Açıköğretim Ders Notları

Osmanlı Diplomasisi Dersi 5. Ünite Sorularla Öğrenelim

Açıköğretim ders notları öğrenciler tarafından ders çalışma esnasında hazırlanmakta olup diğer ders çalışacak öğrenciler için paylaşılmaktadır. Sizlerde hazırladığınız ders notlarını paylaşmak istiyorsanız bizlere iletebilirsiniz.

Açıköğretim derslerinden Osmanlı Diplomasisi Dersi 5. Ünite Sorularla Öğrenelim için hazırlanan  ders çalışma dokümanına (ders özeti / sorularla öğrenelim) aşağıdan erişebilirsiniz. AÖF Ders Notları ile sınavlara çok daha etkili bir şekilde çalışabilirsiniz. Sınavlarınızda başarılar dileriz.

Yenileşme Dönemi Osmanlı Diplomasisi: Karlofça’Dan Nizam-I Cedid’E (1699-1792)

1. Soru

Osmanlı Devleti’nin ilk ve en büyük toprak kayıplarını verdiği antlaşma hangisidir?

Cevap

Osmanlı Devleti tarihinin ilk ve en büyük toprak kayıplarını verdiği Karlofça Ant­laşması’dır.


2. Soru

Osmanlı Devleti tarihinin ilk ve en büyük toprak kayıplarını verdiği Karlofça Ant­laşması sonrası uğradığı bunalımdan kurtulma gayreti içerisine girdi. Devlet ku­rumlarının ve toplumsal yapının değiştirilmesi ihtiyacı, belirgin bir şekilde, devlet erkânı tarafından da kabul görmeye başlamıştı. Bu değişimin ilk emaresi nedir?

Cevap

Bu değişimin ilk emaresi Karlof­ça’dan sonra askerî unsurlar kadar kalem ehlinin de devletin hem iç hem de dış politikalarının belirlenmesinde etkin olmasıdır.


3. Soru

Karlofça sonrası Osmanlı’nın Avrupa’lı güçlerle savaş politikasında ne gibi değişiklikler meydana gelmiştir?

Cevap

Karlofça sonrasında devletin ayrılmaz parçaları olan geniş toprak­ların kaybedilmesi, Osmanlıların maneviyatını menfi bir şekilde etkiledi. Bundan dolayı XVIII. yüzyılda Osmanlılar, barışın korunması doğrultusunda bir dış po­litikayı çok daha belirgin bir biçimde takip ettiler. “Dar-ül İslam – Dar-ül Harb” ayrımına dayanan ve Avrupalı güçlerle mutlak bir savaş durumunu içeren dış po­litika ilkeleri teoride değişmese de, artık, uygulamada bir savunma durumu hakim olmuş, aktif bir savaş durumu ve anlayışı geçerliliğini kaybetmiştir.


4. Soru

Osmanlı tarihinde Avrupa tarzında ilk yenileşme hareketi ile birlikte diplomasi alanında Avrupa ile yakınlaşma hangi padişah döneminde başladı?

Cevap

Osmanlı devlet erkânı ve dönemin bazı aydınları, ilk kez Avrupalıların üs­tünlüğünün altında yatan sebepleri öğrenmek gerektiğini ve Avrupalıların askerî düzenleri ve silah teknolojilerinin benimsenmesiyle birlikte Batıdan gelen tehli­keye karşı gelinebileceğini düşünmekteydiler. Osmanlı tarihinde Avrupa tarzında ilk yenileşme hareketi ile birlikte diplomasi alanında Avrupa ile yakınlaşma III. Ahmed döneminde başladı.


5. Soru

Rusya İstanbul Antlaşması’yla elde ettiği yerlerle yetinmeyip Avrupa’dan Osmanlı üzerine gidilmesi istedikten sonra olumlu cevap alamayınca nasıl bir politika izledi?

Cevap

Rusya İstanbul Antlaşması’yla elde ettiği yerlerle yetinmeyip daha fazla toprak elde etmek için Avrupalı devletlerin, Osmanlılar üzerine gidilmesi gerektiğini söyleme­sine rağmen, İspanya Veraset Savaşları’nın arifesinde bu devletlerden olumlu hiçbir cevap alamamıştı. Bunun üzerine Rusya Osmanlılarla tek başına mücadele edeme­yeceğini anladığından İsveç üzerine yürümenin kendi çıkarlarına uygun olduğunu gördü. Baltık’a açılmak isteyen, Rusya, Danimarka, Polonya-­Saksonya, Avusturya ve Prusya İsveç’e karşı 1700­-1721 arasında sürecek olan Büyük Kuzey Savaşı’nın lider­liğini üstlendi.


6. Soru

Prut ile Ruslara karşı üstünlüğün sağlanmasından sonra, devlet erkanı tekrar dirilen fetih ruhu çerçevesinde nereyi almayı planlıyordu?

Cevap

Prut ile Ruslara karşı üstünlüğün sağlanması Osmanlıları kaybedilen toprakların tekrar kazanılacağına inandırdığı gibi, Osmanlılar Avrupalı devletlerle teke tek kal­dığında üstünlük kurabilmekteydi. Tekrar dirilen fetih ruhu çerçevesinde, kaybe­dilen Mora’nın geri alınması amacıyla sıra Venediklilere gelmişti. Zengin Fenerli tüccar Rum aileleri ve Venedik baskısından yakınan Mora ve Ege adaları halkının şikâyetleri ile Babıâli’nin önemli gelir kaynaklarının sağlandığı bu bölgelere öncelik verilmesi gerekmekte olduğu önemli sayıdaki devlet erkânınca hâkim olan görüş­tü.


7. Soru

Avusturya neden Venedik ile 15 Nisan 1716’da bir antlaşma yapmıştır?

Cevap

III. Ahmed’in fütuhat girişimleri ve Karlofça sonrası hasımlarını birer birer yenmesi Avusturya’yı da korkutmuştur. Venedik’in güneydeki topraklarının alın­masında suskunluğunu bozmayan Avusturya, Osmanlıların Dalmaçya ve Hırva­tistan taraf­larına yönelmeleri üzerine Venedik ile 15 Nisan 1716’da antlaşma yaptı.


8. Soru

Damat İbrahim Paşa Pasarofça Antlaşması’nın imzalanmasını sağladıktan son­ra I. Petro’ya nasıl bir güvence vermiştir?

Cevap

Damat İbrahim Paşa Pasarofça Antlaşması’nın imzalanmasını sağladıktan son­ra kuzeyde Rus-­İsveç savaşına karışmayacağına dair I. Petro’ya güvence verdi. Kırım Tatarlarının Lehistan topraklarına saldırmayacağına dair de Lehistan ve Avusturya ile antlaşmalar yaptı. Öte yandan Kırım Tatarlarını da Rusya ile sa­vaşa yol açacak hareketlerde bulunmamaları için baskı altında tuttu.


9. Soru

Pasarof­ça sonrası Osmanlıların Batı sınırlarında yeni bir denge oluşturduğu kanaati hâkim oldu. Bunun üzerine Osmanlı politikası ne yönde değişti?

Cevap

Pasarof­ça sonrası Osmanlıların Batı sınırlarında yeni bir denge oluşturduğu kanaati hâkim oldu. Böylece, Babıâli Avrupa cephelerinde genişleme siyasetini bırakıp başta Avusturya, daha sonra Rusya’nın Osmanlılar aleyhine genişlemelerine set vuracak savunma tedbirleri almaya başlamıştı. Böylelikle Avrupa sınırlarını gü­vence altına aldı.


10. Soru

Avrupa’yı tanımanın Osmanlı dış politikası ve ticareti için önemli olduğuna inanan ve fiilen adımları atan ilk sadrazam kimdir?

Cevap

Damat İbrahim Paşa, Avrupa’yı tanımanın Osmanlı dış politikası ve ticareti için önemli olduğuna inanan ve fiilen adımları atan ilk sadrazamdı.


11. Soru

Pasarofça sonrası Damat İbrahim Paşa sadaretinde eskiye nazaran dışarıya gönderilen elçilerin ve temsilcilerin sayıları ve icraatla­rında artışlar görüldü. Bu ülkelere giden elçilerden Osmanlı Devleti’nin aydınlanmasında en tesirli raporu kim sunmuştur?

Cevap

XVIII. yüzyıl başlarından itibaren Osmanlılar Avrupalılar ile karşılıklı olarak çok yakından tanışır oldular. Pasarofça sonrası Damat İbrahim Paşa sadaretinde eskiye nazaran dışarıya gönderilen elçilerin ve temsilcilerin sayıları ve icraatla­rında artışlar görüldü. Fransa, Avusturya, Lehistan ve Rusya’ya giden bu elçiler yalnızca diplomatik ve ticarî görüşmelerde değil Avrupa diplomasisi, kültürü, sa­natı, sanayisi, tarımıyla birlikte askerî ve teknolojik gücü hakkında bilgi edinmeye ve bunları birer rapor halinde sunmaya başladılar. Bu ülkelere giden elçilerden Osmanlı Devleti’nin aydınlanmasında en tesirli rapor Paris’e (1720­1721) giden Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi’ninkidir.


12. Soru

Yirmisekiz Çelebi Mehmed’in resmî görevi Fransa ile diplomatik ilişkileri ge­liştirmekti ama sadrazam ona ayrıca nasıl bir talimat vermişti?

