Açıköğretim Ders Notları

Hukukun Temel Kavramları 1 Dersi 6. Ünite Özet

Açıköğretim ders notları öğrenciler tarafından ders çalışma esnasında hazırlanmakta olup diğer ders çalışacak öğrenciler için paylaşılmaktadır. Sizlerde hazırladığınız ders notlarını paylaşmak istiyorsanız bizlere iletebilirsiniz.

Açıköğretim derslerinden Hukukun Temel Kavramları 1 Dersi 6. Ünite Özet için hazırlanan  ders çalışma dokümanına (ders özeti / sorularla öğrenelim) aşağıdan erişebilirsiniz. AÖF Ders Notları ile sınavlara çok daha etkili bir şekilde çalışabilirsiniz. Sınavlarınızda başarılar dileriz.

Kişi, Kişi Türleri Ve Kişiliğin Korunması

Kis¸iler Hukukunun Ana Kavramları

Kis¸i

Hukukc¸u olmayanlar ic¸in kis¸i kelimesi ile kastedilen insandır. Hukuksal anlamda ise kis¸iden so¨z edildigˆinde kastedilen ise sadece insanlar degˆildir. Hukuki anlamda kis¸i ile, haklara ve borc¸lara sahip olabilen varlıklar ifade edilmektedir. Bu nedenle hukuki anlamda kis¸i dogˆal bir kavram olmayıp, hukuki bir kavramdır. Medeni Kanun’un Kis¸iler Hukuku kitabının birinci kısmı Gerc¸ek Kis¸iler, ikinci kısmı ise Tu¨zel Kis¸iler bas¸lıgˆını tas¸ımaktadır. O halde hukuk du¨zenimiz, hukuki anlamda kis¸ileri ikiye ayırmaktadır.

Gerc¸ek Kis¸i

Gerc¸ek kis¸iler sadece insanlardır. Medeni Kanun 8. maddesinde: “Her insanın hak ehliyeti vardır. Buna go¨re bu¨tu¨n insanlar, hukuk du¨zeninin sınırları ic¸inde, haklara ve borc¸lara ehil olmada es¸ittirler.” s¸eklinde belirtmekle hak sahibi olabilen ve borc¸ altına girebilen gerc¸ek kis¸ilerin sadece insanlar oldugˆunu kabul etmektedir.

Tu¨zel Kis¸i

Medeni Kanun’un 47. maddesinde, “Bas¸lı bas¸ına bir varlıgˆı olmak u¨zere o¨rgu¨tlenmis¸ kis¸i toplulukları ve belli bir amaca o¨zgu¨lenmis¸ olan bagˆımsız mal toplulukları, kendileri ile ilgili o¨zel hu¨ku¨mler uyarınca tu¨zel kis¸ilik kazanırlar.” s¸eklinde belirtilmektedir. Hukuki anlamda kis¸ilerden biri olan tu¨zel kis¸iler (hu¨kmi kis¸i) ile kastedilen bir araya gelerek ayrı bir varlık kazanan kis¸i toplulukları ya da mal topluluklarıdır.

Kis¸ilik

Dar anlamda kis¸ilik, medeni^ haklara ve borc¸lara ehil olmayı ifade eder. Genis¸ anlamda kis¸ilik, hak sahiplerinin bu¨tu¨n durumlarını, yani hak ve borc¸lara sahip olabilmenin yanında ayrıca “s¸ahsi halleri”, hak ve borc¸lara sahip olabilmek ic¸in hukuki is¸lem yapabilme ehliyetini ve hukuken degˆer tas¸ıyan bedensel, manevi ve ekonomik varlıkları ic¸ine alan bir kavramdır.

Kis¸ilik Hakkı

Kis¸inin hukukc¸a korunan bedensel, manevi ve ekonomik nitelikteki varlıkları u¨zerindeki mutlak hakları ifade eder. O¨rnegˆin bir kimsenin vu¨cut bu¨tu¨nlu¨gˆu¨, sagˆlıgˆı, s¸eref ve haysiyeti, iktisadi ve fikri faaliyetleri u¨zerindeki hakları, kis¸ilik haklarındandır.

Gerc¸ek Kis¸ilik

Gerc¸ek Kis¸iligˆin Kazanılması Medeni Kanun’un 28. maddesinin 1. fıkrasında, “Kis¸ilik, c¸ocugˆun sagˆ olarak tamamıyla dogˆdugˆu anda bas¸lar ve o¨lu¨mle sona erer.”s¸eklinde belirtilmektedir. O halde gerc¸ek kis¸iligˆin kazanıldıgˆının kabul edilebilmesi o¨ncelikli olarak iki s¸arta bagˆlanmıs¸tır. Bunlardan biri tam dogˆum, digˆeri ise sagˆdogˆumdur. Tam dogˆum, c¸ocugˆun annenin bedeninden tamamen ayrılmasıdır.

Sagˆ dogˆum ise, tıp bilimince belli emarelerin gerc¸ekles¸mesi ile belirlenebilen bir durumdur. Bu iki s¸art, kis¸iligˆin kazanılmasında birlikte aranır. Gerc¸ek kis¸iligˆin kazanıldıgˆının aksini iddia eden kis¸i, bu iddiasını Medeni Kanun’un 6. maddesi geregˆince ispatla yu¨ku¨mlu¨du¨r. Dogˆum olayı, gerc¸ekles¸mesinden itibaren en gec¸ 1 ay ic¸erisinde nu¨fus memuruna bildirilmek zorundadır. Nu¨fus sicilinde bir kayıt yoksa veya bulunan kaydın dogˆru olmadıgˆı anlas¸ılırsa, gerc¸ek durum her tu¨rlu¨ kanıtla ispat edilebilir.

Gerc¸ek Kis¸iligˆin Bas¸langıcı

Medeni Kanun’un 28. maddesinin 2. fıkrasında, “C¸ocuk hak ehliyetini, sagˆ dogˆmak kos¸uluyla, ana rahmine du¨s¸tu¨gˆu¨ andan bas¸layarak elde eder.” s¸eklinde belirtilmektedir. Cenin kis¸i degˆildir, ancak sagˆ ve tam dogˆmakla kis¸ilik kazanacaktır. Bu nedenle, kis¸iligˆin bas¸langıc¸ anı, sagˆ ve tam dogˆum gerc¸ekles¸tigˆi takdirde geriye yu¨ru¨mekte, bas¸ka bir ifade ile ceninin anne rahmine du¨s¸tu¨gˆu¨ anda kis¸iligˆin bas¸ladıgˆı kabul edilmektedir. O halde, henu¨z sagˆ ve tam dogˆum gerc¸ekles¸meden o¨nce babası o¨len c¸ocuk, sagˆ ve tam dogˆdugˆunda babasının mirasc¸ısı olabilmektedir.

Gerc¸ek Kis¸iligˆin Sona Ermesi

O¨lu¨m ve Gaiplik

Medeni Kanun’un 28. maddesinin 1. fıkrasında, “Kis¸ilik, c¸ocugˆun sagˆ olarak tamamıyla dogˆdugˆu anda bas¸lar ve o¨lu¨mle sona erer.” s¸eklinde belirtilmektedir. O halde gerc¸ek kis¸ilik o¨lu¨m ile son bulur. Kis¸inin o¨lu¨p o¨lmedigˆi konusunda emin olamadıgˆımız bazı durumlarda kanun koyucumuz kis¸inin o¨lu¨mu¨ hakkında kuvvetli s¸u¨phenin bulundugˆunu go¨zeterek, bazı s¸artların gerc¸ekles¸mesi ile kis¸inin o¨lu¨mu¨ne mahkemece karar verilecegˆini kabul etmis¸tir.

