Açıköğretim Ders Notları

Hukukun Temel Kavramları 1 Dersi 7. Ünite Özet

Açıköğretim ders notları öğrenciler tarafından ders çalışma esnasında hazırlanmakta olup diğer ders çalışacak öğrenciler için paylaşılmaktadır. Sizlerde hazırladığınız ders notlarını paylaşmak istiyorsanız bizlere iletebilirsiniz.

Açıköğretim derslerinden Hukukun Temel Kavramları 1 Dersi 7. Ünite Özet için hazırlanan  ders çalışma dokümanına (ders özeti / sorularla öğrenelim) aşağıdan erişebilirsiniz. AÖF Ders Notları ile sınavlara çok daha etkili bir şekilde çalışabilirsiniz. Sınavlarınızda başarılar dileriz.

Hak Kavramı

Giris¸

Hukuk ic¸in o¨nemli kavramlardan biri olan hak kelimesi aynı zamanda kelime ko¨keni olarak da hukuk ile ilis¸kilidir. Hukuk, Arapc¸a “haklar” anlamına gelmektedir. Hak kavramı, hukuk du¨zeninin insanlara gu¨ndelik hayatları ic¸inde girdikleri ilis¸kilerde digˆer kis¸iler ve nesneler u¨zerinde tanıdıgˆı yetkileri ifade etmektedir.

Hak Kavramını Ac¸ıklayan Teoriler

Hukuk kuramcıları tarafından en c¸ok tartıs¸ılan konulardan biri olan hak kavramı, u¨c¸ farklı teori bagˆlamında ac¸ıklanmaktadır. Bunlar I·rade Teorisi, Menfaat Teorisi ve Karma Teori’dir.

I·rade Teorisi ’ne go¨re hak, kis¸iye ait irade kudretini ifade etmektedir. Savigny’e go¨re kis¸inin hakkını yaratan sahip oldugˆu irade kuvvetidir. Windscheid ise bir kis¸inin bas¸ka birisi u¨zerinde iradesi yoluyla etkide bulunması ile hak sahibi oldugˆunu so¨ylemektedir. Bu teori o¨zellikle akıl hastaları gibi irade kudretine tam olarak sahip olmayan kis¸ileri kapsamadıgˆı ic¸in eles¸tirilmis¸tir. Buna go¨re hak kavramının du¨zenlenmesinde belirleyici olan hukuk du¨zenleridir ve bu du¨zenler irade sahibi olmayan kis¸ilerin hak sahibi olmasına izin vermektedir.

Hak kavramını ac¸ıklamaya c¸alıs¸an I·rade Teorisi’ni eles¸tiren Jhering Menfaat Teorisi ’ni gelis¸tirmis¸tir. Bu teoriye go¨re hak, hukuk du¨zeni tarafından korunan menfaati ifade etmektedir. Korunan menfaatler ise hukuki varlıklar ve bazı hukuki degˆerlerden olus¸maktadır. Hukuk du¨zeni tarafından koruma sagˆlanmadıgˆında ise kis¸ilerin hak sahibi olması mu¨mku¨n degˆildir. Bu teori ise kis¸ilerin hayatında yer alan her menfaatin hak olarak kabul edilmemesi nedeniyle eles¸tirilmis¸tir.

Karma Teori Jellinek tarafından gelis¸tirilmis¸tir. Bu yaklas¸ım I·rade Teorisi ve Menfaat Teorisi’ni birles¸tirmektedir. Buna go¨re bir menfaatin hak olabilmesi ic¸in bu menfaatin hukuk tarafından korunması gerekmektedir. Ayrıca bu hukuki koruma hak sahibi kis¸inin korumasına da bagˆlı olmalıdır. Bas¸ka bir degˆis¸le bu teoride hukukun koruması kadar hak sahibi kis¸inin iradesi de o¨nemli rol oynamaktadır. Bu teori de kis¸ilerin menfaatlerinin korunmasının hak sahibi kis¸ilerin iradesine bagˆlı oldugˆunu ifade ettigˆi ic¸in eles¸tirilmis¸tir. Buna go¨re hak sahibinin iradesinin dıs¸ında kis¸ilerin menfaatlerinin kamusal erk tarafından korundugˆu toplumsal olaylar yas¸anabilmektedir.

Hak C¸es¸itleri

Kis¸ilerin sahip oldugˆu haklar temelde kamu hakları ve o¨zel haklar olarak ikiye ayrılmaktadır. Kamu hakları kamu hukukundan dogˆan haklardır. Kis¸ilerin bu hakları sadece devlet tarafından ihlal edilebilmektedir ve kis¸iler bu hakları ancak devlete kars¸ı ileri su¨rebilmektedirler.

Kamu hakları u¨c¸e ayrılmaktadır. Bunlar Negatif Statu¨ hakları, Pozitif Statu¨ hakları ve Aktif Statu¨ haklarıdır. Negatif Statu¨ hakları devletin mu¨dahalede bulunmamasını bekleyen haklardır. Bu haklara o¨rnek olarak kis¸i dokunulmazlıgˆı, o¨zel hayatın korunması ve inanc¸ hu¨rriyeti gibi haklar verilebilir.