Cevap

Yirmisekiz Çelebi Mehmed’in resmî görevi Fransa ile diplomatik ilişkileri ge­liştirmek gibi gözükse de, sadrazam, ona bayındırlık ve eğitim araçları konusunda da gereğince bilgi edinerek, uygulanabilir olanlarının yazıyla bildirilmesi talima­tını vermişti. Özellikle bu sefaretname tesirini hızlı bir şekilde gösterip Osmanlı demir perdesindeki ilk ve en önemli gedik olarak anılacaktır.


13. Soru

İkinci Belgrad Anlaşması neticesinde Ruslar hangi şartları kabul etmişlerdir?

Cevap

Yapılan antlaşma neticesinde Ruslar, Azak’ı ve diğer işgal ettikleri bütün yerleri geri verip, Azak Denizi ve Karadeniz’de askerî ve ticarî gemi bulundurmayacak­lardı. Kazak baskınlarının sona ermesine karşılık Kırım Tatarları da Rus toprakla­ rına akınlar düzenlemeyecektiler. Ruslar Osmanlı topraklarındaki Hıristiyanlığın kutsal yerlerini ziyaret edebilecekleri gibi ticaret de yapabileceklerdi ancak diğer yabancılara verilen imtiyazlarla tanınan vergi muafiyeti ve diğer tavizler onla­ra verilmeyecekti. Böylece Osmanlılar bu savaşta batı cephesinde olduğu kadar doğu cephesinde de kayıplarını yeniden elde etmiş olmaktaydı.


14. Soru

I. Mahmud’un hükümdarlığının dış politikadaki yanlışları neler olmuştur?

Cevap

I. Mahmud’un hükümdarlığının dış politikadaki yanlışlarından ilki bütün Avrupa’yı tesiri altına alan Avusturya Veraset (1740­1748) ile Yedi Yıl Sava­şı (1756­-1763) sürecinde hiçbir siyasî, ticarî ve diplomatik kazanç elde etmeksizin Avusturya’ya güven vermesi; diğeri ise yine 1747’de İran’da Nadir Şah’ın öldürül­ mesiyle İran’ın yaklaşık olarak yarım yüzyıl içinde bulunduğu karışıklık dönemi sürecinin değerlendirilmemesidir.


15. Soru

I. Mahmud, III. Osman ve III. Mustafa dönemlerinde izlenilen barış devrinin uzun ve kesintisiz olmasının en önemli sebebi nedir?

Cevap

Bu barış devrinin uzun ve kesintisiz olmasının nedenlerinden en önemlisi Os­manlı Devleti’nin ezeli ve en güçlü hasmı olan Avusturya’ya karşı Alman Protes­tan Prusya’nın orta ve doğu Avrupa üzerinde izlediği yayılmacı siyaset nedeni ile hem Avusturya hem de Rusya’nın meşgul edilmesidir.


16. Soru

Koca Mehmed Ragıb Paşa’nın Yedi Yıl Savaşları’nda tarafsızlık siyasetini takip etmesinin en önemli nedeni neydi?

Cevap

Sadrazamın Yedi Yıl Savaşları’nda tarafsızlık siyasetini takip etmesinin en önemli nedeni olarak artık klasik anlamda ittifaklar sisteminin çökmesi neticesinde Avrupa devletlerinin sık sık müttefik de­ ğiştirmesiyle bunlara güven duymamasıydı.


17. Soru

4 Ekim 1768’de Rusya’ya karşı başlatılan seferin sebepleri nelerdi?

Cevap

  • II. Katerina gibi çok hırslı ve saldırgan bir liderin idaresi altında Rusya, Osmanlı toprakları üzerinde beslediği emelleri her ortamda gide­rek aleni bir biçimde ortaya atmaya başladı. Bundan dolayı Gürcistan’ın iç işlerine karışıp yerli halkı isyana kışkırttığı gibi, Balkan Ortodoks Hıristiyanları arasında da taraf­tar kazanmaya çalışmaktaydı.
  • Diğer taraf­tan da antlaşmalara aykırı olarak hudut boylarında yeni kaleler ve istihkâmlar inşa edilip askerî yığınaklar yapılmak­taydı.
  • Rusya’nın komşu devletlere karşı izlediği saldırgan ve yayılmacı siyaseti sonu­cunda Lehistan kralı III. August’ün ölümünden sonra II. Katerina’nın Stanislaw Poniatowsky’nin kral seçilmesini sağlaması üzerine Lehistan’da direnişler çıktı. Mart 1768’de Podolya da Bar’da toplanan Leh milliyetçileri bir direniş heyeti (konfederasyonu) adı altında teşkilatlanıp Osmanlı Devleti’nden himaye ve yardım istediler.
  • Bu gelişmeye paralel olarak Kırım Hanı ve Fransızlar da Rusların yayılmacı politikaları karşısında Babıâli’nin Rusya’ya karşı harekete geçmesini arzulamaktaydılar.
    • Aynı za­manda bazı devlet erkânı Osmanlı Devleti’nin izlediği pasif ve çekingen dış politi­kadan kurtulup tekrar 1739’da Avrupa’da elde edilen başarıların tekrarlanması için fırsat da kollamaktaydılar.
  • Osmanlıların Rusya’nın Lehistan’dan çıkması isteğinin II. Katerina tarafından reddedilmesi üzerine artık Rusya’ya savaş açılması kaçınılmaz görünüp 4 Ekim 1768’de Lehistan’ı himaye maksadıyla Rusya’ya sefer başlatıldı.


18. Soru

Kasım l772’de Bükreş’te toplanan konferansta Osmanlı heyetlerinin barış görüşmelerinde sonuçsuz kalmasının en önemli ne­deni nedir?

Cevap

Osmanlı heyetlerinin barış görüşmelerinde sonuçsuz kalmasının en önemli ne­deni, İstanbul’ da bulunan savaş yanlısı grubun etkili kesimlerinden birini oluştu­ran ulema sınıfı mensuplarının olumsuz tavrıdır. Özellikle Müslümanların yaşadığı Kırım’ın terki konusu sert bir muhalefete sebep vermekteydi.


19. Soru

Avrupa’nın büyük güçlerine taviz verilmeden veya onlarla ortak hareket etmediği sürece isteklerine ulaşamayacağını bilen II. Katerina genel olarak ‘Yunan projesi’ adıyla bilinen emelini nasıl planlamıştı?

Cevap

Avrupa’nın büyük güçlerine taviz verilmeden veya onlarla ortak hareket etmediği sürece isteklerine ulaşamayacağını bilen II. Katerina genel olarak ‘Yunan projesi’ adıyla bilinen emelini Osmanlı Devleti’nin bölüşülmesi ve eski Bizans’ın canlan­ dırılmasını hedef olarak belirlemişti.


20. Soru

Rusya­ Avusturya ittifakı Osmanlıların Avrupa’dan atılması ve topraklarının kendi aralarındaki dengeler gözetilerek paylaştırılması esasına dayanmaktaydı. Ef­lak ve Boğ­dan voyvodalıklarında Datça adında bağımsız Ortodoks bir devlet kurulacak ve ilk Prensi olarak da Potemkin’in atanması ile burada güçlü bir Rus tesiri garanti altına alınmış olunacaktı. Bu planın en önemli noktası neydi?

Cevap

Bu planın en önemli noktası İstanbul’un Trakya, Ma­ kedonya, Bulgaristan ve Kuzey Yunanistan’la birleştirilerek yeni bir Bizans İm­ paratorluğu kurulması, başkentin İstanbul olması ve İmparatorluğun II. Kateri­ na’nın torunu Konstantin’e verilmesidir.


1. Soru

Osmanlı Devleti’nin ilk ve en büyük toprak kayıplarını verdiği antlaşma hangisidir?

Cevap

Osmanlı Devleti tarihinin ilk ve en büyük toprak kayıplarını verdiği Karlofça Ant­laşması’dır.

Osmanlı Devleti tarihinin ilk ve en büyük toprak kayıplarını verdiği Karlofça Ant­laşması’dır.

Osmanlı Devleti tarihinin ilk ve en büyük toprak kayıplarını verdiği Karlofça Ant­laşması’dır.

Osmanlı Devleti tarihinin ilk ve en büyük toprak kayıplarını verdiği Karlofça Ant­laşması’dır.

Osmanlı Devleti tarihinin ilk ve en büyük toprak kayıplarını verdiği Karlofça Ant­laşması’dır.

2. Soru

Osmanlı Devleti tarihinin ilk ve en büyük toprak kayıplarını verdiği Karlofça Ant­laşması sonrası uğradığı bunalımdan kurtulma gayreti içerisine girdi. Devlet ku­rumlarının ve toplumsal yapının değiştirilmesi ihtiyacı, belirgin bir şekilde, devlet erkânı tarafından da kabul görmeye başlamıştı. Bu değişimin ilk emaresi nedir?

Osmanlı Devleti tarihinin ilk ve en büyük toprak kayıplarını verdiği Karlofça Ant­laşması sonrası uğradığı bunalımdan kurtulma gayreti içerisine girdi. Devlet ku­rumlarının ve toplumsal yapının değiştirilmesi ihtiyacı, belirgin bir şekilde, devlet erkânı tarafından da kabul görmeye başlamıştı. Bu değişimin ilk emaresi nedir?

Osmanlı Devleti tarihinin ilk ve en büyük toprak kayıplarını verdiği Karlofça Ant­laşması sonrası uğradığı bunalımdan kurtulma gayreti içerisine girdi. Devlet ku­rumlarının ve toplumsal yapının değiştirilmesi ihtiyacı, belirgin bir şekilde, devlet erkânı tarafından da kabul görmeye başlamıştı. Bu değişimin ilk emaresi nedir?