O¨lu¨me Bagˆlanan Hukuki Sonuc¸lar

O¨lu¨m kis¸iligˆi kesin bir bic¸imde sona erdirir ve o¨lu¨m olayının gerc¸ekles¸mesi ile birlikte o¨lenin hak kazanması ya da borc¸ altına girmesi so¨z konusu olmaz. O¨lu¨mle birlikte miras ac¸ılır ve o¨lenin devri mu¨mku¨n nitelikte olan hakları mirasc¸ılara gec¸er. O¨lenin bedeni yani ceset, bir es¸ya niteligˆinde kabul edilmemekle birlikte o¨lu¨mden sonra kis¸inin cesedi u¨zerinde tasarrufta bulunabilmek ancak iki halde mu¨mku¨ndu¨r. O¨lu¨me bagˆlanan digˆer hukuksal sonuc¸lar ise aile hukuku alanında ortaya c¸ıkar. O¨lu¨mle birlikte devam eden evlilik bas¸kaca herhangi bir is¸leme gerek kalmaksızın kendiligˆinden son bulur. Bo¨ylelikle o¨lenin es¸inin s¸ahsi durumu dul olarak degˆis¸ir. Bir kimsenin belli bir zamanda o¨lu¨ oldugˆunu iddia eden kis¸i, Medeni Kanun’un 29. maddesinin 1. fıkrası geregˆince bu iddiasını ispatla yu¨ku¨mlu¨du¨r. Bu konuda resmi sicillerden olan nu¨fus sicil kayıtları esas alınmaktadır. Dogˆum olayı gibi o¨lu¨m de, nu¨fus sicilindeki kayıtlarla ispat olunur.

O¨lu¨m Olayının I·spatında Gec¸erli Karineler Birlikte O¨lu¨m Karinesi Medeni Kanun’un 29. maddesinin 2. fıkrasında, “Birden fazla kis¸iden hangisinin o¨nce veya sonra o¨ldu¨gˆu¨ ispat edilemezse, hepsi aynı anda o¨lmu¨s¸ sayılır.” s¸eklinde belirtilmis¸tir. O¨rnegˆin, bir trafik kazasında aynı arac¸ ic¸inde bulunan karı ve kocanın o¨ldu¨gˆu¨ biliniyorsa, bunlardan birinin digˆerinden sonra o¨ldu¨gˆu¨ne ilis¸kin iddialar ispat edilmemis¸se, karı ve kocanın aynı anda o¨ldu¨kleri kabul edilir. Birlikte o¨lu¨m karinesi adi karine niteligˆinde oldugˆundan, aksinin her tu¨rlu¨ delille ispatı mu¨mku¨ndu¨r.

O¨lu¨m Karinesi

Medeni Kanun’un 31. maddesinde, “Bir kimse, o¨lu¨mu¨ne kesin go¨zle bakılmayı gerektiren durumlar ic¸inde kaybolursa, cesedi bulunamamıs¸ olsa bile gerc¸ekten o¨lmu¨s¸sayılır.” s¸eklinde belirtilmis¸tir. Bu karineden yararlanılabilmesi ic¸in, cesedin bulunmamasına ragˆmen kis¸inin, o¨lu¨mu¨ne kesin go¨zle bakılmayı zorunlu kılan bir durumda kaybolması aranmaktadır. O¨lu¨m karinesinde asıl ispatı gereken, o¨lu¨m sonucunu meydana getiren olaydır. O¨lu¨m karinesinde, kis¸inin ic¸inde bulundugˆu olayın, o¨lu¨m sonucunu kesin olarak meydana getirecek nitelikte olması gerekir. O¨rnegˆin, motoru yanarak du¨s¸en ve kayalıklara c¸arparak parc¸alanan bir uc¸agˆın yolcularından hic¸biri kurtulamamıs¸tır. O¨lu¨mu¨n gerc¸ekles¸tigˆi tarih, o¨lu¨m kaydının nu¨fus siciline is¸lendigˆi tarih degˆil, olayın meydana geldigˆi tarihtir. O¨lu¨me bagˆlanan hukuki sonuc¸lar, o¨lu¨m karinesi ic¸in de gec¸erlidir.

Gaiplik

Medeni Kanun’un 32. maddesine go¨re, “O¨lu¨m tehlikesi ic¸inde kaybolan veya kendisinden uzun zamandan beri haber alınamayan bir kimsenin o¨lu¨mu¨ hakkında kuvvetli olasılık varsa, hakları bu o¨lu¨me bagˆlı olanların bas¸vurusu u¨zerine mahkeme bu kis¸inin gaipligˆine karar verebilir.” Bir kimse, o¨lu¨mu¨ne kesin go¨zu¨yle bakılacak bir durumda olmamakla birlikte o¨lu¨m tehlikesi ic¸inde kaybolmus¸sa veya kendisinden uzun su¨redir haber alınamıyorsa, kanun bu kis¸inin o¨lmu¨s¸ olması ihtimalinin kuvvetli oldugˆunu kabul etmektedir. O¨rnegˆin, yu¨k gemisi ve yolcu tas¸ıyan bir digˆer geminin Akdeniz’de, Mersin Limanına yaklas¸ırken c¸arpıs¸ması sonucu, batan yolcu gemisindeki bazı yolcular yu¨zme bildikleri ic¸in kurtulmus¸, bazılarının ise kurtulup kurtulamadıgˆı bilinmemektedir. Yolcu gemisinde bulunan ve kurtulup kurtulmadıgˆı bilinmeyen bir kis¸inin yu¨zme bilmemesi nedeniyle o¨lmu¨s¸ olma ihtimali kuvvetlenmektedir. Bu durumda kis¸inin o¨lu¨m tehlikesi ic¸inde kaybolması dikkate alınarak hakkında gaiplik kararı verilebilir.

Gaiplik Kararının Verilebilmesi I·c¸in Gerekli S¸artlar

Bir kis¸inin gaipligˆine karar verilebilmesi ic¸in o kis¸inin yukarıda yazılı iki durumdan birinde ortadan kaybolmasıs¸arttır. Kis¸i ya o¨lu¨mu¨ne muhtemel go¨zle bakılacak bir olay sonucunda ortadan kaybolmus¸ olmalıdır ya da uzun su¨reden beri kendisinden hic¸bir haber alınmayacak s¸ekilde ortadan kaybolmus¸ olmalıdır. Bu durumların varlıgˆı gaiplik kararı ic¸in gerekli maddi s¸artlardır. Ancak bu durumların varlıgˆı gaiplik kararı verilebilmesi ic¸in tek bas¸ına yeterli olmayıp usuli s¸art olarak ifade edilebilecek bazı usuli is¸lemlerin yapılması gerekmektedir.

Maddi S¸artlar

1. O¨lu¨m Tehlikesi I·c¸inde Kaybolma

O¨lu¨m tehlikesi, bu tehlike ic¸inde kaybolan bir kis¸inin o¨lu¨mu¨nu¨ hakkında kuvvetli bir ihtimal ortaya c¸ıkarır nitelikte olmalıdır. O¨lu¨mu¨n kuvvetle muhtemel sayılmadıgˆı durumda kis¸inin o¨lu¨m tehlikesi ic¸inde kayboldugˆu kabul edilemez ve dolayısıyla gaipligˆine karar verilemez.

2. Uzun Su¨reden Beri Kendisinden Haber Alınamama

Uzun su¨reden beri kendisinden haber alınamayan bir kimsenin o¨lmu¨s¸ olması kuvvetli bir ihtimal olarak go¨ru¨lu¨yorsa, gaipligˆine karar verilebilir. Burada kis¸inin ic¸inde bulundugˆu ve o¨lu¨mu¨ hakkında kuvvetli bir ihtimal ortaya c¸ıkaran bir o¨lu¨m tehlikesi so¨z konusu degˆildir. O¨rnegˆin, bir kis¸i sandalla denize ac¸ılmıs¸ ve bir daha do¨nmemis¸tir. Denize ac¸ıldıgˆında herhangi bir fırtına meydana gelmemis¸ ise, o kis¸inin o¨lu¨m tehlikesi ic¸inde kayboldugˆu kabul edilemez. Digˆer s¸artlar da gerc¸ekles¸irse bu kis¸i hakkında uzun su¨reden beri haber alınama gerekc¸esi ile gaiplik kararı verilebilir.

Usuli S¸artlar

1. Su¨re

Kis¸inin o¨lu¨m tehlikesi ic¸inde kaybolması halinde, hakkında gaiplik kararı verilebilmesi ic¸in bu olayın u¨zerinden en az 1 yıl gec¸mis¸ olması gerekir.

2. I·lgililerin Talebi

Medeni Kanun gaiplik kararının verilmesinden menfaati bulunanları belirlemis¸ ve bunların gaiplik kararı verilmesini talep edebilecegˆini du¨zenlemis¸tir. Yukarıdaki s¸artların gerc¸ekles¸mesi sonucunda bir kimse hakkında gaiplik kararı verilmesini mahkemeden talep edebilecek olanlar:

  • Yasal Mirasc¸ılar
  • Atanmıs¸ Mirasc¸ılar
  • Lehine Vasiyet Yapılmıs¸ Olanlar
  • Mirastan Mahrum Kalanlar
  • Askerlik S¸ubesi
  • Alacaklılar
  • Hazine

Go¨revli ve yetkili mahkeme, belirtilen ilgililerden en az birinin talebi olmaksızın kendiligˆinden gaiplik kararı veremez.