Pozitif Statu¨ haklar ı ise kis¸ilerin isteme hakkını ifade etmektedir. Buna go¨re kis¸ilerin devletten ailenin korunmasını, sosyal gu¨venligˆin sagˆlanmasını istemesi bu kapsama girmektedir. Bu haklar Anayasa’da Sosyal veI·ktisadi Haklar ve O¨devler bas¸lıgˆı altında du¨zenlenmektedir.

Aktif Statu¨ hakları kis¸ilerin kamu du¨zeni ic¸indeki aktif katılımlarını ifade etmektedir. Sec¸me ve sec¸ilme hakları, dilekc¸e hakkı gibi uygulamaları kapsayan bu haklar Anayasa’da Siyasi Haklar ve O¨devler bas¸lıgˆı altında du¨zenlenmektedir.

Anayasa tarafından du¨zenlenen ve korunan kamu haklarının kısıtlanması ise yine yasalar ile mu¨mku¨n olmaktadır. Kamu hakları ancak c¸ıkartılan kanunlarla sınırlandırılabilir. Bu kanunların kamu haklarının o¨zu¨ne dokunmayacak mahiyette olması gerekmektedir.

Anayasada ayrıca kamu haklarının demokrasi ve cumhuriyeti hedef alan, devletin bo¨lu¨nmezligˆine kars¸ı eylemleri kapsamadıgˆı belirtilmektedir. Bu tip eylemlere giris¸enler kamu haklarının korumasından yararlanamazlar. Ayrıca kamu hakları ve o¨zgu¨rlu¨kler, bas¸kalarının kamu haklarını kısıtlayacak s¸ekilde kullanılamamaktadır.

Kamu hakları kis¸ilerin devlete kars¸ı sahip oldugˆu haklar iken, o¨zel haklar kis¸iler arasındaki hukuki ilis¸kileri du¨zenleyen kurallar tarafından tanınan haklardır. Bu hakların kullanımında ortaya c¸ıkan sorunlarda kis¸iler arası es¸itlik ilkesi dikkate alınmaktadır.

O¨zel haklar niteliklerine, konularına ve etkilerine go¨re olmak u¨zere u¨c¸ bas¸lık altında sınıflandırılmaktadır. Niteliklerine go¨re o¨zel haklar sınıflandırılırken ise hak sahibinin bu hakkı kime kars¸ı ve ne o¨lc¸u¨de ileri su¨rebildigˆi dikkate alınmaktadır. Bu bagˆlamda o¨zel haklar niteliklerine go¨re mutlak haklar ve nisbi haklar olarak ikiye ayrılır.

Mutlak haklar herkese kars¸ı etkili olan ve hak sahibine genis¸ yetkiler sagˆlayan haklardır. Sadece kanun ile yaratılabilen bu haklar herkese kars¸ı ileri su¨ru¨lebilir ve herkes tarafından da ihlal edilme ihtimalleri vardır. O¨rnek olarak, bir gayrimenkul u¨zerindeki hak sahibinin bu hakkı hic¸ tanımadıgˆı biri tarafından ya da kiracısı tarafından ihlal edilebilir. Bu durum mutlak bir hakkın ihlal edilmesidir. Nisbi haklar ise yalnızca hukuki bir ilis¸kinin tarafları arasında ileri su¨ru¨lebilmektedir.

Mutlak haklar mallar u¨zerindeki ve kis¸iler u¨zerindeki mutlak haklar olarak ikiye ayrılmaktadır. Mallar u¨zerindeki mutlak haklar ise maddi olan mallar ve maddi olmayan mallar u¨zerindeki mutlak haklar olarak sınıflandırılmaktadır. Bu haklara ayrıca ayni haklar da denilmektedir.

Maddi mallar u¨zerindeki maddi haklar hak sahibine bir nesne u¨zerinde dolaysız bir hakimiyet sagˆlamaktadır ve herkese kars¸ı ileri su¨ru¨lebilmektedir. Bu hakların en belirgin o¨rnegˆi mu¨lkiyet hakkıdır. Mu¨lkiyet hakkı sahibine malik denmektedir ve malik malı u¨zerindeki bu hakkı kanunlara uygun s¸ekilde kullanabilmektedir. Malik malını kiralayabilir, o¨du¨nc¸ verebilir, satabilir ya da bagˆıs¸layabilir. Mu¨lkiyet hakkı sahibi bir kis¸i olabilecegˆi gibi bir malın birden fazla maliki de olabilir. Bu durumda birlikte mu¨lkiyet so¨z konusudur.

Birlikte mu¨lkiyet, paylı mu¨lkiyet ve elbirligˆi mu¨lkiyeti olarak ikiye ayrılmaktadır. Paylı mu¨lkiyet bir malın mu¨lkiyetinin birden fazla kis¸i tarafından paylas¸ılmasını ifade etmektedir. Bu mu¨lkiyet tu¨ru¨nde mu¨lkiyete sahip olanların mal u¨zerindeki payları bellidir. Hak sahipleri kendi payları u¨zerinden tasarruf edebilmektedirler.