Osmanlı Devleti tarihinin ilk ve en büyük toprak kayıplarını verdiği Karlofça Ant­laşması sonrası uğradığı bunalımdan kurtulma gayreti içerisine girdi. Devlet ku­rumlarının ve toplumsal yapının değiştirilmesi ihtiyacı, belirgin bir şekilde, devlet erkânı tarafından da kabul görmeye başlamıştı. Bu değişimin ilk emaresi nedir?

Osmanlı Devleti tarihinin ilk ve en büyük toprak kayıplarını verdiği Karlofça Ant­laşması sonrası uğradığı bunalımdan kurtulma gayreti içerisine girdi. Devlet ku­rumlarının ve toplumsal yapının değiştirilmesi ihtiyacı, belirgin bir şekilde, devlet erkânı tarafından da kabul görmeye başlamıştı. Bu değişimin ilk emaresi nedir?

Cevap

Bu değişimin ilk emaresi Karlof­ça’dan sonra askerî unsurlar kadar kalem ehlinin de devletin hem iç hem de dış politikalarının belirlenmesinde etkin olmasıdır.

Bu değişimin ilk emaresi Karlof­ça’dan sonra askerî unsurlar kadar kalem ehlinin de devletin hem iç hem de dış politikalarının belirlenmesinde etkin olmasıdır.

Bu değişimin ilk emaresi Karlof­ça’dan sonra askerî unsurlar kadar kalem ehlinin de devletin hem iç hem de dış politikalarının belirlenmesinde etkin olmasıdır.

Bu değişimin ilk emaresi Karlof­ça’dan sonra askerî unsurlar kadar kalem ehlinin de devletin hem iç hem de dış politikalarının belirlenmesinde etkin olmasıdır.

Bu değişimin ilk emaresi Karlof­ça’dan sonra askerî unsurlar kadar kalem ehlinin de devletin hem iç hem de dış politikalarının belirlenmesinde etkin olmasıdır.

3. Soru

Karlofça sonrası Osmanlı’nın Avrupa’lı güçlerle savaş politikasında ne gibi değişiklikler meydana gelmiştir?

Cevap

Karlofça sonrasında devletin ayrılmaz parçaları olan geniş toprak­ların kaybedilmesi, Osmanlıların maneviyatını menfi bir şekilde etkiledi. Bundan dolayı XVIII. yüzyılda Osmanlılar, barışın korunması doğrultusunda bir dış po­litikayı çok daha belirgin bir biçimde takip ettiler. “Dar-ül İslam – Dar-ül Harb” ayrımına dayanan ve Avrupalı güçlerle mutlak bir savaş durumunu içeren dış po­litika ilkeleri teoride değişmese de, artık, uygulamada bir savunma durumu hakim olmuş, aktif bir savaş durumu ve anlayışı geçerliliğini kaybetmiştir.

Karlofça sonrasında devletin ayrılmaz parçaları olan geniş toprak­ların kaybedilmesi, Osmanlıların maneviyatını menfi bir şekilde etkiledi. Bundan dolayı XVIII. yüzyılda Osmanlılar, barışın korunması doğrultusunda bir dış po­litikayı çok daha belirgin bir biçimde takip ettiler. “Dar-ül İslam – Dar-ül Harb” ayrımına dayanan ve Avrupalı güçlerle mutlak bir savaş durumunu içeren dış po­litika ilkeleri teoride değişmese de, artık, uygulamada bir savunma durumu hakim olmuş, aktif bir savaş durumu ve anlayışı geçerliliğini kaybetmiştir.

Karlofça sonrasında devletin ayrılmaz parçaları olan geniş toprak­ların kaybedilmesi, Osmanlıların maneviyatını menfi bir şekilde etkiledi. Bundan dolayı XVIII. yüzyılda Osmanlılar, barışın korunması doğrultusunda bir dış po­litikayı çok daha belirgin bir biçimde takip ettiler. “Dar-ül İslam – Dar-ül Harb” ayrımına dayanan ve Avrupalı güçlerle mutlak bir savaş durumunu içeren dış po­litika ilkeleri teoride değişmese de, artık, uygulamada bir savunma durumu hakim olmuş, aktif bir savaş durumu ve anlayışı geçerliliğini kaybetmiştir.

Karlofça sonrasında devletin ayrılmaz parçaları olan geniş toprak­ların kaybedilmesi, Osmanlıların maneviyatını menfi bir şekilde etkiledi. Bundan dolayı XVIII. yüzyılda Osmanlılar, barışın korunması doğrultusunda bir dış po­litikayı çok daha belirgin bir biçimde takip ettiler. “Dar-ül İslam – Dar-ül Harb” ayrımına dayanan ve Avrupalı güçlerle mutlak bir savaş durumunu içeren dış po­litika ilkeleri teoride değişmese de, artık, uygulamada bir savunma durumu hakim olmuş, aktif bir savaş durumu ve anlayışı geçerliliğini kaybetmiştir.

Karlofça sonrasında devletin ayrılmaz parçaları olan geniş toprak­ların kaybedilmesi, Osmanlıların maneviyatını menfi bir şekilde etkiledi. Bundan dolayı XVIII. yüzyılda Osmanlılar, barışın korunması doğrultusunda bir dış po­litikayı çok daha belirgin bir biçimde takip ettiler. “Dar-ül İslam – Dar-ül Harb” ayrımına dayanan ve Avrupalı güçlerle mutlak bir savaş durumunu içeren dış po­litika ilkeleri teoride değişmese de, artık, uygulamada bir savunma durumu hakim olmuş, aktif bir savaş durumu ve anlayışı geçerliliğini kaybetmiştir.

4. Soru

Osmanlı tarihinde Avrupa tarzında ilk yenileşme hareketi ile birlikte diplomasi alanında Avrupa ile yakınlaşma hangi padişah döneminde başladı?

Osmanlı tarihinde Avrupa tarzında ilk yenileşme hareketi ile birlikte diplomasi alanında Avrupa ile yakınlaşma hangi padişah döneminde başladı?

Osmanlı tarihinde Avrupa tarzında ilk yenileşme hareketi ile birlikte diplomasi alanında Avrupa ile yakınlaşma hangi padişah döneminde başladı?

Osmanlı tarihinde Avrupa tarzında ilk yenileşme hareketi ile birlikte diplomasi alanında Avrupa ile yakınlaşma hangi padişah döneminde başladı?

Cevap

Osmanlı devlet erkânı ve dönemin bazı aydınları, ilk kez Avrupalıların üs­tünlüğünün altında yatan sebepleri öğrenmek gerektiğini ve Avrupalıların askerî düzenleri ve silah teknolojilerinin benimsenmesiyle birlikte Batıdan gelen tehli­keye karşı gelinebileceğini düşünmekteydiler. Osmanlı tarihinde Avrupa tarzında ilk yenileşme hareketi ile birlikte diplomasi alanında Avrupa ile yakınlaşma III. Ahmed döneminde başladı.

Osmanlı devlet erkânı ve dönemin bazı aydınları, ilk kez Avrupalıların üs­tünlüğünün altında yatan sebepleri öğrenmek gerektiğini ve Avrupalıların askerî düzenleri ve silah teknolojilerinin benimsenmesiyle birlikte Batıdan gelen tehli­keye karşı gelinebileceğini düşünmekteydiler. Osmanlı tarihinde Avrupa tarzında ilk yenileşme hareketi ile birlikte diplomasi alanında Avrupa ile yakınlaşma III. Ahmed döneminde başladı.

Osmanlı devlet erkânı ve dönemin bazı aydınları, ilk kez Avrupalıların üs­tünlüğünün altında yatan sebepleri öğrenmek gerektiğini ve Avrupalıların askerî düzenleri ve silah teknolojilerinin benimsenmesiyle birlikte Batıdan gelen tehli­keye karşı gelinebileceğini düşünmekteydiler. Osmanlı tarihinde Avrupa tarzında ilk yenileşme hareketi ile birlikte diplomasi alanında Avrupa ile yakınlaşma III. Ahmed döneminde başladı.

Osmanlı devlet erkânı ve dönemin bazı aydınları, ilk kez Avrupalıların üs­tünlüğünün altında yatan sebepleri öğrenmek gerektiğini ve Avrupalıların askerî düzenleri ve silah teknolojilerinin benimsenmesiyle birlikte Batıdan gelen tehli­keye karşı gelinebileceğini düşünmekteydiler. Osmanlı tarihinde Avrupa tarzında ilk yenileşme hareketi ile birlikte diplomasi alanında Avrupa ile yakınlaşma III. Ahmed döneminde başladı.

5. Soru

Rusya İstanbul Antlaşması’yla elde ettiği yerlerle yetinmeyip Avrupa’dan Osmanlı üzerine gidilmesi istedikten sonra olumlu cevap alamayınca nasıl bir politika izledi?

Rusya İstanbul Antlaşması’yla elde ettiği yerlerle yetinmeyip Avrupa’dan Osmanlı üzerine gidilmesi istedikten sonra olumlu cevap alamayınca nasıl bir politika izledi?

Rusya İstanbul Antlaşması’yla elde ettiği yerlerle yetinmeyip Avrupa’dan Osmanlı üzerine gidilmesi istedikten sonra olumlu cevap alamayınca nasıl bir politika izledi?