3. I·lan

Dolayısıyla gu¨vence go¨sterme, gu¨vencenin su¨re ile sınırlı olması ve geri verme yu¨ku¨mlu¨lu¨gˆu¨, gaibin miras payını teslim alan mirasc¸ıları ic¸in aynen gec¸erlidir. Evlilik U¨zerindeki Sonuc¸ları Gaip evli ise bu kis¸i hakkında verilen gaiplik kararı dogˆal o¨lu¨m olayındaki gibi evliligˆi kendiligˆinden sona erdirmez. Gaibin evliligˆin sona ermesi ancak mahkeme kararı ile mu¨mku¨ndu¨r. Medeni Kanun’un 131. maddesinde bu durum du¨zenlenmis¸tir. Buna go¨re, gaipligˆine karar verilen kis¸inin es¸i, mahkemece evliligˆin feshine karar verilmedikc¸e yeniden evlenemez. Gaibin es¸i evliligˆin feshini, gaiplik bas¸vurusuyla birlikte veya ayrıca ac¸acagˆı bir dava ile isteyebilir.

Mahkeme kendisine yapılan mu¨racaatın degˆerlendirilmesi su¨recinde gerekli kanaate vardıysa yani s¸artların mevcut oldugˆunu belirlemis¸se kaybolan kis¸i hakkında bir ilan kararı verir. Mahkeme, gaipligˆine karar verilecek kis¸i hakkında bilgisi bulunan kimseleri, belirli bir su¨rede bilgi vermeleri ic¸in usulu¨ne go¨re yapılan ila^nla c¸agˆırır. Gaiplik kararı verilebilmesi ic¸in en az iki defa ve ilan yolu ile belirli bir su¨re ic¸inde gaip hakkında bilgisi olanların daveti yapılır. Gaipligˆine karar verilecek kis¸i, ila^n su¨resi dolmadan ortaya c¸ıkar veya kendisinden haber alınırsa ya da o¨ldu¨gˆu¨ tarih tespit edilirse gaiplik istemi du¨s¸er.

Gaiplik Kararının Sonuc¸ları

I·la^ndan sonuc¸ alınamazsa, mahkeme gaipligˆe karar verir ve o¨lu¨me bagˆlı haklar, aynen gaibin o¨lu¨mu¨ ispatlanmıs¸gibi kullanılır. Gaiplik kararı, o kis¸inin o¨lmu¨s¸ oldugˆuna bir karine olus¸turur. Bu karar ha^kimin bildirmesi u¨zerine, o¨lu¨m ku¨tu¨gˆu¨ne kaydolunur. O¨lu¨m olayı dogˆal olarak kis¸iligˆe son verdiren bir olay iken, gaiplik kararıyla kis¸i hukuken o¨lmu¨s¸ sayılır. Bu nedenle gaipligˆe bagˆlanan sonuc¸lar, o¨lu¨me bagˆlanan sonuc¸lardan farklı olarak du¨zenlenmis¸tir.

I·spata I·lis¸kin Sonuc¸ları

O¨lu¨mde birinin o¨lu¨ oldugˆunu iddia eden bunu ispatlamakla yu¨ku¨mlu¨ iken, gaiplikte ise gaiplik kararı verilebilmesi ic¸in gerekli olan s¸artları ispat eden kis¸inin ayrıca o¨lu¨mu¨ ispatlaması s¸art degˆildir. Gaiplik kararı, kaybolan kis¸inin o¨ldu¨gˆu¨ne dair karine tes¸kil eder.

Mirasa I·lis¸kin Sonuc¸ları

Gaiplik kararının verilmesiyle s¸ahsi haklar sona erer, malvarlıgˆı hakları ise mirasc¸ılara intikal eder. Ancak gaibin mirası, o¨lu¨mde oldugˆu gibi gaiplik kararının verilmesiyle hemen mirasc¸ılara gec¸mez. Her ne kadar gaiplik kararı verilmis¸ olsa da, gaibin o¨ldu¨gˆu¨ kesin olmayıp ortaya c¸ıkma ihtimali de dikkate alınmalıdır. Her ne kadar gaiplik kararı verilmis¸ olsa da, gaibin o¨ldu¨gˆu¨ kesin olmayıp ortaya c¸ıkma ihtimali de dikkate alınmalıdır. Hakkında gaiplik kararı verilmis¸ bir kimsenin mirasc¸ıları veya mirasında hak sahibi olan kis¸iler, tereke malları kendilerine teslim edilmeden o¨nce bu malları ileride ortaya c¸ıkabilecek u¨stu¨n hak sahiplerine veya gaibin kendisine geri vereceklerine ilis¸kin gu¨vence go¨stermek zorundadırlar. Hakkında gaiplik kararı verilmis¸ bir kimsenin mirasc¸ıları veya mirasında hak sahibi olan kis¸iler, tereke malları kendilerine teslim edilmeden o¨nce bu malları ileride ortaya c¸ıkabilecek u¨stu¨n hak sahiplerine veya gaibin kendisine geri vereceklerine ilis¸kin gu¨vence go¨stermek zorundadırlar. Gaibe du¨s¸en miras payı so¨z konusu oldugˆunda, bas¸ka bir ifade ile ortada bulunmayan ve mirasın ac¸ıldıgˆı anda sagˆ olup olmadıgˆı ispat edilemeyen gaip mirasc¸ının miras payı resmen yo¨netilir.

Evlilik U¨zerindeki Sonuc¸ları

Gaip evli ise bu kis¸i hakkında verilen gaiplik kararı dogˆal o¨lu¨m olayındaki gibi evliligˆi kendiligˆinden sona erdirmez.

Gaibin evliligˆin sona ermesi ancak mahkeme kararı ile mu¨mku¨ndu¨r. Medeni Kanun’un 131. maddesinde bu durum du¨zenlenmis¸tir. Gaibin es¸i evliligˆin feshini, gaiplik bas¸vurusuyla birlikte veya ayrıca ac¸acagˆı bir dava ile isteyebilir. Evlilik mahkeme kararı ile feshedilmedikc¸e gaibin es¸inin medeni durumu degˆis¸meyecek ve kesin evlenme engellerinden biri olan mevcut evliligˆin getirdigˆi ikinci kez evlenme yasagˆı geregˆi evlenemeyecektir.

Hak Ehliyeti

Tanımı

Hak ehliyeti kis¸inin hak ve borc¸lara sahip olabilme ehliyetidir. Kis¸iye tanınan bir hak olmayıp hak sahibi olabilmenin bir s¸artıdır. Kis¸inin, iradesinden ve davranıs¸larından bagˆımsız olarak, kis¸i olma niteligˆi ile kazanmıs¸ oldugˆu bir ehliyettir. Kis¸ilerin hak ehliyetine sahip olabilmek ic¸in herhangi bir is¸lem veya eylemde bulunmaları gerekmez. Bu nedenle hak ehliyetinin pasif bir ehliyet oldugˆu belirtilebilir.

Temel Nitelikleri

Medeni Kanun’un 8. maddesindeki “Her insanın hak ehliyeti vardır. Buna go¨re bu¨tu¨n insanlar, hukuk du¨zeninin sınırları ic¸inde haklara ve borc¸lara ehil olmada es¸ittirler.” ifadesiyle bu ehliyetin ayrım yapılmaksızın tu¨m kis¸ilere tanındıgˆı ve hak ehliyetine sahip olabilmek ic¸in herhangi bir davranıs¸ta bulunmaya gerek olmadıgˆı anlas¸ılmaktadır. Buradan hak ehliyetinin iki temel o¨zelligˆi ortaya c¸ıkmaktadır. Bunlardan birincisi genellik digˆeri ise es¸itliktir. Hak ehliyeti yo¨nu¨nden genellik ilkesi, Medeni Kanun’un 8. maddesinde “Her insanın hak ehliyeti vardır.” s¸eklinde ifade edilmis¸tir. Es¸itlik ilkesi ise, herkesin hic¸bir ayrım yapılmadan es¸it olarak hak ehliyetine sahip olmasını zorunlu kılar. Bununla birlikte insanların hangi haklara hangi s¸artlar altında sahip olabilecegˆini hukuk du¨zeni belirledigˆi ic¸in, s¸artları gerc¸ekles¸meden herkesin her hakka sahip olabilecegˆi du¨s¸u¨nu¨lmemelidir. Ayrıca, hak ehliyetine konu olan hakların o¨zel hukuk alanında kis¸ilere tanınmıs¸ haklar oldugˆu, yine Medeni Kanun’un 8. maddesi ile anlas¸ılmaktadır. Es¸itlik ve genellik ilkelerinin hak ehliyeti bakımından mutlak nitelikte oldugˆu du¨s¸u¨nu¨lemez. Zira hukuk du¨zeni benzer durumda olanlar arasında es¸itligˆin sagˆlanabilmesi amacıyla, degˆis¸ik yapı ve durumlar ic¸inde bulunanlar yo¨nu¨nden farklı du¨zenlemeler de o¨ngo¨rmektedir. Bu farklı du¨zenlemelerle, hak ehliyeti tamamen ortadan kaldırılmaz, sadece hak ehliyeti kısıtlanır.