Elbirligˆi mu¨lkiyetinde ise birden fazla kis¸inin bir malın tamamına hep birlikte sahip olmaları so¨z konusudur. Bu durumda so¨z konusu mal paylara bo¨lu¨nmemis¸tir. Bu nedenle malikler ancak oybirligˆi ile o mal u¨zerinden tasarrufta bulunabilmektedirler. Elbirligˆi mu¨lkiyeti kanuni yollarla ortaya c¸ıkan bir mu¨lkiyet s¸eklidir ve kis¸ilerin kendi talepleri ile elbirligˆi mu¨lkiyeti olus¸turmaları mu¨mku¨n degˆildir.

Mal ve mu¨lkiyet ilis¸kileri iki farklı mal c¸es¸idi u¨zerinden kurulmaktadır. Bunlar tas¸ınır mallar ve tas¸ınmaz mallardır. Tas¸ınır mallara kitap, kol saati gibi mallar o¨rnek verilebilir. Tas¸ınmaz mallar ise ev ve arsa gibi mallardır. Mu¨lkiyet ilis¸kilerinde ayrıca bu¨tu¨nleyici parc¸a ve eklenti kavramları o¨nem tas¸ımaktadır. Bu¨tu¨nleyici parc¸a , asıl nesnenin esaslı unsurudur ve asıl nesneyi bozmadan ya da onda tahribat yaratmadan asıl nesneden ayrılması mu¨mku¨n degˆildir. Buna araba motorları o¨rnek verilebilir. Eklenti ise asıl nesneye zarar vermeden ondan ayrılabilen unsurları ifade etmektedir. Eklentiye ise arabanın mu¨zik sistemi o¨rnek verilebilir. Bir nesneye malik olan kis¸i o nesnenin bu¨tu¨nleyici parc¸alarına da maliktir. Ancak nesneye malik olan kis¸inin o nesnenin eklentilerine de malik olması ic¸in aksini go¨steren bir anlas¸manın var olmaması gerekmektedir.

Mu¨lkiyet haklarında ayrıca daha az kapsamlı olan sınırlı ayni haklar bulunmaktadır. Sınırlı ayni haklar kis¸ilere mallar u¨zerinde yetkiler sagˆlamaktadır ancak bunlar mu¨lkiyet hakları kadar kapsamlı degˆildir. Bir maldan yararlanma hakkı veren sınırlı ayni haklara irtifak hakkı denmektedir. I·rtifak hakkının intifa hakkı, su¨kna hakkı ve gec¸it hakkı gibi c¸es¸itleri bulunmaktadır.

Nesnelerin degˆerlerinden tasarruf etmeyi sagˆlayan rehin hakkı , alacaklıların yararına tesis edilen ve borcun o¨denmemesi durumunda hakka konu olan nesnenin satılmasını ve borcun o¨denmesini sagˆlayan uygulamadır. Rehin hakları hem tas¸ınır hem de tas¸ınmaz mallar u¨zerinde kullanılabilirler. Bu hak tas¸ınır mallar u¨zerinde kullanıldıgˆında rehin, tas¸ınmaz mallar u¨zerinde kullanıldıgˆında ise ipotek olarak adlandırılmaktadır.

Maddi olan mallar dıs¸ında, maddi olmayan mallar u¨zerinde de mutlak hakların kurulması mu¨mku¨ndu¨r. Maddi olmayan mallar insan aklı ve emegˆinin u¨ru¨nu¨ olan eserlerdir. Bunlara o¨rnek olarak korunması gereken fikir ve sanat eserleri, patent, sınai tasarımlar ve ticaret unvanları sayılabilir. Maddi olmayan mallar u¨zerindeki bu haklar da mutlak haklar olarak tanımlanmaktadır.

Kis¸iler u¨zerindeki mutlak haklar ise iki grupta incelenmektedir. Bunlar kis¸inin kendisi u¨zerindeki hakları ve bas¸kasının kis¸iligˆi u¨zerindeki haklarıdır. Kis¸inin kendisi u¨zerindeki mutlak haklarına s¸ahsiyet hakkı denmektedir. Bu haklar paraya c¸evrilemeyen ve devredilemeyen haklardır. Bu haklardan kısmen dahi olsa feragat etmek mu¨mku¨n degˆildir. Kis¸inin vu¨cut bu¨tu¨nlu¨gˆu¨,s¸eref ve haysiyet hakkı, sagˆlık hakkı gibi hakları bu haklara o¨rnek verilebilir.

Kis¸iler u¨zerindeki mutlak hakların ikinci grubunu bas¸kasının kis¸iligˆi u¨zerindeki haklar olus¸turmaktadır. Bu haklara ko¨lelik o¨rnek verilebilir. Ancak insanları mal olarak kabul eden bir anlayıs¸ modern toplumlarda kabul go¨rmemektedir. Bu nedenle bu tip haklara modern toplumların yasalarında yer verilmemektedir. Bu durumun istisnası olarak korumaya muhtac¸ kis¸ilerin durumları o¨rnek verilebilir. Res¸it olmayan c¸ocukların u¨zerinde velayet hakkı bulunan anne ve babaların hakları bas¸kasının kis¸iligˆi u¨zerindeki haklar kapsamına girmektedir.