Rusya İstanbul Antlaşması’yla elde ettiği yerlerle yetinmeyip Avrupa’dan Osmanlı üzerine gidilmesi istedikten sonra olumlu cevap alamayınca nasıl bir politika izledi?

Cevap

Rusya İstanbul Antlaşması’yla elde ettiği yerlerle yetinmeyip daha fazla toprak elde etmek için Avrupalı devletlerin, Osmanlılar üzerine gidilmesi gerektiğini söyleme­sine rağmen, İspanya Veraset Savaşları’nın arifesinde bu devletlerden olumlu hiçbir cevap alamamıştı. Bunun üzerine Rusya Osmanlılarla tek başına mücadele edeme­yeceğini anladığından İsveç üzerine yürümenin kendi çıkarlarına uygun olduğunu gördü. Baltık’a açılmak isteyen, Rusya, Danimarka, Polonya-­Saksonya, Avusturya ve Prusya İsveç’e karşı 1700­-1721 arasında sürecek olan Büyük Kuzey Savaşı’nın lider­liğini üstlendi.

Rusya İstanbul Antlaşması’yla elde ettiği yerlerle yetinmeyip daha fazla toprak elde etmek için Avrupalı devletlerin, Osmanlılar üzerine gidilmesi gerektiğini söyleme­sine rağmen, İspanya Veraset Savaşları’nın arifesinde bu devletlerden olumlu hiçbir cevap alamamıştı. Bunun üzerine Rusya Osmanlılarla tek başına mücadele edeme­yeceğini anladığından İsveç üzerine yürümenin kendi çıkarlarına uygun olduğunu gördü. Baltık’a açılmak isteyen, Rusya, Danimarka, Polonya-­Saksonya, Avusturya ve Prusya İsveç’e karşı 1700­-1721 arasında sürecek olan Büyük Kuzey Savaşı’nın lider­liğini üstlendi.

Rusya İstanbul Antlaşması’yla elde ettiği yerlerle yetinmeyip daha fazla toprak elde etmek için Avrupalı devletlerin, Osmanlılar üzerine gidilmesi gerektiğini söyleme­sine rağmen, İspanya Veraset Savaşları’nın arifesinde bu devletlerden olumlu hiçbir cevap alamamıştı. Bunun üzerine Rusya Osmanlılarla tek başına mücadele edeme­yeceğini anladığından İsveç üzerine yürümenin kendi çıkarlarına uygun olduğunu gördü. Baltık’a açılmak isteyen, Rusya, Danimarka, Polonya-­Saksonya, Avusturya ve Prusya İsveç’e karşı 1700­-1721 arasında sürecek olan Büyük Kuzey Savaşı’nın lider­liğini üstlendi.

Rusya İstanbul Antlaşması’yla elde ettiği yerlerle yetinmeyip daha fazla toprak elde etmek için Avrupalı devletlerin, Osmanlılar üzerine gidilmesi gerektiğini söyleme­sine rağmen, İspanya Veraset Savaşları’nın arifesinde bu devletlerden olumlu hiçbir cevap alamamıştı. Bunun üzerine Rusya Osmanlılarla tek başına mücadele edeme­yeceğini anladığından İsveç üzerine yürümenin kendi çıkarlarına uygun olduğunu gördü. Baltık’a açılmak isteyen, Rusya, Danimarka, Polonya-­Saksonya, Avusturya ve Prusya İsveç’e karşı 1700­-1721 arasında sürecek olan Büyük Kuzey Savaşı’nın lider­liğini üstlendi.

6. Soru

Prut ile Ruslara karşı üstünlüğün sağlanmasından sonra, devlet erkanı tekrar dirilen fetih ruhu çerçevesinde nereyi almayı planlıyordu?

Prut ile Ruslara karşı üstünlüğün sağlanmasından sonra, devlet erkanı tekrar dirilen fetih ruhu çerçevesinde nereyi almayı planlıyordu?

Prut ile Ruslara karşı üstünlüğün sağlanmasından sonra, devlet erkanı tekrar dirilen fetih ruhu çerçevesinde nereyi almayı planlıyordu?

Prut ile Ruslara karşı üstünlüğün sağlanmasından sonra, devlet erkanı tekrar dirilen fetih ruhu çerçevesinde nereyi almayı planlıyordu?

Cevap

Prut ile Ruslara karşı üstünlüğün sağlanması Osmanlıları kaybedilen toprakların tekrar kazanılacağına inandırdığı gibi, Osmanlılar Avrupalı devletlerle teke tek kal­dığında üstünlük kurabilmekteydi. Tekrar dirilen fetih ruhu çerçevesinde, kaybe­dilen Mora’nın geri alınması amacıyla sıra Venediklilere gelmişti. Zengin Fenerli tüccar Rum aileleri ve Venedik baskısından yakınan Mora ve Ege adaları halkının şikâyetleri ile Babıâli’nin önemli gelir kaynaklarının sağlandığı bu bölgelere öncelik verilmesi gerekmekte olduğu önemli sayıdaki devlet erkânınca hâkim olan görüş­tü.

Prut ile Ruslara karşı üstünlüğün sağlanması Osmanlıları kaybedilen toprakların tekrar kazanılacağına inandırdığı gibi, Osmanlılar Avrupalı devletlerle teke tek kal­dığında üstünlük kurabilmekteydi. Tekrar dirilen fetih ruhu çerçevesinde, kaybe­dilen Mora’nın geri alınması amacıyla sıra Venediklilere gelmişti. Zengin Fenerli tüccar Rum aileleri ve Venedik baskısından yakınan Mora ve Ege adaları halkının şikâyetleri ile Babıâli’nin önemli gelir kaynaklarının sağlandığı bu bölgelere öncelik verilmesi gerekmekte olduğu önemli sayıdaki devlet erkânınca hâkim olan görüş­tü.

Prut ile Ruslara karşı üstünlüğün sağlanması Osmanlıları kaybedilen toprakların tekrar kazanılacağına inandırdığı gibi, Osmanlılar Avrupalı devletlerle teke tek kal­dığında üstünlük kurabilmekteydi. Tekrar dirilen fetih ruhu çerçevesinde, kaybe­dilen Mora’nın geri alınması amacıyla sıra Venediklilere gelmişti. Zengin Fenerli tüccar Rum aileleri ve Venedik baskısından yakınan Mora ve Ege adaları halkının şikâyetleri ile Babıâli’nin önemli gelir kaynaklarının sağlandığı bu bölgelere öncelik verilmesi gerekmekte olduğu önemli sayıdaki devlet erkânınca hâkim olan görüş­tü.

Prut ile Ruslara karşı üstünlüğün sağlanması Osmanlıları kaybedilen toprakların tekrar kazanılacağına inandırdığı gibi, Osmanlılar Avrupalı devletlerle teke tek kal­dığında üstünlük kurabilmekteydi. Tekrar dirilen fetih ruhu çerçevesinde, kaybe­dilen Mora’nın geri alınması amacıyla sıra Venediklilere gelmişti. Zengin Fenerli tüccar Rum aileleri ve Venedik baskısından yakınan Mora ve Ege adaları halkının şikâyetleri ile Babıâli’nin önemli gelir kaynaklarının sağlandığı bu bölgelere öncelik verilmesi gerekmekte olduğu önemli sayıdaki devlet erkânınca hâkim olan görüş­tü.

7. Soru

Avusturya neden Venedik ile 15 Nisan 1716’da bir antlaşma yapmıştır?

Cevap

III. Ahmed’in fütuhat girişimleri ve Karlofça sonrası hasımlarını birer birer yenmesi Avusturya’yı da korkutmuştur. Venedik’in güneydeki topraklarının alın­masında suskunluğunu bozmayan Avusturya, Osmanlıların Dalmaçya ve Hırva­tistan taraf­larına yönelmeleri üzerine Venedik ile 15 Nisan 1716’da antlaşma yaptı.

III. Ahmed’in fütuhat girişimleri ve Karlofça sonrası hasımlarını birer birer yenmesi Avusturya’yı da korkutmuştur. Venedik’in güneydeki topraklarının alın­masında suskunluğunu bozmayan Avusturya, Osmanlıların Dalmaçya ve Hırva­tistan taraf­larına yönelmeleri üzerine Venedik ile 15 Nisan 1716’da antlaşma yaptı.

III. Ahmed’in fütuhat girişimleri ve Karlofça sonrası hasımlarını birer birer yenmesi Avusturya’yı da korkutmuştur. Venedik’in güneydeki topraklarının alın­masında suskunluğunu bozmayan Avusturya, Osmanlıların Dalmaçya ve Hırva­tistan taraf­larına yönelmeleri üzerine Venedik ile 15 Nisan 1716’da antlaşma yaptı.

III. Ahmed’in fütuhat girişimleri ve Karlofça sonrası hasımlarını birer birer yenmesi Avusturya’yı da korkutmuştur. Venedik’in güneydeki topraklarının alın­masında suskunluğunu bozmayan Avusturya, Osmanlıların Dalmaçya ve Hırva­tistan taraf­larına yönelmeleri üzerine Venedik ile 15 Nisan 1716’da antlaşma yaptı.

8. Soru

Damat İbrahim Paşa Pasarofça Antlaşması’nın imzalanmasını sağladıktan son­ra I. Petro’ya nasıl bir güvence vermiştir?

Damat İbrahim Paşa Pasarofça Antlaşması’nın imzalanmasını sağladıktan son­ra I. Petro’ya nasıl bir güvence vermiştir?