Hak Ehliyetini Kısıtlayan Du¨zenlemeler

Yas¸, Cinsiyet , Ayırt Etme Gu¨cu¨ , Akıl Hastalıgˆı, S¸eref ve Haysiyete Aykırılık ile Mahkumiyet Kararı, Nesep, Yabancılık, Hakim Tarafından Farklılık Yaratılması

Fiil Ehliyeti

Tanımı

Medeni Kanun’un 9. maddesine go¨re, “Fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borc¸ altına girebilir.” Buradan c¸ıkan sonuc¸, fiil ehliyetini hak ehliyetini kullanma ehliyeti oldugˆudur. Zira bir kis¸inin hak ehliyetine yani haklara ve borc¸lara sahip olma ehliyetine sahip olması ic¸in sagˆ ve tam dogˆum s¸artlarının gerc¸ekles¸mesi yani kis¸i olmak yeterlidir. Ancak kis¸iler, kendi lehine haklar yaratmak, bu hakları sınırlamak veya ortadan kaldırmak ve kendisini borc¸ altına sokmak amacıyla bazı fiilleri gerc¸ekles¸tirmek zorundadırlar. Go¨ru¨ldu¨gˆu¨ u¨zere fiil ehliyeti kis¸inin “kendi fiilleri” ile kullanılabilmektedir. Ancak fiil ehliyetini kullanan herkesin aynı seviyede, makul ve hukuken gec¸erli bir iradeye sahip olması beklenemez.

Kapsamı

Hukuki I·s¸lem Ehliyeti, Tasarruf Ehliyeti, Haksız Fiillerden Sorumlu Olma Ehliyeti, Dava Ehliyeti’ ni ic¸erir.

Fiil Ehliyetinin S¸artları

Medeni Kanun’un 10. maddesinde belirtilen s¸artlara sahip bir kis¸inin fiil ehliyetinin bulundugˆu kabul edilir. Buna go¨re bir kis¸inin fiil ehliyetine sahip olabilmesi ic¸in, ergin olması, ayırt etme gu¨cu¨ne sahip olması ve kısıtlı olmaması aranır.

Fiil Ehliyetine Go¨re Gerc¸ek Kis¸ilerin Sınıflandırılması

Tam Ehliyetliler, Tam Ehliyetsizler, Sınırlı Ehliyetliler, Sınırlı Ehliyetsizler, olarak sınıflandırılır.

Kis¸ilik Hakkı Ve Kis¸iligˆin Korunması

Kis¸ilik Hakkı Kavramı ve O¨zellikleri Kis¸ilik insanın insan olması dolayısıyla ayrılmaz bir bic¸imde sahip oldugˆu hakları ic¸erir. Kis¸ilik hakkı, kis¸inin kis¸isel degˆerlerinin tu¨mu¨ u¨zerinde gec¸erli olan haktır.

Kis¸ilik Haklarının Kapsamı

Kis¸ilik hakları, bir kis¸inin maddi, manevi ve iktisadi bu¨tu¨nlu¨gˆu¨ u¨zerindeki mutlak haklardır. O halde, kis¸ilik haklarının kapsamını u¨c¸ bas¸lık altında inceleyebiliriz. Maddi Bu¨tu¨nlu¨k U¨zerindeki Haklar, Manevi Bu¨tu¨nlu¨k Haklar, I·ktisadi Bu¨tu¨nlu¨k U¨zerindeki Haklardır.

Kis¸iligˆin Korunması

Doktrinde hakim olan go¨ru¨s¸, Medeni Kanun’da yer alan hu¨ku¨mlerle kis¸ilik, iki tu¨r saldırıya kars¸ı korunmaktadır. Medeni Kanun’un 23. maddesi kis¸iligˆi, hukuki is¸lemle saldırıya kars¸ı korumakta; 24. maddesi ise haksız fiille yapılan saldırıya kars¸ı korumaktadır.

Kis¸ilik Hakkını Koruyan Davalar

Saldırıya Son Verilmesi ( Durdurma ) Davası, Saldırı Tehlikesinin O¨nlenmesi Davası, Saldırının Hukuka Aykırılıgˆının Tespiti Davası, Maddi Tazminat Davası, Manevi Tazminat Davası, Saldırıdan Elde Edilen Kazancın Verilmesi Davası dır.

Tu¨zel Kis¸ilik

Hukuk du¨zeni, insanlar dıs¸ında bazı insan toplulukları ve mal topluluklarını da kis¸i olarak kabul etmis¸tir. Ortak bir amacın su¨rekli olarak gerc¸ekles¸mesini sagˆlayacak o¨rgu¨tlenmeye sahip kis¸i veya mal topluluklarına birles¸en kis¸i veya malı tahsis eden kis¸iden bagˆımsız bir kis¸ilik tanınmıs¸tır. I·s¸te bu tu¨r kis¸i veya mal toplulukları “tu¨zel kis¸iler “ diye tanımlanmıs¸tır. Kis¸i toplulugˆu s¸eklindeki tu¨zel kis¸iler, ortak bir amacı gerc¸ekles¸tirmek ic¸in bir araya gelen birden c¸ok insandan olus¸an tu¨zel kis¸ilerdir. Mal toplulugˆu s¸eklindeki tu¨zel kis¸iler ise, belirli bir amaca o¨zgu¨lenmis¸ mal toplulugˆundan olus¸ur.

Tu¨zel Kis¸ilerin C¸es¸itleri

Kamu Hukuku Tu¨zel Kis¸ileri, O¨zel Hukuk Tu¨zel Kis¸ileridir.

Tu¨zel Kis¸ilere I·lis¸kin Genel Kurallar Tu¨zel Kis¸inin Kurulus¸u Geleneksel olarak bu hususta u¨c¸ sistem so¨z konusudur. Serbest kurulus¸ sistemi, izin sistemi ve normatif sistem. Hangi sistemin hangi tu¨zel kis¸iler ic¸in kullanılacagˆı bir hukuk politikası sorunudur. Bununla birlikte hukuk du¨zenimizde tu¨zel kis¸iliklerin kurulus¸unda tek bir sistem benimsenmemis¸tir.

Tu¨zel Kis¸ilerin Organları

Medeni Kanun’un 49. maddesi, “Tu¨zel kis¸iler, kanuna ve kurulus¸ belgelerine go¨re gerekli organlara sahip olmakla, fiil ehliyetini kazanırlar.” s¸eklinde belirtmektedir. Organlar tu¨zel kis¸inin o¨rgu¨tu¨ ic¸inde yer alan ve tu¨zel kis¸inin aktif olarak hukuk hayatına katılmasını sagˆlayan kis¸i veya kis¸ilerdir. Organın borca aykırı davranıs¸ı veya go¨revi sırasında gerc¸ekles¸tirdigˆi haksız fiillerinden tu¨zel kis¸i sorumludur.

Tu¨zel Kis¸iligˆin Sona Ermesi

Medeni Kanun bu¨tu¨n tu¨zel kis¸ilere ilis¸kin olarak ortak bir sona erme sebebi kabul etmemis¸tir. Her bir tu¨zel kis¸i ic¸in ayrı sona erme sebepleri du¨zenlenmis¸tir. Tu¨zel kis¸i bu hu¨ku¨mlere go¨re 3 s¸ekilde sona erebilir. Ya kanunda belirtilen belirli sebeplerin gerc¸ekles¸mesiyle kendiligˆinden sona erer veya kendi kendini feshederek sona erdirir ya da mahkeme kararı ile sona erer. Ortak hu¨ku¨mler sona eren tu¨zel kis¸inin malvarlıgˆı degˆerlerinin tasfiyesi ve tasfiyeden sonra geriye kalan bir malvarlıgˆı degˆeri varsa bunun tahsisini du¨zenlemektedir.