Nisbi haklar kavramı ise herkese kars¸ı degˆil, sadece belli kis¸ilere kars¸ı su¨rdu¨ru¨lebilen hakları ifade etmektedir. Bu haklara borc¸ ilis¸kilerinden dogˆan haklar o¨rnek verilebilir. Borc¸ ilis¸kilerinde haklar borcun tarafları ic¸in gec¸erlidir. Bazı nisbi haklar ise aile hukukundan dogˆmaktadır. Tu¨rk Medeni Kanunu’ndan gelen nafaka sorumlulugˆu ve miras hukukundan kaynaklanan haklar da yine nisbi haklar kapsamına girmektedir.

I·lk olarak niteliklerine go¨re sınıflandırılan o¨zel haklar, ikinci olarak konularına go¨re sınıflandırılmaktadır. Bu bagˆlamda o¨zel haklar, kis¸ilik hakları ve malvarlıgˆı hakları olarak ikiye ayrılmaktadır. Kis¸ilik hakları , kis¸inin malvarlıgˆı kapsamında degˆerlendirilmeyen manevi varlıklarını korumayı amac¸lamaktadır. Para ile o¨lc¸u¨lemeyen varlıkları korumayı amac¸layan bu hakların bas¸kasına devredilmesi ise mu¨mku¨n degˆildir.

Malvarlıgˆı hakları ise bir kis¸inin para ile o¨lc¸u¨lebilen hak ve borc¸larının tamamını kapsamaktadır. Mamelek olarak da adlandırılan malvarlıkları sadece pozitif degˆil aynı zamanda negatif de olabilmektedir. Buna go¨re kis¸inin malvarlıklarına sahip oldugˆu parasal varlıkların yanında borc¸ları da girmektedir.

O¨zel haklar son olarak etkilerine go¨re sınıflandırıl- maktadır. Bu sınıflandırmada hakların kullanılmasının hukuk du¨nyasında yarattıgˆı etki go¨z o¨nu¨nde bulundurulmaktadır. Buna go¨re o¨zel haklar yenilik dogˆuran (ins¸ai) haklar ve yenilik dogˆurmayan (yalın) haklar olarak ikiye ayrılmaktadır.

Yenilik dogˆuran haklar , kis¸inin tek taraflı irade beyanı ile ona hukuki durumlarda degˆis¸iklik yapabilme yetkisi veren haklardır. Bunlar kurucu, bozucu ve degˆis¸tirici olarak u¨c¸e ayrılmaktadır.

Kurucu yenilik dogˆuran haklar , bu hakları kullanan kis¸ilerin daha o¨nce var olmayan bir hukuki durum yaratmasını sagˆlayan haklardır. O¨nalım (s¸ufa) hakkı bu haklara o¨rnek go¨sterilebilir. Bozucu yenilik dogˆuran haklar ise kullanıldıklarında o¨nceden var olan bir hukuki durumun sona erdirilmesine ya da bozulmasına neden olan haklardır. Bir is¸ akdinin tek taraflı fes edilmesi bu hakların kapsamına girmektedir. Son olarak degˆis¸tirici yenilik dogˆuran haklar kullanıldıklarında yeni bir hukuki durum yaratmazlar ya da mevcut bir durumu sona erdirmezler. Bu haklar ile mevcut bir hukuki durumda degˆis¸iklik yapılması so¨z konusudur. Sec¸imlik borc¸ halinde alacaklının sec¸imde bulunması bu haklara o¨rnek verilebilir.

Yenilik dogˆurmayan haklar , kullanıldıklarında var olan hukuki durumda herhangi bir degˆis¸iklik yaratmayan haklardır. Bir kis¸inin kiraladıgˆı bir evde kiracı olarak oturmaya bas¸laması bu hakların kapsamına girmektedir.

Tu¨rk Hukuku’na go¨re bir hakkın o¨znesi olan ve haklardan yararlanma yetkisine sahip kis¸iler gerc¸ek ve tu¨zel kis¸iler olarak ikiye ayrılmaktadır. Gerc¸ek kis¸iler insanlardır. Her insan kis¸i sıfatını tas¸ımaktadır. Tu¨zel kis¸iler ise gerc¸ek kis¸iler gibi yas¸ayan biyolojik organizmalar degˆildir. Bunun yerine belirli amac¸ları gerc¸ekles¸tirmek ic¸in gerc¸ek kis¸iler tarafından kurulmus¸ topluluklardır. Hukuk tarafından bu topluluklara hak sahibi olma yetkisi tanınmıs¸tır.

Bir kis¸inin hak ve borc¸lara sahip olabilme yetenegˆine hak ehliyeti denmektedir. Gerc¸ek kis¸ilerin hak ehliyetlerine sahip olmaları ic¸in tam ve sagˆ dogˆmaları yeterlidir. Ancak bir kis¸inin hak ehliyetinin bulunması hakkı oldugˆu s¸eyler u¨zerinde tasarrufta bulunabilmesi ic¸in tek bas¸ına yeterli degˆildir. Bunun ic¸in kis¸inin ayrıca fiil ehliyetine sahip olması gerekmektedir. Fiil ehliyeti sahibi olabilmek ic¸in kis¸inin ergin olması (ru¨s¸t) ve ayırt etme gu¨cu¨ne (temyiz gu¨cu¨) sahip olması gerekmektedir. Bunların yanında kis¸inin kısıtlı (mahcur) olmaması da gerekmektedir. Tu¨zel kis¸ilerin hak ehliyeti ise tu¨zel kis¸inin amac¸larıyla sınırlıdır. Buna go¨re o¨rnegˆin derneklerin tas¸ınmaz elde etme hakkına sahip olması ic¸in so¨z konusu tas¸ınmazların dernegˆin amac¸larına hizmet etmesi gerekmektedir.