Damat İbrahim Paşa Pasarofça Antlaşması’nın imzalanmasını sağladıktan son­ra I. Petro’ya nasıl bir güvence vermiştir?

Damat İbrahim Paşa Pasarofça Antlaşması’nın imzalanmasını sağladıktan son­ra I. Petro’ya nasıl bir güvence vermiştir?

Cevap

Damat İbrahim Paşa Pasarofça Antlaşması’nın imzalanmasını sağladıktan son­ra kuzeyde Rus-­İsveç savaşına karışmayacağına dair I. Petro’ya güvence verdi. Kırım Tatarlarının Lehistan topraklarına saldırmayacağına dair de Lehistan ve Avusturya ile antlaşmalar yaptı. Öte yandan Kırım Tatarlarını da Rusya ile sa­vaşa yol açacak hareketlerde bulunmamaları için baskı altında tuttu.

Damat İbrahim Paşa Pasarofça Antlaşması’nın imzalanmasını sağladıktan son­ra kuzeyde Rus-­İsveç savaşına karışmayacağına dair I. Petro’ya güvence verdi. Kırım Tatarlarının Lehistan topraklarına saldırmayacağına dair de Lehistan ve Avusturya ile antlaşmalar yaptı. Öte yandan Kırım Tatarlarını da Rusya ile sa­vaşa yol açacak hareketlerde bulunmamaları için baskı altında tuttu.

Damat İbrahim Paşa Pasarofça Antlaşması’nın imzalanmasını sağladıktan son­ra kuzeyde Rus-­İsveç savaşına karışmayacağına dair I. Petro’ya güvence verdi. Kırım Tatarlarının Lehistan topraklarına saldırmayacağına dair de Lehistan ve Avusturya ile antlaşmalar yaptı. Öte yandan Kırım Tatarlarını da Rusya ile sa­vaşa yol açacak hareketlerde bulunmamaları için baskı altında tuttu.

Damat İbrahim Paşa Pasarofça Antlaşması’nın imzalanmasını sağladıktan son­ra kuzeyde Rus-­İsveç savaşına karışmayacağına dair I. Petro’ya güvence verdi. Kırım Tatarlarının Lehistan topraklarına saldırmayacağına dair de Lehistan ve Avusturya ile antlaşmalar yaptı. Öte yandan Kırım Tatarlarını da Rusya ile sa­vaşa yol açacak hareketlerde bulunmamaları için baskı altında tuttu.

9. Soru

Pasarof­ça sonrası Osmanlıların Batı sınırlarında yeni bir denge oluşturduğu kanaati hâkim oldu. Bunun üzerine Osmanlı politikası ne yönde değişti?

Pasarof­ça sonrası Osmanlıların Batı sınırlarında yeni bir denge oluşturduğu kanaati hâkim oldu. Bunun üzerine Osmanlı politikası ne yönde değişti?

Pasarof­ça sonrası Osmanlıların Batı sınırlarında yeni bir denge oluşturduğu kanaati hâkim oldu. Bunun üzerine Osmanlı politikası ne yönde değişti?

Pasarof­ça sonrası Osmanlıların Batı sınırlarında yeni bir denge oluşturduğu kanaati hâkim oldu. Bunun üzerine Osmanlı politikası ne yönde değişti?

Cevap

Pasarof­ça sonrası Osmanlıların Batı sınırlarında yeni bir denge oluşturduğu kanaati hâkim oldu. Böylece, Babıâli Avrupa cephelerinde genişleme siyasetini bırakıp başta Avusturya, daha sonra Rusya’nın Osmanlılar aleyhine genişlemelerine set vuracak savunma tedbirleri almaya başlamıştı. Böylelikle Avrupa sınırlarını gü­vence altına aldı.

Pasarof­ça sonrası Osmanlıların Batı sınırlarında yeni bir denge oluşturduğu kanaati hâkim oldu. Böylece, Babıâli Avrupa cephelerinde genişleme siyasetini bırakıp başta Avusturya, daha sonra Rusya’nın Osmanlılar aleyhine genişlemelerine set vuracak savunma tedbirleri almaya başlamıştı. Böylelikle Avrupa sınırlarını gü­vence altına aldı.

Pasarof­ça sonrası Osmanlıların Batı sınırlarında yeni bir denge oluşturduğu kanaati hâkim oldu. Böylece, Babıâli Avrupa cephelerinde genişleme siyasetini bırakıp başta Avusturya, daha sonra Rusya’nın Osmanlılar aleyhine genişlemelerine set vuracak savunma tedbirleri almaya başlamıştı. Böylelikle Avrupa sınırlarını gü­vence altına aldı.

Pasarof­ça sonrası Osmanlıların Batı sınırlarında yeni bir denge oluşturduğu kanaati hâkim oldu. Böylece, Babıâli Avrupa cephelerinde genişleme siyasetini bırakıp başta Avusturya, daha sonra Rusya’nın Osmanlılar aleyhine genişlemelerine set vuracak savunma tedbirleri almaya başlamıştı. Böylelikle Avrupa sınırlarını gü­vence altına aldı.

10. Soru

Avrupa’yı tanımanın Osmanlı dış politikası ve ticareti için önemli olduğuna inanan ve fiilen adımları atan ilk sadrazam kimdir?

Avrupa’yı tanımanın Osmanlı dış politikası ve ticareti için önemli olduğuna inanan ve fiilen adımları atan ilk sadrazam kimdir?

Avrupa’yı tanımanın Osmanlı dış politikası ve ticareti için önemli olduğuna inanan ve fiilen adımları atan ilk sadrazam kimdir?

Avrupa’yı tanımanın Osmanlı dış politikası ve ticareti için önemli olduğuna inanan ve fiilen adımları atan ilk sadrazam kimdir?

Cevap

Damat İbrahim Paşa, Avrupa’yı tanımanın Osmanlı dış politikası ve ticareti için önemli olduğuna inanan ve fiilen adımları atan ilk sadrazamdı.

Damat İbrahim Paşa, Avrupa’yı tanımanın Osmanlı dış politikası ve ticareti için önemli olduğuna inanan ve fiilen adımları atan ilk sadrazamdı.

Damat İbrahim Paşa, Avrupa’yı tanımanın Osmanlı dış politikası ve ticareti için önemli olduğuna inanan ve fiilen adımları atan ilk sadrazamdı.

Damat İbrahim Paşa, Avrupa’yı tanımanın Osmanlı dış politikası ve ticareti için önemli olduğuna inanan ve fiilen adımları atan ilk sadrazamdı.

11. Soru

Pasarofça sonrası Damat İbrahim Paşa sadaretinde eskiye nazaran dışarıya gönderilen elçilerin ve temsilcilerin sayıları ve icraatla­rında artışlar görüldü. Bu ülkelere giden elçilerden Osmanlı Devleti’nin aydınlanmasında en tesirli raporu kim sunmuştur?

Pasarofça sonrası Damat İbrahim Paşa sadaretinde eskiye nazaran dışarıya gönderilen elçilerin ve temsilcilerin sayıları ve icraatla­rında artışlar görüldü. Bu ülkelere giden elçilerden Osmanlı Devleti’nin aydınlanmasında en tesirli raporu kim sunmuştur?

Pasarofça sonrası Damat İbrahim Paşa sadaretinde eskiye nazaran dışarıya gönderilen elçilerin ve temsilcilerin sayıları ve icraatla­rında artışlar görüldü. Bu ülkelere giden elçilerden Osmanlı Devleti’nin aydınlanmasında en tesirli raporu kim sunmuştur?

Pasarofça sonrası Damat İbrahim Paşa sadaretinde eskiye nazaran dışarıya gönderilen elçilerin ve temsilcilerin sayıları ve icraatla­rında artışlar görüldü. Bu ülkelere giden elçilerden Osmanlı Devleti’nin aydınlanmasında en tesirli raporu kim sunmuştur?

Pasarofça sonrası Damat İbrahim Paşa sadaretinde eskiye nazaran dışarıya gönderilen elçilerin ve temsilcilerin sayıları ve icraatla­rında artışlar görüldü. Bu ülkelere giden elçilerden Osmanlı Devleti’nin aydınlanmasında en tesirli raporu kim sunmuştur?

Cevap

XVIII. yüzyıl başlarından itibaren Osmanlılar Avrupalılar ile karşılıklı olarak çok yakından tanışır oldular. Pasarofça sonrası Damat İbrahim Paşa sadaretinde eskiye nazaran dışarıya gönderilen elçilerin ve temsilcilerin sayıları ve icraatla­rında artışlar görüldü. Fransa, Avusturya, Lehistan ve Rusya’ya giden bu elçiler yalnızca diplomatik ve ticarî görüşmelerde değil Avrupa diplomasisi, kültürü, sa­natı, sanayisi, tarımıyla birlikte askerî ve teknolojik gücü hakkında bilgi edinmeye ve bunları birer rapor halinde sunmaya başladılar. Bu ülkelere giden elçilerden Osmanlı Devleti’nin aydınlanmasında en tesirli rapor Paris’e (1720­1721) giden Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi’ninkidir.