Kis¸iler Hukukunun Ana Kavramları

Kis¸i

Hukukc¸u olmayanlar ic¸in kis¸i kelimesi ile kastedilen insandır. Hukuksal anlamda ise kis¸iden so¨z edildigˆinde kastedilen ise sadece insanlar degˆildir. Hukuki anlamda kis¸i ile, haklara ve borc¸lara sahip olabilen varlıklar ifade edilmektedir. Bu nedenle hukuki anlamda kis¸i dogˆal bir kavram olmayıp, hukuki bir kavramdır. Medeni Kanun’un Kis¸iler Hukuku kitabının birinci kısmı Gerc¸ek Kis¸iler, ikinci kısmı ise Tu¨zel Kis¸iler bas¸lıgˆını tas¸ımaktadır. O halde hukuk du¨zenimiz, hukuki anlamda kis¸ileri ikiye ayırmaktadır.

Gerc¸ek Kis¸i

Gerc¸ek kis¸iler sadece insanlardır. Medeni Kanun 8. maddesinde: “Her insanın hak ehliyeti vardır. Buna go¨re bu¨tu¨n insanlar, hukuk du¨zeninin sınırları ic¸inde, haklara ve borc¸lara ehil olmada es¸ittirler.” s¸eklinde belirtmekle hak sahibi olabilen ve borc¸ altına girebilen gerc¸ek kis¸ilerin sadece insanlar oldugˆunu kabul etmektedir.

Tu¨zel Kis¸i

Medeni Kanun’un 47. maddesinde, “Bas¸lı bas¸ına bir varlıgˆı olmak u¨zere o¨rgu¨tlenmis¸ kis¸i toplulukları ve belli bir amaca o¨zgu¨lenmis¸ olan bagˆımsız mal toplulukları, kendileri ile ilgili o¨zel hu¨ku¨mler uyarınca tu¨zel kis¸ilik kazanırlar.” s¸eklinde belirtilmektedir. Hukuki anlamda kis¸ilerden biri olan tu¨zel kis¸iler (hu¨kmi kis¸i) ile kastedilen bir araya gelerek ayrı bir varlık kazanan kis¸i toplulukları ya da mal topluluklarıdır.

Kis¸ilik

Dar anlamda kis¸ilik, medeni^ haklara ve borc¸lara ehil olmayı ifade eder. Genis¸ anlamda kis¸ilik, hak sahiplerinin bu¨tu¨n durumlarını, yani hak ve borc¸lara sahip olabilmenin yanında ayrıca “s¸ahsi halleri”, hak ve borc¸lara sahip olabilmek ic¸in hukuki is¸lem yapabilme ehliyetini ve hukuken degˆer tas¸ıyan bedensel, manevi ve ekonomik varlıkları ic¸ine alan bir kavramdır.

Kis¸ilik Hakkı

Kis¸inin hukukc¸a korunan bedensel, manevi ve ekonomik nitelikteki varlıkları u¨zerindeki mutlak hakları ifade eder. O¨rnegˆin bir kimsenin vu¨cut bu¨tu¨nlu¨gˆu¨, sagˆlıgˆı, s¸eref ve haysiyeti, iktisadi ve fikri faaliyetleri u¨zerindeki hakları, kis¸ilik haklarındandır.

Gerc¸ek Kis¸ilik

Gerc¸ek Kis¸iligˆin Kazanılması Medeni Kanun’un 28. maddesinin 1. fıkrasında, “Kis¸ilik, c¸ocugˆun sagˆ olarak tamamıyla dogˆdugˆu anda bas¸lar ve o¨lu¨mle sona erer.”s¸eklinde belirtilmektedir. O halde gerc¸ek kis¸iligˆin kazanıldıgˆının kabul edilebilmesi o¨ncelikli olarak iki s¸arta bagˆlanmıs¸tır. Bunlardan biri tam dogˆum, digˆeri ise sagˆdogˆumdur. Tam dogˆum, c¸ocugˆun annenin bedeninden tamamen ayrılmasıdır.

Sagˆ dogˆum ise, tıp bilimince belli emarelerin gerc¸ekles¸mesi ile belirlenebilen bir durumdur. Bu iki s¸art, kis¸iligˆin kazanılmasında birlikte aranır. Gerc¸ek kis¸iligˆin kazanıldıgˆının aksini iddia eden kis¸i, bu iddiasını Medeni Kanun’un 6. maddesi geregˆince ispatla yu¨ku¨mlu¨du¨r. Dogˆum olayı, gerc¸ekles¸mesinden itibaren en gec¸ 1 ay ic¸erisinde nu¨fus memuruna bildirilmek zorundadır. Nu¨fus sicilinde bir kayıt yoksa veya bulunan kaydın dogˆru olmadıgˆı anlas¸ılırsa, gerc¸ek durum her tu¨rlu¨ kanıtla ispat edilebilir.

Gerc¸ek Kis¸iligˆin Bas¸langıcı

Medeni Kanun’un 28. maddesinin 2. fıkrasında, “C¸ocuk hak ehliyetini, sagˆ dogˆmak kos¸uluyla, ana rahmine du¨s¸tu¨gˆu¨ andan bas¸layarak elde eder.” s¸eklinde belirtilmektedir. Cenin kis¸i degˆildir, ancak sagˆ ve tam dogˆmakla kis¸ilik kazanacaktır. Bu nedenle, kis¸iligˆin bas¸langıc¸ anı, sagˆ ve tam dogˆum gerc¸ekles¸tigˆi takdirde geriye yu¨ru¨mekte, bas¸ka bir ifade ile ceninin anne rahmine du¨s¸tu¨gˆu¨ anda kis¸iligˆin bas¸ladıgˆı kabul edilmektedir. O halde, henu¨z sagˆ ve tam dogˆum gerc¸ekles¸meden o¨nce babası o¨len c¸ocuk, sagˆ ve tam dogˆdugˆunda babasının mirasc¸ısı olabilmektedir.

Gerc¸ek Kis¸iligˆin Sona Ermesi

O¨lu¨m ve Gaiplik

Medeni Kanun’un 28. maddesinin 1. fıkrasında, “Kis¸ilik, c¸ocugˆun sagˆ olarak tamamıyla dogˆdugˆu anda bas¸lar ve o¨lu¨mle sona erer.” s¸eklinde belirtilmektedir. O halde gerc¸ek kis¸ilik o¨lu¨m ile son bulur. Kis¸inin o¨lu¨p o¨lmedigˆi konusunda emin olamadıgˆımız bazı durumlarda kanun koyucumuz kis¸inin o¨lu¨mu¨ hakkında kuvvetli s¸u¨phenin bulundugˆunu go¨zeterek, bazı s¸artların gerc¸ekles¸mesi ile kis¸inin o¨lu¨mu¨ne mahkemece karar verilecegˆini kabul etmis¸tir.

O¨lu¨me Bagˆlanan Hukuki Sonuc¸lar

O¨lu¨m kis¸iligˆi kesin bir bic¸imde sona erdirir ve o¨lu¨m olayının gerc¸ekles¸mesi ile birlikte o¨lenin hak kazanması ya da borc¸ altına girmesi so¨z konusu olmaz. O¨lu¨mle birlikte miras ac¸ılır ve o¨lenin devri mu¨mku¨n nitelikte olan hakları mirasc¸ılara gec¸er. O¨lenin bedeni yani ceset, bir es¸ya niteligˆinde kabul edilmemekle birlikte o¨lu¨mden sonra kis¸inin cesedi u¨zerinde tasarrufta bulunabilmek ancak iki halde mu¨mku¨ndu¨r. O¨lu¨me bagˆlanan digˆer hukuksal sonuc¸lar ise aile hukuku alanında ortaya c¸ıkar. O¨lu¨mle birlikte devam eden evlilik bas¸kaca herhangi bir is¸leme gerek kalmaksızın kendiligˆinden son bulur. Bo¨ylelikle o¨lenin es¸inin s¸ahsi durumu dul olarak degˆis¸ir. Bir kimsenin belli bir zamanda o¨lu¨ oldugˆunu iddia eden kis¸i, Medeni Kanun’un 29. maddesinin 1. fıkrası geregˆince bu iddiasını ispatla yu¨ku¨mlu¨du¨r. Bu konuda resmi sicillerden olan nu¨fus sicil kayıtları esas alınmaktadır. Dogˆum olayı gibi o¨lu¨m de, nu¨fus sicilindeki kayıtlarla ispat olunur.