Giris¸

Hukuk ic¸in o¨nemli kavramlardan biri olan hak kelimesi aynı zamanda kelime ko¨keni olarak da hukuk ile ilis¸kilidir. Hukuk, Arapc¸a “haklar” anlamına gelmektedir. Hak kavramı, hukuk du¨zeninin insanlara gu¨ndelik hayatları ic¸inde girdikleri ilis¸kilerde digˆer kis¸iler ve nesneler u¨zerinde tanıdıgˆı yetkileri ifade etmektedir.

Hak Kavramını Ac¸ıklayan Teoriler

Hukuk kuramcıları tarafından en c¸ok tartıs¸ılan konulardan biri olan hak kavramı, u¨c¸ farklı teori bagˆlamında ac¸ıklanmaktadır. Bunlar I·rade Teorisi, Menfaat Teorisi ve Karma Teori’dir.

I·rade Teorisi ’ne go¨re hak, kis¸iye ait irade kudretini ifade etmektedir. Savigny’e go¨re kis¸inin hakkını yaratan sahip oldugˆu irade kuvvetidir. Windscheid ise bir kis¸inin bas¸ka birisi u¨zerinde iradesi yoluyla etkide bulunması ile hak sahibi oldugˆunu so¨ylemektedir. Bu teori o¨zellikle akıl hastaları gibi irade kudretine tam olarak sahip olmayan kis¸ileri kapsamadıgˆı ic¸in eles¸tirilmis¸tir. Buna go¨re hak kavramının du¨zenlenmesinde belirleyici olan hukuk du¨zenleridir ve bu du¨zenler irade sahibi olmayan kis¸ilerin hak sahibi olmasına izin vermektedir.

Hak kavramını ac¸ıklamaya c¸alıs¸an I·rade Teorisi’ni eles¸tiren Jhering Menfaat Teorisi ’ni gelis¸tirmis¸tir. Bu teoriye go¨re hak, hukuk du¨zeni tarafından korunan menfaati ifade etmektedir. Korunan menfaatler ise hukuki varlıklar ve bazı hukuki degˆerlerden olus¸maktadır. Hukuk du¨zeni tarafından koruma sagˆlanmadıgˆında ise kis¸ilerin hak sahibi olması mu¨mku¨n degˆildir. Bu teori ise kis¸ilerin hayatında yer alan her menfaatin hak olarak kabul edilmemesi nedeniyle eles¸tirilmis¸tir.

Karma Teori Jellinek tarafından gelis¸tirilmis¸tir. Bu yaklas¸ım I·rade Teorisi ve Menfaat Teorisi’ni birles¸tirmektedir. Buna go¨re bir menfaatin hak olabilmesi ic¸in bu menfaatin hukuk tarafından korunması gerekmektedir. Ayrıca bu hukuki koruma hak sahibi kis¸inin korumasına da bagˆlı olmalıdır. Bas¸ka bir degˆis¸le bu teoride hukukun koruması kadar hak sahibi kis¸inin iradesi de o¨nemli rol oynamaktadır. Bu teori de kis¸ilerin menfaatlerinin korunmasının hak sahibi kis¸ilerin iradesine bagˆlı oldugˆunu ifade ettigˆi ic¸in eles¸tirilmis¸tir. Buna go¨re hak sahibinin iradesinin dıs¸ında kis¸ilerin menfaatlerinin kamusal erk tarafından korundugˆu toplumsal olaylar yas¸anabilmektedir.

Hak C¸es¸itleri

Kis¸ilerin sahip oldugˆu haklar temelde kamu hakları ve o¨zel haklar olarak ikiye ayrılmaktadır. Kamu hakları kamu hukukundan dogˆan haklardır. Kis¸ilerin bu hakları sadece devlet tarafından ihlal edilebilmektedir ve kis¸iler bu hakları ancak devlete kars¸ı ileri su¨rebilmektedirler.

Kamu hakları u¨c¸e ayrılmaktadır. Bunlar Negatif Statu¨ hakları, Pozitif Statu¨ hakları ve Aktif Statu¨ haklarıdır. Negatif Statu¨ hakları devletin mu¨dahalede bulunmamasını bekleyen haklardır. Bu haklara o¨rnek olarak kis¸i dokunulmazlıgˆı, o¨zel hayatın korunması ve inanc¸ hu¨rriyeti gibi haklar verilebilir.

Pozitif Statu¨ haklar ı ise kis¸ilerin isteme hakkını ifade etmektedir. Buna go¨re kis¸ilerin devletten ailenin korunmasını, sosyal gu¨venligˆin sagˆlanmasını istemesi bu kapsama girmektedir. Bu haklar Anayasa’da Sosyal veI·ktisadi Haklar ve O¨devler bas¸lıgˆı altında du¨zenlenmektedir.