XVIII. yüzyıl başlarından itibaren Osmanlılar Avrupalılar ile karşılıklı olarak çok yakından tanışır oldular. Pasarofça sonrası Damat İbrahim Paşa sadaretinde eskiye nazaran dışarıya gönderilen elçilerin ve temsilcilerin sayıları ve icraatla­rında artışlar görüldü. Fransa, Avusturya, Lehistan ve Rusya’ya giden bu elçiler yalnızca diplomatik ve ticarî görüşmelerde değil Avrupa diplomasisi, kültürü, sa­natı, sanayisi, tarımıyla birlikte askerî ve teknolojik gücü hakkında bilgi edinmeye ve bunları birer rapor halinde sunmaya başladılar. Bu ülkelere giden elçilerden Osmanlı Devleti’nin aydınlanmasında en tesirli rapor Paris’e (1720­1721) giden Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi’ninkidir.

XVIII. yüzyıl başlarından itibaren Osmanlılar Avrupalılar ile karşılıklı olarak çok yakından tanışır oldular. Pasarofça sonrası Damat İbrahim Paşa sadaretinde eskiye nazaran dışarıya gönderilen elçilerin ve temsilcilerin sayıları ve icraatla­rında artışlar görüldü. Fransa, Avusturya, Lehistan ve Rusya’ya giden bu elçiler yalnızca diplomatik ve ticarî görüşmelerde değil Avrupa diplomasisi, kültürü, sa­natı, sanayisi, tarımıyla birlikte askerî ve teknolojik gücü hakkında bilgi edinmeye ve bunları birer rapor halinde sunmaya başladılar. Bu ülkelere giden elçilerden Osmanlı Devleti’nin aydınlanmasında en tesirli rapor Paris’e (1720­1721) giden Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi’ninkidir.

XVIII. yüzyıl başlarından itibaren Osmanlılar Avrupalılar ile karşılıklı olarak çok yakından tanışır oldular. Pasarofça sonrası Damat İbrahim Paşa sadaretinde eskiye nazaran dışarıya gönderilen elçilerin ve temsilcilerin sayıları ve icraatla­rında artışlar görüldü. Fransa, Avusturya, Lehistan ve Rusya’ya giden bu elçiler yalnızca diplomatik ve ticarî görüşmelerde değil Avrupa diplomasisi, kültürü, sa­natı, sanayisi, tarımıyla birlikte askerî ve teknolojik gücü hakkında bilgi edinmeye ve bunları birer rapor halinde sunmaya başladılar. Bu ülkelere giden elçilerden Osmanlı Devleti’nin aydınlanmasında en tesirli rapor Paris’e (1720­1721) giden Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi’ninkidir.

XVIII. yüzyıl başlarından itibaren Osmanlılar Avrupalılar ile karşılıklı olarak çok yakından tanışır oldular. Pasarofça sonrası Damat İbrahim Paşa sadaretinde eskiye nazaran dışarıya gönderilen elçilerin ve temsilcilerin sayıları ve icraatla­rında artışlar görüldü. Fransa, Avusturya, Lehistan ve Rusya’ya giden bu elçiler yalnızca diplomatik ve ticarî görüşmelerde değil Avrupa diplomasisi, kültürü, sa­natı, sanayisi, tarımıyla birlikte askerî ve teknolojik gücü hakkında bilgi edinmeye ve bunları birer rapor halinde sunmaya başladılar. Bu ülkelere giden elçilerden Osmanlı Devleti’nin aydınlanmasında en tesirli rapor Paris’e (1720­1721) giden Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi’ninkidir.

12. Soru

Yirmisekiz Çelebi Mehmed’in resmî görevi Fransa ile diplomatik ilişkileri ge­liştirmekti ama sadrazam ona ayrıca nasıl bir talimat vermişti?

Yirmisekiz Çelebi Mehmed’in resmî görevi Fransa ile diplomatik ilişkileri ge­liştirmekti ama sadrazam ona ayrıca nasıl bir talimat vermişti?

Yirmisekiz Çelebi Mehmed’in resmî görevi Fransa ile diplomatik ilişkileri ge­liştirmekti ama sadrazam ona ayrıca nasıl bir talimat vermişti?

Yirmisekiz Çelebi Mehmed’in resmî görevi Fransa ile diplomatik ilişkileri ge­liştirmekti ama sadrazam ona ayrıca nasıl bir talimat vermişti?

Yirmisekiz Çelebi Mehmed’in resmî görevi Fransa ile diplomatik ilişkileri ge­liştirmekti ama sadrazam ona ayrıca nasıl bir talimat vermişti?

Cevap

Yirmisekiz Çelebi Mehmed’in resmî görevi Fransa ile diplomatik ilişkileri ge­liştirmek gibi gözükse de, sadrazam, ona bayındırlık ve eğitim araçları konusunda da gereğince bilgi edinerek, uygulanabilir olanlarının yazıyla bildirilmesi talima­tını vermişti. Özellikle bu sefaretname tesirini hızlı bir şekilde gösterip Osmanlı demir perdesindeki ilk ve en önemli gedik olarak anılacaktır.

Yirmisekiz Çelebi Mehmed’in resmî görevi Fransa ile diplomatik ilişkileri ge­liştirmek gibi gözükse de, sadrazam, ona bayındırlık ve eğitim araçları konusunda da gereğince bilgi edinerek, uygulanabilir olanlarının yazıyla bildirilmesi talima­tını vermişti. Özellikle bu sefaretname tesirini hızlı bir şekilde gösterip Osmanlı demir perdesindeki ilk ve en önemli gedik olarak anılacaktır.

Yirmisekiz Çelebi Mehmed’in resmî görevi Fransa ile diplomatik ilişkileri ge­liştirmek gibi gözükse de, sadrazam, ona bayındırlık ve eğitim araçları konusunda da gereğince bilgi edinerek, uygulanabilir olanlarının yazıyla bildirilmesi talima­tını vermişti. Özellikle bu sefaretname tesirini hızlı bir şekilde gösterip Osmanlı demir perdesindeki ilk ve en önemli gedik olarak anılacaktır.

Yirmisekiz Çelebi Mehmed’in resmî görevi Fransa ile diplomatik ilişkileri ge­liştirmek gibi gözükse de, sadrazam, ona bayındırlık ve eğitim araçları konusunda da gereğince bilgi edinerek, uygulanabilir olanlarının yazıyla bildirilmesi talima­tını vermişti. Özellikle bu sefaretname tesirini hızlı bir şekilde gösterip Osmanlı demir perdesindeki ilk ve en önemli gedik olarak anılacaktır.

Yirmisekiz Çelebi Mehmed’in resmî görevi Fransa ile diplomatik ilişkileri ge­liştirmek gibi gözükse de, sadrazam, ona bayındırlık ve eğitim araçları konusunda da gereğince bilgi edinerek, uygulanabilir olanlarının yazıyla bildirilmesi talima­tını vermişti. Özellikle bu sefaretname tesirini hızlı bir şekilde gösterip Osmanlı demir perdesindeki ilk ve en önemli gedik olarak anılacaktır.

13. Soru

İkinci Belgrad Anlaşması neticesinde Ruslar hangi şartları kabul etmişlerdir?

Cevap

Yapılan antlaşma neticesinde Ruslar, Azak’ı ve diğer işgal ettikleri bütün yerleri geri verip, Azak Denizi ve Karadeniz’de askerî ve ticarî gemi bulundurmayacak­lardı. Kazak baskınlarının sona ermesine karşılık Kırım Tatarları da Rus toprakla­ rına akınlar düzenlemeyecektiler. Ruslar Osmanlı topraklarındaki Hıristiyanlığın kutsal yerlerini ziyaret edebilecekleri gibi ticaret de yapabileceklerdi ancak diğer yabancılara verilen imtiyazlarla tanınan vergi muafiyeti ve diğer tavizler onla­ra verilmeyecekti. Böylece Osmanlılar bu savaşta batı cephesinde olduğu kadar doğu cephesinde de kayıplarını yeniden elde etmiş olmaktaydı.

Yapılan antlaşma neticesinde Ruslar, Azak’ı ve diğer işgal ettikleri bütün yerleri geri verip, Azak Denizi ve Karadeniz’de askerî ve ticarî gemi bulundurmayacak­lardı. Kazak baskınlarının sona ermesine karşılık Kırım Tatarları da Rus toprakla­ rına akınlar düzenlemeyecektiler. Ruslar Osmanlı topraklarındaki Hıristiyanlığın kutsal yerlerini ziyaret edebilecekleri gibi ticaret de yapabileceklerdi ancak diğer yabancılara verilen imtiyazlarla tanınan vergi muafiyeti ve diğer tavizler onla­ra verilmeyecekti. Böylece Osmanlılar bu savaşta batı cephesinde olduğu kadar doğu cephesinde de kayıplarını yeniden elde etmiş olmaktaydı.

Yapılan antlaşma neticesinde Ruslar, Azak’ı ve diğer işgal ettikleri bütün yerleri geri verip, Azak Denizi ve Karadeniz’de askerî ve ticarî gemi bulundurmayacak­lardı. Kazak baskınlarının sona ermesine karşılık Kırım Tatarları da Rus toprakla­ rına akınlar düzenlemeyecektiler. Ruslar Osmanlı topraklarındaki Hıristiyanlığın kutsal yerlerini ziyaret edebilecekleri gibi ticaret de yapabileceklerdi ancak diğer yabancılara verilen imtiyazlarla tanınan vergi muafiyeti ve diğer tavizler onla­ra verilmeyecekti. Böylece Osmanlılar bu savaşta batı cephesinde olduğu kadar doğu cephesinde de kayıplarını yeniden elde etmiş olmaktaydı.