O¨lu¨m Olayının I·spatında Gec¸erli Karineler Birlikte O¨lu¨m Karinesi Medeni Kanun’un 29. maddesinin 2. fıkrasında, “Birden fazla kis¸iden hangisinin o¨nce veya sonra o¨ldu¨gˆu¨ ispat edilemezse, hepsi aynı anda o¨lmu¨s¸ sayılır.” s¸eklinde belirtilmis¸tir. O¨rnegˆin, bir trafik kazasında aynı arac¸ ic¸inde bulunan karı ve kocanın o¨ldu¨gˆu¨ biliniyorsa, bunlardan birinin digˆerinden sonra o¨ldu¨gˆu¨ne ilis¸kin iddialar ispat edilmemis¸se, karı ve kocanın aynı anda o¨ldu¨kleri kabul edilir. Birlikte o¨lu¨m karinesi adi karine niteligˆinde oldugˆundan, aksinin her tu¨rlu¨ delille ispatı mu¨mku¨ndu¨r.

O¨lu¨m Karinesi

Medeni Kanun’un 31. maddesinde, “Bir kimse, o¨lu¨mu¨ne kesin go¨zle bakılmayı gerektiren durumlar ic¸inde kaybolursa, cesedi bulunamamıs¸ olsa bile gerc¸ekten o¨lmu¨s¸sayılır.” s¸eklinde belirtilmis¸tir. Bu karineden yararlanılabilmesi ic¸in, cesedin bulunmamasına ragˆmen kis¸inin, o¨lu¨mu¨ne kesin go¨zle bakılmayı zorunlu kılan bir durumda kaybolması aranmaktadır. O¨lu¨m karinesinde asıl ispatı gereken, o¨lu¨m sonucunu meydana getiren olaydır. O¨lu¨m karinesinde, kis¸inin ic¸inde bulundugˆu olayın, o¨lu¨m sonucunu kesin olarak meydana getirecek nitelikte olması gerekir. O¨rnegˆin, motoru yanarak du¨s¸en ve kayalıklara c¸arparak parc¸alanan bir uc¸agˆın yolcularından hic¸biri kurtulamamıs¸tır. O¨lu¨mu¨n gerc¸ekles¸tigˆi tarih, o¨lu¨m kaydının nu¨fus siciline is¸lendigˆi tarih degˆil, olayın meydana geldigˆi tarihtir. O¨lu¨me bagˆlanan hukuki sonuc¸lar, o¨lu¨m karinesi ic¸in de gec¸erlidir.

Gaiplik

Medeni Kanun’un 32. maddesine go¨re, “O¨lu¨m tehlikesi ic¸inde kaybolan veya kendisinden uzun zamandan beri haber alınamayan bir kimsenin o¨lu¨mu¨ hakkında kuvvetli olasılık varsa, hakları bu o¨lu¨me bagˆlı olanların bas¸vurusu u¨zerine mahkeme bu kis¸inin gaipligˆine karar verebilir.” Bir kimse, o¨lu¨mu¨ne kesin go¨zu¨yle bakılacak bir durumda olmamakla birlikte o¨lu¨m tehlikesi ic¸inde kaybolmus¸sa veya kendisinden uzun su¨redir haber alınamıyorsa, kanun bu kis¸inin o¨lmu¨s¸ olması ihtimalinin kuvvetli oldugˆunu kabul etmektedir. O¨rnegˆin, yu¨k gemisi ve yolcu tas¸ıyan bir digˆer geminin Akdeniz’de, Mersin Limanına yaklas¸ırken c¸arpıs¸ması sonucu, batan yolcu gemisindeki bazı yolcular yu¨zme bildikleri ic¸in kurtulmus¸, bazılarının ise kurtulup kurtulamadıgˆı bilinmemektedir. Yolcu gemisinde bulunan ve kurtulup kurtulmadıgˆı bilinmeyen bir kis¸inin yu¨zme bilmemesi nedeniyle o¨lmu¨s¸ olma ihtimali kuvvetlenmektedir. Bu durumda kis¸inin o¨lu¨m tehlikesi ic¸inde kaybolması dikkate alınarak hakkında gaiplik kararı verilebilir.

Gaiplik Kararının Verilebilmesi I·c¸in Gerekli S¸artlar

Bir kis¸inin gaipligˆine karar verilebilmesi ic¸in o kis¸inin yukarıda yazılı iki durumdan birinde ortadan kaybolmasıs¸arttır. Kis¸i ya o¨lu¨mu¨ne muhtemel go¨zle bakılacak bir olay sonucunda ortadan kaybolmus¸ olmalıdır ya da uzun su¨reden beri kendisinden hic¸bir haber alınmayacak s¸ekilde ortadan kaybolmus¸ olmalıdır. Bu durumların varlıgˆı gaiplik kararı ic¸in gerekli maddi s¸artlardır. Ancak bu durumların varlıgˆı gaiplik kararı verilebilmesi ic¸in tek bas¸ına yeterli olmayıp usuli s¸art olarak ifade edilebilecek bazı usuli is¸lemlerin yapılması gerekmektedir.

Maddi S¸artlar

1. O¨lu¨m Tehlikesi I·c¸inde Kaybolma

O¨lu¨m tehlikesi, bu tehlike ic¸inde kaybolan bir kis¸inin o¨lu¨mu¨nu¨ hakkında kuvvetli bir ihtimal ortaya c¸ıkarır nitelikte olmalıdır. O¨lu¨mu¨n kuvvetle muhtemel sayılmadıgˆı durumda kis¸inin o¨lu¨m tehlikesi ic¸inde kayboldugˆu kabul edilemez ve dolayısıyla gaipligˆine karar verilemez.

2. Uzun Su¨reden Beri Kendisinden Haber Alınamama

Uzun su¨reden beri kendisinden haber alınamayan bir kimsenin o¨lmu¨s¸ olması kuvvetli bir ihtimal olarak go¨ru¨lu¨yorsa, gaipligˆine karar verilebilir. Burada kis¸inin ic¸inde bulundugˆu ve o¨lu¨mu¨ hakkında kuvvetli bir ihtimal ortaya c¸ıkaran bir o¨lu¨m tehlikesi so¨z konusu degˆildir. O¨rnegˆin, bir kis¸i sandalla denize ac¸ılmıs¸ ve bir daha do¨nmemis¸tir. Denize ac¸ıldıgˆında herhangi bir fırtına meydana gelmemis¸ ise, o kis¸inin o¨lu¨m tehlikesi ic¸inde kayboldugˆu kabul edilemez. Digˆer s¸artlar da gerc¸ekles¸irse bu kis¸i hakkında uzun su¨reden beri haber alınama gerekc¸esi ile gaiplik kararı verilebilir.

Usuli S¸artlar

1. Su¨re

Kis¸inin o¨lu¨m tehlikesi ic¸inde kaybolması halinde, hakkında gaiplik kararı verilebilmesi ic¸in bu olayın u¨zerinden en az 1 yıl gec¸mis¸ olması gerekir.

2. I·lgililerin Talebi

Medeni Kanun gaiplik kararının verilmesinden menfaati bulunanları belirlemis¸ ve bunların gaiplik kararı verilmesini talep edebilecegˆini du¨zenlemis¸tir. Yukarıdaki s¸artların gerc¸ekles¸mesi sonucunda bir kimse hakkında gaiplik kararı verilmesini mahkemeden talep edebilecek olanlar:

  • Yasal Mirasc¸ılar
  • Atanmıs¸ Mirasc¸ılar
  • Lehine Vasiyet Yapılmıs¸ Olanlar
  • Mirastan Mahrum Kalanlar
  • Askerlik S¸ubesi
  • Alacaklılar
  • Hazine

Go¨revli ve yetkili mahkeme, belirtilen ilgililerden en az birinin talebi olmaksızın kendiligˆinden gaiplik kararı veremez.