Aktif Statu¨ hakları kis¸ilerin kamu du¨zeni ic¸indeki aktif katılımlarını ifade etmektedir. Sec¸me ve sec¸ilme hakları, dilekc¸e hakkı gibi uygulamaları kapsayan bu haklar Anayasa’da Siyasi Haklar ve O¨devler bas¸lıgˆı altında du¨zenlenmektedir.

Anayasa tarafından du¨zenlenen ve korunan kamu haklarının kısıtlanması ise yine yasalar ile mu¨mku¨n olmaktadır. Kamu hakları ancak c¸ıkartılan kanunlarla sınırlandırılabilir. Bu kanunların kamu haklarının o¨zu¨ne dokunmayacak mahiyette olması gerekmektedir.

Anayasada ayrıca kamu haklarının demokrasi ve cumhuriyeti hedef alan, devletin bo¨lu¨nmezligˆine kars¸ı eylemleri kapsamadıgˆı belirtilmektedir. Bu tip eylemlere giris¸enler kamu haklarının korumasından yararlanamazlar. Ayrıca kamu hakları ve o¨zgu¨rlu¨kler, bas¸kalarının kamu haklarını kısıtlayacak s¸ekilde kullanılamamaktadır.

Kamu hakları kis¸ilerin devlete kars¸ı sahip oldugˆu haklar iken, o¨zel haklar kis¸iler arasındaki hukuki ilis¸kileri du¨zenleyen kurallar tarafından tanınan haklardır. Bu hakların kullanımında ortaya c¸ıkan sorunlarda kis¸iler arası es¸itlik ilkesi dikkate alınmaktadır.

O¨zel haklar niteliklerine, konularına ve etkilerine go¨re olmak u¨zere u¨c¸ bas¸lık altında sınıflandırılmaktadır. Niteliklerine go¨re o¨zel haklar sınıflandırılırken ise hak sahibinin bu hakkı kime kars¸ı ve ne o¨lc¸u¨de ileri su¨rebildigˆi dikkate alınmaktadır. Bu bagˆlamda o¨zel haklar niteliklerine go¨re mutlak haklar ve nisbi haklar olarak ikiye ayrılır.

Mutlak haklar herkese kars¸ı etkili olan ve hak sahibine genis¸ yetkiler sagˆlayan haklardır. Sadece kanun ile yaratılabilen bu haklar herkese kars¸ı ileri su¨ru¨lebilir ve herkes tarafından da ihlal edilme ihtimalleri vardır. O¨rnek olarak, bir gayrimenkul u¨zerindeki hak sahibinin bu hakkı hic¸ tanımadıgˆı biri tarafından ya da kiracısı tarafından ihlal edilebilir. Bu durum mutlak bir hakkın ihlal edilmesidir. Nisbi haklar ise yalnızca hukuki bir ilis¸kinin tarafları arasında ileri su¨ru¨lebilmektedir.

Mutlak haklar mallar u¨zerindeki ve kis¸iler u¨zerindeki mutlak haklar olarak ikiye ayrılmaktadır. Mallar u¨zerindeki mutlak haklar ise maddi olan mallar ve maddi olmayan mallar u¨zerindeki mutlak haklar olarak sınıflandırılmaktadır. Bu haklara ayrıca ayni haklar da denilmektedir.

Maddi mallar u¨zerindeki maddi haklar hak sahibine bir nesne u¨zerinde dolaysız bir hakimiyet sagˆlamaktadır ve herkese kars¸ı ileri su¨ru¨lebilmektedir. Bu hakların en belirgin o¨rnegˆi mu¨lkiyet hakkıdır. Mu¨lkiyet hakkı sahibine malik denmektedir ve malik malı u¨zerindeki bu hakkı kanunlara uygun s¸ekilde kullanabilmektedir. Malik malını kiralayabilir, o¨du¨nc¸ verebilir, satabilir ya da bagˆıs¸layabilir. Mu¨lkiyet hakkı sahibi bir kis¸i olabilecegˆi gibi bir malın birden fazla maliki de olabilir. Bu durumda birlikte mu¨lkiyet so¨z konusudur.

Birlikte mu¨lkiyet, paylı mu¨lkiyet ve elbirligˆi mu¨lkiyeti olarak ikiye ayrılmaktadır. Paylı mu¨lkiyet bir malın mu¨lkiyetinin birden fazla kis¸i tarafından paylas¸ılmasını ifade etmektedir. Bu mu¨lkiyet tu¨ru¨nde mu¨lkiyete sahip olanların mal u¨zerindeki payları bellidir. Hak sahipleri kendi payları u¨zerinden tasarruf edebilmektedirler.

Elbirligˆi mu¨lkiyetinde ise birden fazla kis¸inin bir malın tamamına hep birlikte sahip olmaları so¨z konusudur. Bu durumda so¨z konusu mal paylara bo¨lu¨nmemis¸tir. Bu nedenle malikler ancak oybirligˆi ile o mal u¨zerinden tasarrufta bulunabilmektedirler. Elbirligˆi mu¨lkiyeti kanuni yollarla ortaya c¸ıkan bir mu¨lkiyet s¸eklidir ve kis¸ilerin kendi talepleri ile elbirligˆi mu¨lkiyeti olus¸turmaları mu¨mku¨n degˆildir.