Yapılan antlaşma neticesinde Ruslar, Azak’ı ve diğer işgal ettikleri bütün yerleri geri verip, Azak Denizi ve Karadeniz’de askerî ve ticarî gemi bulundurmayacak­lardı. Kazak baskınlarının sona ermesine karşılık Kırım Tatarları da Rus toprakla­ rına akınlar düzenlemeyecektiler. Ruslar Osmanlı topraklarındaki Hıristiyanlığın kutsal yerlerini ziyaret edebilecekleri gibi ticaret de yapabileceklerdi ancak diğer yabancılara verilen imtiyazlarla tanınan vergi muafiyeti ve diğer tavizler onla­ra verilmeyecekti. Böylece Osmanlılar bu savaşta batı cephesinde olduğu kadar doğu cephesinde de kayıplarını yeniden elde etmiş olmaktaydı.

14. Soru

I. Mahmud’un hükümdarlığının dış politikadaki yanlışları neler olmuştur?

I. Mahmud’un hükümdarlığının dış politikadaki yanlışları neler olmuştur?

I. Mahmud’un hükümdarlığının dış politikadaki yanlışları neler olmuştur?

I. Mahmud’un hükümdarlığının dış politikadaki yanlışları neler olmuştur?

Cevap

I. Mahmud’un hükümdarlığının dış politikadaki yanlışlarından ilki bütün Avrupa’yı tesiri altına alan Avusturya Veraset (1740­1748) ile Yedi Yıl Sava­şı (1756­-1763) sürecinde hiçbir siyasî, ticarî ve diplomatik kazanç elde etmeksizin Avusturya’ya güven vermesi; diğeri ise yine 1747’de İran’da Nadir Şah’ın öldürül­ mesiyle İran’ın yaklaşık olarak yarım yüzyıl içinde bulunduğu karışıklık dönemi sürecinin değerlendirilmemesidir.

I. Mahmud’un hükümdarlığının dış politikadaki yanlışlarından ilki bütün Avrupa’yı tesiri altına alan Avusturya Veraset (1740­1748) ile Yedi Yıl Sava­şı (1756­-1763) sürecinde hiçbir siyasî, ticarî ve diplomatik kazanç elde etmeksizin Avusturya’ya güven vermesi; diğeri ise yine 1747’de İran’da Nadir Şah’ın öldürül­ mesiyle İran’ın yaklaşık olarak yarım yüzyıl içinde bulunduğu karışıklık dönemi sürecinin değerlendirilmemesidir.

I. Mahmud’un hükümdarlığının dış politikadaki yanlışlarından ilki bütün Avrupa’yı tesiri altına alan Avusturya Veraset (1740­1748) ile Yedi Yıl Sava­şı (1756­-1763) sürecinde hiçbir siyasî, ticarî ve diplomatik kazanç elde etmeksizin Avusturya’ya güven vermesi; diğeri ise yine 1747’de İran’da Nadir Şah’ın öldürül­ mesiyle İran’ın yaklaşık olarak yarım yüzyıl içinde bulunduğu karışıklık dönemi sürecinin değerlendirilmemesidir.

I. Mahmud’un hükümdarlığının dış politikadaki yanlışlarından ilki bütün Avrupa’yı tesiri altına alan Avusturya Veraset (1740­1748) ile Yedi Yıl Sava­şı (1756­-1763) sürecinde hiçbir siyasî, ticarî ve diplomatik kazanç elde etmeksizin Avusturya’ya güven vermesi; diğeri ise yine 1747’de İran’da Nadir Şah’ın öldürül­ mesiyle İran’ın yaklaşık olarak yarım yüzyıl içinde bulunduğu karışıklık dönemi sürecinin değerlendirilmemesidir.

15. Soru

I. Mahmud, III. Osman ve III. Mustafa dönemlerinde izlenilen barış devrinin uzun ve kesintisiz olmasının en önemli sebebi nedir?

I. Mahmud, III. Osman ve III. Mustafa dönemlerinde izlenilen barış devrinin uzun ve kesintisiz olmasının en önemli sebebi nedir?

I. Mahmud, III. Osman ve III. Mustafa dönemlerinde izlenilen barış devrinin uzun ve kesintisiz olmasının en önemli sebebi nedir?

I. Mahmud, III. Osman ve III. Mustafa dönemlerinde izlenilen barış devrinin uzun ve kesintisiz olmasının en önemli sebebi nedir?

Cevap

Bu barış devrinin uzun ve kesintisiz olmasının nedenlerinden en önemlisi Os­manlı Devleti’nin ezeli ve en güçlü hasmı olan Avusturya’ya karşı Alman Protes­tan Prusya’nın orta ve doğu Avrupa üzerinde izlediği yayılmacı siyaset nedeni ile hem Avusturya hem de Rusya’nın meşgul edilmesidir.

Bu barış devrinin uzun ve kesintisiz olmasının nedenlerinden en önemlisi Os­manlı Devleti’nin ezeli ve en güçlü hasmı olan Avusturya’ya karşı Alman Protes­tan Prusya’nın orta ve doğu Avrupa üzerinde izlediği yayılmacı siyaset nedeni ile hem Avusturya hem de Rusya’nın meşgul edilmesidir.

Bu barış devrinin uzun ve kesintisiz olmasının nedenlerinden en önemlisi Os­manlı Devleti’nin ezeli ve en güçlü hasmı olan Avusturya’ya karşı Alman Protes­tan Prusya’nın orta ve doğu Avrupa üzerinde izlediği yayılmacı siyaset nedeni ile hem Avusturya hem de Rusya’nın meşgul edilmesidir.

Bu barış devrinin uzun ve kesintisiz olmasının nedenlerinden en önemlisi Os­manlı Devleti’nin ezeli ve en güçlü hasmı olan Avusturya’ya karşı Alman Protes­tan Prusya’nın orta ve doğu Avrupa üzerinde izlediği yayılmacı siyaset nedeni ile hem Avusturya hem de Rusya’nın meşgul edilmesidir.

16. Soru

Koca Mehmed Ragıb Paşa’nın Yedi Yıl Savaşları’nda tarafsızlık siyasetini takip etmesinin en önemli nedeni neydi?

Koca Mehmed Ragıb Paşa’nın Yedi Yıl Savaşları’nda tarafsızlık siyasetini takip etmesinin en önemli nedeni neydi?

Koca Mehmed Ragıb Paşa’nın Yedi Yıl Savaşları’nda tarafsızlık siyasetini takip etmesinin en önemli nedeni neydi?

Koca Mehmed Ragıb Paşa’nın Yedi Yıl Savaşları’nda tarafsızlık siyasetini takip etmesinin en önemli nedeni neydi?

Koca Mehmed Ragıb Paşa’nın Yedi Yıl Savaşları’nda tarafsızlık siyasetini takip etmesinin en önemli nedeni neydi?

Cevap

Sadrazamın Yedi Yıl Savaşları’nda tarafsızlık siyasetini takip etmesinin en önemli nedeni olarak artık klasik anlamda ittifaklar sisteminin çökmesi neticesinde Avrupa devletlerinin sık sık müttefik de­ ğiştirmesiyle bunlara güven duymamasıydı.

Sadrazamın Yedi Yıl Savaşları’nda tarafsızlık siyasetini takip etmesinin en önemli nedeni olarak artık klasik anlamda ittifaklar sisteminin çökmesi neticesinde Avrupa devletlerinin sık sık müttefik de­ ğiştirmesiyle bunlara güven duymamasıydı.

Sadrazamın Yedi Yıl Savaşları’nda tarafsızlık siyasetini takip etmesinin en önemli nedeni olarak artık klasik anlamda ittifaklar sisteminin çökmesi neticesinde Avrupa devletlerinin sık sık müttefik de­ ğiştirmesiyle bunlara güven duymamasıydı.

Sadrazamın Yedi Yıl Savaşları’nda tarafsızlık siyasetini takip etmesinin en önemli nedeni olarak artık klasik anlamda ittifaklar sisteminin çökmesi neticesinde Avrupa devletlerinin sık sık müttefik de­ ğiştirmesiyle bunlara güven duymamasıydı.

Sadrazamın Yedi Yıl Savaşları’nda tarafsızlık siyasetini takip etmesinin en önemli nedeni olarak artık klasik anlamda ittifaklar sisteminin çökmesi neticesinde Avrupa devletlerinin sık sık müttefik de­ ğiştirmesiyle bunlara güven duymamasıydı.