3. I·lan

Dolayısıyla gu¨vence go¨sterme, gu¨vencenin su¨re ile sınırlı olması ve geri verme yu¨ku¨mlu¨lu¨gˆu¨, gaibin miras payını teslim alan mirasc¸ıları ic¸in aynen gec¸erlidir. Evlilik U¨zerindeki Sonuc¸ları Gaip evli ise bu kis¸i hakkında verilen gaiplik kararı dogˆal o¨lu¨m olayındaki gibi evliligˆi kendiligˆinden sona erdirmez. Gaibin evliligˆin sona ermesi ancak mahkeme kararı ile mu¨mku¨ndu¨r. Medeni Kanun’un 131. maddesinde bu durum du¨zenlenmis¸tir. Buna go¨re, gaipligˆine karar verilen kis¸inin es¸i, mahkemece evliligˆin feshine karar verilmedikc¸e yeniden evlenemez. Gaibin es¸i evliligˆin feshini, gaiplik bas¸vurusuyla birlikte veya ayrıca ac¸acagˆı bir dava ile isteyebilir.

Mahkeme kendisine yapılan mu¨racaatın degˆerlendirilmesi su¨recinde gerekli kanaate vardıysa yani s¸artların mevcut oldugˆunu belirlemis¸se kaybolan kis¸i hakkında bir ilan kararı verir. Mahkeme, gaipligˆine karar verilecek kis¸i hakkında bilgisi bulunan kimseleri, belirli bir su¨rede bilgi vermeleri ic¸in usulu¨ne go¨re yapılan ila^nla c¸agˆırır. Gaiplik kararı verilebilmesi ic¸in en az iki defa ve ilan yolu ile belirli bir su¨re ic¸inde gaip hakkında bilgisi olanların daveti yapılır. Gaipligˆine karar verilecek kis¸i, ila^n su¨resi dolmadan ortaya c¸ıkar veya kendisinden haber alınırsa ya da o¨ldu¨gˆu¨ tarih tespit edilirse gaiplik istemi du¨s¸er.

Gaiplik Kararının Sonuc¸ları

I·la^ndan sonuc¸ alınamazsa, mahkeme gaipligˆe karar verir ve o¨lu¨me bagˆlı haklar, aynen gaibin o¨lu¨mu¨ ispatlanmıs¸gibi kullanılır. Gaiplik kararı, o kis¸inin o¨lmu¨s¸ oldugˆuna bir karine olus¸turur. Bu karar ha^kimin bildirmesi u¨zerine, o¨lu¨m ku¨tu¨gˆu¨ne kaydolunur. O¨lu¨m olayı dogˆal olarak kis¸iligˆe son verdiren bir olay iken, gaiplik kararıyla kis¸i hukuken o¨lmu¨s¸ sayılır. Bu nedenle gaipligˆe bagˆlanan sonuc¸lar, o¨lu¨me bagˆlanan sonuc¸lardan farklı olarak du¨zenlenmis¸tir.

I·spata I·lis¸kin Sonuc¸ları

O¨lu¨mde birinin o¨lu¨ oldugˆunu iddia eden bunu ispatlamakla yu¨ku¨mlu¨ iken, gaiplikte ise gaiplik kararı verilebilmesi ic¸in gerekli olan s¸artları ispat eden kis¸inin ayrıca o¨lu¨mu¨ ispatlaması s¸art degˆildir. Gaiplik kararı, kaybolan kis¸inin o¨ldu¨gˆu¨ne dair karine tes¸kil eder.

Mirasa I·lis¸kin Sonuc¸ları

Gaiplik kararının verilmesiyle s¸ahsi haklar sona erer, malvarlıgˆı hakları ise mirasc¸ılara intikal eder. Ancak gaibin mirası, o¨lu¨mde oldugˆu gibi gaiplik kararının verilmesiyle hemen mirasc¸ılara gec¸mez. Her ne kadar gaiplik kararı verilmis¸ olsa da, gaibin o¨ldu¨gˆu¨ kesin olmayıp ortaya c¸ıkma ihtimali de dikkate alınmalıdır. Her ne kadar gaiplik kararı verilmis¸ olsa da, gaibin o¨ldu¨gˆu¨ kesin olmayıp ortaya c¸ıkma ihtimali de dikkate alınmalıdır. Hakkında gaiplik kararı verilmis¸ bir kimsenin mirasc¸ıları veya mirasında hak sahibi olan kis¸iler, tereke malları kendilerine teslim edilmeden o¨nce bu malları ileride ortaya c¸ıkabilecek u¨stu¨n hak sahiplerine veya gaibin kendisine geri vereceklerine ilis¸kin gu¨vence go¨stermek zorundadırlar. Hakkında gaiplik kararı verilmis¸ bir kimsenin mirasc¸ıları veya mirasında hak sahibi olan kis¸iler, tereke malları kendilerine teslim edilmeden o¨nce bu malları ileride ortaya c¸ıkabilecek u¨stu¨n hak sahiplerine veya gaibin kendisine geri vereceklerine ilis¸kin gu¨vence go¨stermek zorundadırlar. Gaibe du¨s¸en miras payı so¨z konusu oldugˆunda, bas¸ka bir ifade ile ortada bulunmayan ve mirasın ac¸ıldıgˆı anda sagˆ olup olmadıgˆı ispat edilemeyen gaip mirasc¸ının miras payı resmen yo¨netilir.

Evlilik U¨zerindeki Sonuc¸ları

Gaip evli ise bu kis¸i hakkında verilen gaiplik kararı dogˆal o¨lu¨m olayındaki gibi evliligˆi kendiligˆinden sona erdirmez.

Gaibin evliligˆin sona ermesi ancak mahkeme kararı ile mu¨mku¨ndu¨r. Medeni Kanun’un 131. maddesinde bu durum du¨zenlenmis¸tir. Gaibin es¸i evliligˆin feshini, gaiplik bas¸vurusuyla birlikte veya ayrıca ac¸acagˆı bir dava ile isteyebilir. Evlilik mahkeme kararı ile feshedilmedikc¸e gaibin es¸inin medeni durumu degˆis¸meyecek ve kesin evlenme engellerinden biri olan mevcut evliligˆin getirdigˆi ikinci kez evlenme yasagˆı geregˆi evlenemeyecektir.

Hak Ehliyeti

Tanımı

Hak ehliyeti kis¸inin hak ve borc¸lara sahip olabilme ehliyetidir. Kis¸iye tanınan bir hak olmayıp hak sahibi olabilmenin bir s¸artıdır. Kis¸inin, iradesinden ve davranıs¸larından bagˆımsız olarak, kis¸i olma niteligˆi ile kazanmıs¸ oldugˆu bir ehliyettir. Kis¸ilerin hak ehliyetine sahip olabilmek ic¸in herhangi bir is¸lem veya eylemde bulunmaları gerekmez. Bu nedenle hak ehliyetinin pasif bir ehliyet oldugˆu belirtilebilir.

Temel Nitelikleri

Medeni Kanun’un 8. maddesindeki “Her insanın hak ehliyeti vardır. Buna go¨re bu¨tu¨n insanlar, hukuk du¨zeninin sınırları ic¸inde haklara ve borc¸lara ehil olmada es¸ittirler.” ifadesiyle bu ehliyetin ayrım yapılmaksızın tu¨m kis¸ilere tanındıgˆı ve hak ehliyetine sahip olabilmek ic¸in herhangi bir davranıs¸ta bulunmaya gerek olmadıgˆı anlas¸ılmaktadır. Buradan hak ehliyetinin iki temel o¨zelligˆi ortaya c¸ıkmaktadır. Bunlardan birincisi genellik digˆeri ise es¸itliktir. Hak ehliyeti yo¨nu¨nden genellik ilkesi, Medeni Kanun’un 8. maddesinde “Her insanın hak ehliyeti vardır.” s¸eklinde ifade edilmis¸tir. Es¸itlik ilkesi ise, herkesin hic¸bir ayrım yapılmadan es¸it olarak hak ehliyetine sahip olmasını zorunlu kılar. Bununla birlikte insanların hangi haklara hangi s¸artlar altında sahip olabilecegˆini hukuk du¨zeni belirledigˆi ic¸in, s¸artları gerc¸ekles¸meden herkesin her hakka sahip olabilecegˆi du¨s¸u¨nu¨lmemelidir. Ayrıca, hak ehliyetine konu olan hakların o¨zel hukuk alanında kis¸ilere tanınmıs¸ haklar oldugˆu, yine Medeni Kanun’un 8. maddesi ile anlas¸ılmaktadır. Es¸itlik ve genellik ilkelerinin hak ehliyeti bakımından mutlak nitelikte oldugˆu du¨s¸u¨nu¨lemez. Zira hukuk du¨zeni benzer durumda olanlar arasında es¸itligˆin sagˆlanabilmesi amacıyla, degˆis¸ik yapı ve durumlar ic¸inde bulunanlar yo¨nu¨nden farklı du¨zenlemeler de o¨ngo¨rmektedir. Bu farklı du¨zenlemelerle, hak ehliyeti tamamen ortadan kaldırılmaz, sadece hak ehliyeti kısıtlanır.