Mal ve mu¨lkiyet ilis¸kileri iki farklı mal c¸es¸idi u¨zerinden kurulmaktadır. Bunlar tas¸ınır mallar ve tas¸ınmaz mallardır. Tas¸ınır mallara kitap, kol saati gibi mallar o¨rnek verilebilir. Tas¸ınmaz mallar ise ev ve arsa gibi mallardır. Mu¨lkiyet ilis¸kilerinde ayrıca bu¨tu¨nleyici parc¸a ve eklenti kavramları o¨nem tas¸ımaktadır. Bu¨tu¨nleyici parc¸a , asıl nesnenin esaslı unsurudur ve asıl nesneyi bozmadan ya da onda tahribat yaratmadan asıl nesneden ayrılması mu¨mku¨n degˆildir. Buna araba motorları o¨rnek verilebilir. Eklenti ise asıl nesneye zarar vermeden ondan ayrılabilen unsurları ifade etmektedir. Eklentiye ise arabanın mu¨zik sistemi o¨rnek verilebilir. Bir nesneye malik olan kis¸i o nesnenin bu¨tu¨nleyici parc¸alarına da maliktir. Ancak nesneye malik olan kis¸inin o nesnenin eklentilerine de malik olması ic¸in aksini go¨steren bir anlas¸manın var olmaması gerekmektedir.

Mu¨lkiyet haklarında ayrıca daha az kapsamlı olan sınırlı ayni haklar bulunmaktadır. Sınırlı ayni haklar kis¸ilere mallar u¨zerinde yetkiler sagˆlamaktadır ancak bunlar mu¨lkiyet hakları kadar kapsamlı degˆildir. Bir maldan yararlanma hakkı veren sınırlı ayni haklara irtifak hakkı denmektedir. I·rtifak hakkının intifa hakkı, su¨kna hakkı ve gec¸it hakkı gibi c¸es¸itleri bulunmaktadır.

Nesnelerin degˆerlerinden tasarruf etmeyi sagˆlayan rehin hakkı , alacaklıların yararına tesis edilen ve borcun o¨denmemesi durumunda hakka konu olan nesnenin satılmasını ve borcun o¨denmesini sagˆlayan uygulamadır. Rehin hakları hem tas¸ınır hem de tas¸ınmaz mallar u¨zerinde kullanılabilirler. Bu hak tas¸ınır mallar u¨zerinde kullanıldıgˆında rehin, tas¸ınmaz mallar u¨zerinde kullanıldıgˆında ise ipotek olarak adlandırılmaktadır.

Maddi olan mallar dıs¸ında, maddi olmayan mallar u¨zerinde de mutlak hakların kurulması mu¨mku¨ndu¨r. Maddi olmayan mallar insan aklı ve emegˆinin u¨ru¨nu¨ olan eserlerdir. Bunlara o¨rnek olarak korunması gereken fikir ve sanat eserleri, patent, sınai tasarımlar ve ticaret unvanları sayılabilir. Maddi olmayan mallar u¨zerindeki bu haklar da mutlak haklar olarak tanımlanmaktadır.

Kis¸iler u¨zerindeki mutlak haklar ise iki grupta incelenmektedir. Bunlar kis¸inin kendisi u¨zerindeki hakları ve bas¸kasının kis¸iligˆi u¨zerindeki haklarıdır. Kis¸inin kendisi u¨zerindeki mutlak haklarına s¸ahsiyet hakkı denmektedir. Bu haklar paraya c¸evrilemeyen ve devredilemeyen haklardır. Bu haklardan kısmen dahi olsa feragat etmek mu¨mku¨n degˆildir. Kis¸inin vu¨cut bu¨tu¨nlu¨gˆu¨,s¸eref ve haysiyet hakkı, sagˆlık hakkı gibi hakları bu haklara o¨rnek verilebilir.

Kis¸iler u¨zerindeki mutlak hakların ikinci grubunu bas¸kasının kis¸iligˆi u¨zerindeki haklar olus¸turmaktadır. Bu haklara ko¨lelik o¨rnek verilebilir. Ancak insanları mal olarak kabul eden bir anlayıs¸ modern toplumlarda kabul go¨rmemektedir. Bu nedenle bu tip haklara modern toplumların yasalarında yer verilmemektedir. Bu durumun istisnası olarak korumaya muhtac¸ kis¸ilerin durumları o¨rnek verilebilir. Res¸it olmayan c¸ocukların u¨zerinde velayet hakkı bulunan anne ve babaların hakları bas¸kasının kis¸iligˆi u¨zerindeki haklar kapsamına girmektedir.

Nisbi haklar kavramı ise herkese kars¸ı degˆil, sadece belli kis¸ilere kars¸ı su¨rdu¨ru¨lebilen hakları ifade etmektedir. Bu haklara borc¸ ilis¸kilerinden dogˆan haklar o¨rnek verilebilir. Borc¸ ilis¸kilerinde haklar borcun tarafları ic¸in gec¸erlidir. Bazı nisbi haklar ise aile hukukundan dogˆmaktadır. Tu¨rk Medeni Kanunu’ndan gelen nafaka sorumlulugˆu ve miras hukukundan kaynaklanan haklar da yine nisbi haklar kapsamına girmektedir.

