadırlar.

17. Soru

Metafizik, mistisizm kavramları arasındaki ortak nokta nedir?

Cevap

Temelde fiziki ve maddi alanın dışında bir varlık alanı olduğu kabulüne dayanmak metafizik ile mistik kavramlarının ortak yönünü oluşturuyor.

18. Soru

Necip Fazıl’ın Türk şiirine en önemli katkısı nedir?

Cevap

Bu şiirlerde görülen, hece ile yazan şairlerin o güne kadar ulaşamadığı bir takım özellikler, dikkatleri Necip Fazıl’ın üzerine yöneltmiştir. Öncelikle biçim ve öz unsurlarının yoğun bir biçimde kaynaşması dikkati çekerken, alışılmamış, beklenmedik kafiyelerin vurucu etkisi, dizelerin iç ses özelliklerinin müzikal değeri İkinci Meşrutiyet’ten sonra büyük gürültü ve tartışmalarla edebiyatımızda gündemi oluşturan ve Cumhuriyet’in kurulduğu yıllarda hakimiyetini ilan etmiş bulunan hecenin bir devamı gibi değil, adeta yepyeni bir başlangıç gibi görünür. Böylece Tanzimat’tan beri çeşitli arayışlar içerisinden geçen Türk şiiri ritim bakımından bir tür zirveye ulaşmış olur. Bunda eşya ile şiddetli bir empati kuran şair duyarlılığının bu şiddeti biçimde de yansıtma başarısı yatmaktadır.

19. Soru

Necip Fazıl’ın eserlerinin en belirleyici olanları hangileridir?

Cevap

İlk dönemini “Kaldırımlar”, ikinci dönemini ise “Sakarya Türküsü” adlı şiirlerin temsil ettiği söylenebilir. Bu iki dönemin dönüm noktasını ise, ilk olarak “Senfonya” adıyla yayımlanan ancak kitaplarına “Çile” başlığıyla aldığı şiir oluşturur. Klasik Batı müziğinin senfoni formu ile kurulan şiir sözünü ettiğimiz kaostan düzene, bireyin varlık karşısında yaşadığı düşünce ızdıraplarından ruh dinginliğine yönelişinin ifadesi gibidir.

20. Soru

Âsaf Hâlet Çelebi’nin şiirlerinin temel konuları nelerdir?

Cevap

Genellikle Çelebi’nin şiirlerinin dört temel beslenme kaynağı bulunduğu kabul edilmektedir: doğu mistisizmi, tasavvuf, kutsal kitaplar ve çocukluğundan kalan masallar, izlenimler. Semih Güngör, Âsaf Hâlet’in şiirlerinde, divan şiiri anlayışıyla
yazdığı gazeller, Garip şirinin yaygın olduğu dönemde bu akımın etkisi altında bulunduğunu gösteren şiirler ve İslam tasavvuf kültüründen yararlandığı “nevi şahsına münhasır” şiirler olmak üzere birbirinden farklı üç dönemin bulunduğunu belirtir.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.