Hak Ehliyetini Kısıtlayan Du¨zenlemeler

Yas¸, Cinsiyet , Ayırt Etme Gu¨cu¨ , Akıl Hastalıgˆı, S¸eref ve Haysiyete Aykırılık ile Mahkumiyet Kararı, Nesep, Yabancılık, Hakim Tarafından Farklılık Yaratılması

Fiil Ehliyeti

Tanımı

Medeni Kanun’un 9. maddesine go¨re, “Fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borc¸ altına girebilir.” Buradan c¸ıkan sonuc¸, fiil ehliyetini hak ehliyetini kullanma ehliyeti oldugˆudur. Zira bir kis¸inin hak ehliyetine yani haklara ve borc¸lara sahip olma ehliyetine sahip olması ic¸in sagˆ ve tam dogˆum s¸artlarının gerc¸ekles¸mesi yani kis¸i olmak yeterlidir. Ancak kis¸iler, kendi lehine haklar yaratmak, bu hakları sınırlamak veya ortadan kaldırmak ve kendisini borc¸ altına sokmak amacıyla bazı fiilleri gerc¸ekles¸tirmek zorundadırlar. Go¨ru¨ldu¨gˆu¨ u¨zere fiil ehliyeti kis¸inin “kendi fiilleri” ile kullanılabilmektedir. Ancak fiil ehliyetini kullanan herkesin aynı seviyede, makul ve hukuken gec¸erli bir iradeye sahip olması beklenemez.

Kapsamı

Hukuki I·s¸lem Ehliyeti, Tasarruf Ehliyeti, Haksız Fiillerden Sorumlu Olma Ehliyeti, Dava Ehliyeti’ ni ic¸erir.

Fiil Ehliyetinin S¸artları

Medeni Kanun’un 10. maddesinde belirtilen s¸artlara sahip bir kis¸inin fiil ehliyetinin bulundugˆu kabul edilir. Buna go¨re bir kis¸inin fiil ehliyetine sahip olabilmesi ic¸in, ergin olması, ayırt etme gu¨cu¨ne sahip olması ve kısıtlı olmaması aranır.

Fiil Ehliyetine Go¨re Gerc¸ek Kis¸ilerin Sınıflandırılması

Tam Ehliyetliler, Tam Ehliyetsizler, Sınırlı Ehliyetliler, Sınırlı Ehliyetsizler, olarak sınıflandırılır.

Kis¸ilik Hakkı Ve Kis¸iligˆin Korunması

Kis¸ilik Hakkı Kavramı ve O¨zellikleri Kis¸ilik insanın insan olması dolayısıyla ayrılmaz bir bic¸imde sahip oldugˆu hakları ic¸erir. Kis¸ilik hakkı, kis¸inin kis¸isel degˆerlerinin tu¨mu¨ u¨zerinde gec¸erli olan haktır.

Kis¸ilik Haklarının Kapsamı

Kis¸ilik hakları, bir kis¸inin maddi, manevi ve iktisadi bu¨tu¨nlu¨gˆu¨ u¨zerindeki mutlak haklardır. O halde, kis¸ilik haklarının kapsamını u¨c¸ bas¸lık altında inceleyebiliriz. Maddi Bu¨tu¨nlu¨k U¨zerindeki Haklar, Manevi Bu¨tu¨nlu¨k Haklar, I·ktisadi Bu¨tu¨nlu¨k U¨zerindeki Haklardır.

Kis¸iligˆin Korunması

Doktrinde hakim olan go¨ru¨s¸, Medeni Kanun’da yer alan hu¨ku¨mlerle kis¸ilik, iki tu¨r saldırıya kars¸ı korunmaktadır. Medeni Kanun’un 23. maddesi kis¸iligˆi, hukuki is¸lemle saldırıya kars¸ı korumakta; 24. maddesi ise haksız fiille yapılan saldırıya kars¸ı korumaktadır.

Kis¸ilik Hakkını Koruyan Davalar

Saldırıya Son Verilmesi ( Durdurma ) Davası, Saldırı Tehlikesinin O¨nlenmesi Davası, Saldırının Hukuka Aykırılıgˆının Tespiti Davası, Maddi Tazminat Davası, Manevi Tazminat Davası, Saldırıdan Elde Edilen Kazancın Verilmesi Davası dır.

Tu¨zel Kis¸ilik

Hukuk du¨zeni, insanlar dıs¸ında bazı insan toplulukları ve mal topluluklarını da kis¸i olarak kabul etmis¸tir. Ortak bir amacın su¨rekli olarak gerc¸ekles¸mesini sagˆlayacak o¨rgu¨tlenmeye sahip kis¸i veya mal topluluklarına birles¸en kis¸i veya malı tahsis eden kis¸iden bagˆımsız bir kis¸ilik tanınmıs¸tır. I·s¸te bu tu¨r kis¸i veya mal toplulukları “tu¨zel kis¸iler “ diye tanımlanmıs¸tır. Kis¸i toplulugˆu s¸eklindeki tu¨zel kis¸iler, ortak bir amacı gerc¸ekles¸tirmek ic¸in bir araya gelen birden c¸ok insandan olus¸an tu¨zel kis¸ilerdir. Mal toplulugˆu s¸eklindeki tu¨zel kis¸iler ise, belirli bir amaca o¨zgu¨lenmis¸ mal toplulugˆundan olus¸ur.

Tu¨zel Kis¸ilerin C¸es¸itleri

Kamu Hukuku Tu¨zel Kis¸ileri, O¨zel Hukuk Tu¨zel Kis¸ileridir.

Tu¨zel Kis¸ilere I·lis¸kin Genel Kurallar Tu¨zel Kis¸inin Kurulus¸u Geleneksel olarak bu hususta u¨c¸ sistem so¨z konusudur. Serbest kurulus¸ sistemi, izin sistemi ve normatif sistem. Hangi sistemin hangi tu¨zel kis¸iler ic¸in kullanılacagˆı bir hukuk politikası sorunudur. Bununla birlikte hukuk du¨zenimizde tu¨zel kis¸iliklerin kurulus¸unda tek bir sistem benimsenmemis¸tir.

Tu¨zel Kis¸ilerin Organları

Medeni Kanun’un 49. maddesi, “Tu¨zel kis¸iler, kanuna ve kurulus¸ belgelerine go¨re gerekli organlara sahip olmakla, fiil ehliyetini kazanırlar.” s¸eklinde belirtmektedir. Organlar tu¨zel kis¸inin o¨rgu¨tu¨ ic¸inde yer alan ve tu¨zel kis¸inin aktif olarak hukuk hayatına katılmasını sagˆlayan kis¸i veya kis¸ilerdir. Organın borca aykırı davranıs¸ı veya go¨revi sırasında gerc¸ekles¸tirdigˆi haksız fiillerinden tu¨zel kis¸i sorumludur.

Tu¨zel Kis¸iligˆin Sona Ermesi

Medeni Kanun bu¨tu¨n tu¨zel kis¸ilere ilis¸kin olarak ortak bir sona erme sebebi kabul etmemis¸tir. Her bir tu¨zel kis¸i ic¸in ayrı sona erme sebepleri du¨zenlenmis¸tir. Tu¨zel kis¸i bu hu¨ku¨mlere go¨re 3 s¸ekilde sona erebilir. Ya kanunda belirtilen belirli sebeplerin gerc¸ekles¸mesiyle kendiligˆinden sona erer veya kendi kendini feshederek sona erdirir ya da mahkeme kararı ile sona erer. Ortak hu¨ku¨mler sona eren tu¨zel kis¸inin malvarlıgˆı degˆerlerinin tasfiyesi ve tasfiyeden sonra geriye kalan bir malvarlıgˆı degˆeri varsa bunun tahsisini du¨zenlemektedir.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.