I·lk olarak niteliklerine go¨re sınıflandırılan o¨zel haklar, ikinci olarak konularına go¨re sınıflandırılmaktadır. Bu bagˆlamda o¨zel haklar, kis¸ilik hakları ve malvarlıgˆı hakları olarak ikiye ayrılmaktadır. Kis¸ilik hakları , kis¸inin malvarlıgˆı kapsamında degˆerlendirilmeyen manevi varlıklarını korumayı amac¸lamaktadır. Para ile o¨lc¸u¨lemeyen varlıkları korumayı amac¸layan bu hakların bas¸kasına devredilmesi ise mu¨mku¨n degˆildir.

Malvarlıgˆı hakları ise bir kis¸inin para ile o¨lc¸u¨lebilen hak ve borc¸larının tamamını kapsamaktadır. Mamelek olarak da adlandırılan malvarlıkları sadece pozitif degˆil aynı zamanda negatif de olabilmektedir. Buna go¨re kis¸inin malvarlıklarına sahip oldugˆu parasal varlıkların yanında borc¸ları da girmektedir.

O¨zel haklar son olarak etkilerine go¨re sınıflandırıl- maktadır. Bu sınıflandırmada hakların kullanılmasının hukuk du¨nyasında yarattıgˆı etki go¨z o¨nu¨nde bulundurulmaktadır. Buna go¨re o¨zel haklar yenilik dogˆuran (ins¸ai) haklar ve yenilik dogˆurmayan (yalın) haklar olarak ikiye ayrılmaktadır.

Yenilik dogˆuran haklar , kis¸inin tek taraflı irade beyanı ile ona hukuki durumlarda degˆis¸iklik yapabilme yetkisi veren haklardır. Bunlar kurucu, bozucu ve degˆis¸tirici olarak u¨c¸e ayrılmaktadır.

Kurucu yenilik dogˆuran haklar , bu hakları kullanan kis¸ilerin daha o¨nce var olmayan bir hukuki durum yaratmasını sagˆlayan haklardır. O¨nalım (s¸ufa) hakkı bu haklara o¨rnek go¨sterilebilir. Bozucu yenilik dogˆuran haklar ise kullanıldıklarında o¨nceden var olan bir hukuki durumun sona erdirilmesine ya da bozulmasına neden olan haklardır. Bir is¸ akdinin tek taraflı fes edilmesi bu hakların kapsamına girmektedir. Son olarak degˆis¸tirici yenilik dogˆuran haklar kullanıldıklarında yeni bir hukuki durum yaratmazlar ya da mevcut bir durumu sona erdirmezler. Bu haklar ile mevcut bir hukuki durumda degˆis¸iklik yapılması so¨z konusudur. Sec¸imlik borc¸ halinde alacaklının sec¸imde bulunması bu haklara o¨rnek verilebilir.

Yenilik dogˆurmayan haklar , kullanıldıklarında var olan hukuki durumda herhangi bir degˆis¸iklik yaratmayan haklardır. Bir kis¸inin kiraladıgˆı bir evde kiracı olarak oturmaya bas¸laması bu hakların kapsamına girmektedir.

Tu¨rk Hukuku’na go¨re bir hakkın o¨znesi olan ve haklardan yararlanma yetkisine sahip kis¸iler gerc¸ek ve tu¨zel kis¸iler olarak ikiye ayrılmaktadır. Gerc¸ek kis¸iler insanlardır. Her insan kis¸i sıfatını tas¸ımaktadır. Tu¨zel kis¸iler ise gerc¸ek kis¸iler gibi yas¸ayan biyolojik organizmalar degˆildir. Bunun yerine belirli amac¸ları gerc¸ekles¸tirmek ic¸in gerc¸ek kis¸iler tarafından kurulmus¸ topluluklardır. Hukuk tarafından bu topluluklara hak sahibi olma yetkisi tanınmıs¸tır.

Bir kis¸inin hak ve borc¸lara sahip olabilme yetenegˆine hak ehliyeti denmektedir. Gerc¸ek kis¸ilerin hak ehliyetlerine sahip olmaları ic¸in tam ve sagˆ dogˆmaları yeterlidir. Ancak bir kis¸inin hak ehliyetinin bulunması hakkı oldugˆu s¸eyler u¨zerinde tasarrufta bulunabilmesi ic¸in tek bas¸ına yeterli degˆildir. Bunun ic¸in kis¸inin ayrıca fiil ehliyetine sahip olması gerekmektedir. Fiil ehliyeti sahibi olabilmek ic¸in kis¸inin ergin olması (ru¨s¸t) ve ayırt etme gu¨cu¨ne (temyiz gu¨cu¨) sahip olması gerekmektedir. Bunların yanında kis¸inin kısıtlı (mahcur) olmaması da gerekmektedir. Tu¨zel kis¸ilerin hak ehliyeti ise tu¨zel kis¸inin amac¸larıyla sınırlıdır. Buna go¨re o¨rnegˆin derneklerin tas¸ınmaz elde etme hakkına sahip olması ic¸in so¨z konusu tas¸ınmazların dernegˆin amac¸larına hizmet etmesi gerekmektedir.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.