17. Soru

4 Ekim 1768’de Rusya’ya karşı başlatılan seferin sebepleri nelerdi?

4 Ekim 1768’de Rusya’ya karşı başlatılan seferin sebepleri nelerdi?

4 Ekim 1768’de Rusya’ya karşı başlatılan seferin sebepleri nelerdi?

4 Ekim 1768’de Rusya’ya karşı başlatılan seferin sebepleri nelerdi?

Cevap

  • II. Katerina gibi çok hırslı ve saldırgan bir liderin idaresi altında Rusya, Osmanlı toprakları üzerinde beslediği emelleri her ortamda gide­rek aleni bir biçimde ortaya atmaya başladı. Bundan dolayı Gürcistan’ın iç işlerine karışıp yerli halkı isyana kışkırttığı gibi, Balkan Ortodoks Hıristiyanları arasında da taraf­tar kazanmaya çalışmaktaydı.
  • Diğer taraf­tan da antlaşmalara aykırı olarak hudut boylarında yeni kaleler ve istihkâmlar inşa edilip askerî yığınaklar yapılmak­taydı.
  • Rusya’nın komşu devletlere karşı izlediği saldırgan ve yayılmacı siyaseti sonu­cunda Lehistan kralı III. August’ün ölümünden sonra II. Katerina’nın Stanislaw Poniatowsky’nin kral seçilmesini sağlaması üzerine Lehistan’da direnişler çıktı. Mart 1768’de Podolya da Bar’da toplanan Leh milliyetçileri bir direniş heyeti (konfederasyonu) adı altında teşkilatlanıp Osmanlı Devleti’nden himaye ve yardım istediler.
  • Bu gelişmeye paralel olarak Kırım Hanı ve Fransızlar da Rusların yayılmacı politikaları karşısında Babıâli’nin Rusya’ya karşı harekete geçmesini arzulamaktaydılar.
    • Aynı za­manda bazı devlet erkânı Osmanlı Devleti’nin izlediği pasif ve çekingen dış politi­kadan kurtulup tekrar 1739’da Avrupa’da elde edilen başarıların tekrarlanması için fırsat da kollamaktaydılar.
  • Osmanlıların Rusya’nın Lehistan’dan çıkması isteğinin II. Katerina tarafından reddedilmesi üzerine artık Rusya’ya savaş açılması kaçınılmaz görünüp 4 Ekim 1768’de Lehistan’ı himaye maksadıyla Rusya’ya sefer başlatıldı.

  • II. Katerina gibi çok hırslı ve saldırgan bir liderin idaresi altında Rusya, Osmanlı toprakları üzerinde beslediği emelleri her ortamda gide­rek aleni bir biçimde ortaya atmaya başladı. Bundan dolayı Gürcistan’ın iç işlerine karışıp yerli halkı isyana kışkırttığı gibi, Balkan Ortodoks Hıristiyanları arasında da taraf­tar kazanmaya çalışmaktaydı.
  • Diğer taraf­tan da antlaşmalara aykırı olarak hudut boylarında yeni kaleler ve istihkâmlar inşa edilip askerî yığınaklar yapılmak­taydı.
  • Rusya’nın komşu devletlere karşı izlediği saldırgan ve yayılmacı siyaseti sonu­cunda Lehistan kralı III. August’ün ölümünden sonra II. Katerina’nın Stanislaw Poniatowsky’nin kral seçilmesini sağlaması üzerine Lehistan’da direnişler çıktı. Mart 1768’de Podolya da Bar’da toplanan Leh milliyetçileri bir direniş heyeti (konfederasyonu) adı altında teşkilatlanıp Osmanlı Devleti’nden himaye ve yardım istediler.
  • Bu gelişmeye paralel olarak Kırım Hanı ve Fransızlar da Rusların yayılmacı politikaları karşısında Babıâli’nin Rusya’ya karşı harekete geçmesini arzulamaktaydılar.
    • Aynı za­manda bazı devlet erkânı Osmanlı Devleti’nin izlediği pasif ve çekingen dış politi­kadan kurtulup tekrar 1739’da Avrupa’da elde edilen başarıların tekrarlanması için fırsat da kollamaktaydılar.
  • Osmanlıların Rusya’nın Lehistan’dan çıkması isteğinin II. Katerina tarafından reddedilmesi üzerine artık Rusya’ya savaş açılması kaçınılmaz görünüp 4 Ekim 1768’de Lehistan’ı himaye maksadıyla Rusya’ya sefer başlatıldı.

  • II. Katerina gibi çok hırslı ve saldırgan bir liderin idaresi altında Rusya, Osmanlı toprakları üzerinde beslediği emelleri her ortamda gide­rek aleni bir biçimde ortaya atmaya başladı. Bundan dolayı Gürcistan’ın iç işlerine karışıp yerli halkı isyana kışkırttığı gibi, Balkan Ortodoks Hıristiyanları arasında da taraf­tar kazanmaya çalışmaktaydı.
  • Diğer taraf­tan da antlaşmalara aykırı olarak hudut boylarında yeni kaleler ve istihkâmlar inşa edilip askerî yığınaklar yapılmak­taydı.
  • Rusya’nın komşu devletlere karşı izlediği saldırgan ve yayılmacı siyaseti sonu­cunda Lehistan kralı III. August’ün ölümünden sonra II. Katerina’nın Stanislaw Poniatowsky’nin kral seçilmesini sağlaması üzerine Lehistan’da direnişler çıktı. Mart 1768’de Podolya da Bar’da toplanan Leh milliyetçileri bir direniş heyeti (konfederasyonu) adı altında teşkilatlanıp Osmanlı Devleti’nden himaye ve yardım istediler.
  • Bu gelişmeye paralel olarak Kırım Hanı ve Fransızlar da Rusların yayılmacı politikaları karşısında Babıâli’nin Rusya’ya karşı harekete geçmesini arzulamaktaydılar.
    • Aynı za­manda bazı devlet erkânı Osmanlı Devleti’nin izlediği pasif ve çekingen dış politi­kadan kurtulup tekrar 1739’da Avrupa’da elde edilen başarıların tekrarlanması için fırsat da kollamaktaydılar.
  • Osmanlıların Rusya’nın Lehistan’dan çıkması isteğinin II. Katerina tarafından reddedilmesi üzerine artık Rusya’ya savaş açılması kaçınılmaz görünüp 4 Ekim 1768’de Lehistan’ı himaye maksadıyla Rusya’ya sefer başlatıldı.

  • II. Katerina gibi çok hırslı ve saldırgan bir liderin idaresi altında Rusya, Osmanlı toprakları üzerinde beslediği emelleri her ortamda gide­rek aleni bir biçimde ortaya atmaya başladı. Bundan dolayı Gürcistan’ın iç işlerine karışıp yerli halkı isyana kışkırttığı gibi, Balkan Ortodoks Hıristiyanları arasında da taraf­tar kazanmaya çalışmaktaydı.
  • Diğer taraf­tan da antlaşmalara aykırı olarak hudut boylarında yeni kaleler ve istihkâmlar inşa edilip askerî yığınaklar yapılmak­taydı.
  • Rusya’nın komşu devletlere karşı izlediği saldırgan ve yayılmacı siyaseti sonu­cunda Lehistan kralı III. August’ün ölümünden sonra II. Katerina’nın Stanislaw Poniatowsky’nin kral seçilmesini sağlaması üzerine Lehistan’da direnişler çıktı. Mart 1768’de Podolya da Bar’da toplanan Leh milliyetçileri bir direniş heyeti (konfederasyonu) adı altında teşkilatlanıp Osmanlı Devleti’nden himaye ve yardım istediler.
  • Bu gelişmeye paralel olarak Kırım Hanı ve Fransızlar da Rusların yayılmacı politikaları karşısında Babıâli’nin Rusya’ya karşı harekete geçmesini arzulamaktaydılar.
    • Aynı za­manda bazı devlet erkânı Osmanlı Devleti’nin izlediği pasif ve çekingen dış politi­kadan kurtulup tekrar 1739’da Avrupa’da elde edilen başarıların tekrarlanması için fırsat da kollamaktaydılar.
  • Osmanlıların Rusya’nın Lehistan’dan çıkması isteğinin II. Katerina tarafından reddedilmesi üzerine artık Rusya’ya savaş açılması kaçınılmaz görünüp 4 Ekim 1768’de Lehistan’ı himaye maksadıyla Rusya’ya sefer başlatıldı.
18. Soru

Kasım l772’de Bükreş’te toplanan konferansta Osmanlı heyetlerinin barış görüşmelerinde sonuçsuz kalmasının en önemli ne­deni nedir?

Kasım l772’de Bükreş’te toplanan konferansta Osmanlı heyetlerinin barış görüşmelerinde sonuçsuz kalmasının en önemli ne­deni nedir?

Kasım l772’de Bükreş’te toplanan konferansta Osmanlı heyetlerinin barış görüşmelerinde sonuçsuz kalmasının en önemli ne­deni nedir?

Kasım l772’de Bükreş’te toplanan konferansta Osmanlı heyetlerinin barış görüşmelerinde sonuçsuz kalmasının en önemli ne­deni nedir?

Cevap

Osmanlı heyetlerinin barış görüşmelerinde sonuçsuz kalmasının en önemli ne­deni, İstanbul’ da bulunan savaş yanlısı grubun etkili kesimlerinden birini oluştu­ran ulema sınıfı mensuplarının olumsuz tavrıdır. Özellikle Müslümanların yaşadığı Kırım’ın terki konusu sert bir muhalefete sebep vermekteydi.

Osmanlı heyetlerinin barış görüşmelerinde sonuçsuz kalmasının en önemli ne­deni, İstanbul’ da bulunan savaş yanlısı grubun etkili kesimlerinden birini oluştu­ran ulema sınıfı mensuplarının olumsuz tavrıdır. Özellikle Müslümanların yaşadığı Kırım’ın terki konusu sert bir muhalefete sebep vermekteydi.

Osmanlı heyetlerinin barış görüşmelerinde sonuçsuz kalmasının en önemli ne­deni, İstanbul’ da bulunan savaş yanlısı grubun etkili kesimlerinden birini oluştu­ran ulema sınıfı mensuplarının olumsuz tavrıdır. Özellikle Müslümanların yaşadığı Kırım’ın terki konusu sert bir muhalefete sebep vermekteydi.

Osmanlı heyetlerinin barış görüşmelerinde sonuçsuz kalmasının en önemli ne­deni, İstanbul’ da bulunan savaş yanlısı grubun etkili kesimlerinden birini oluştu­ran ulema sınıfı mensuplarının olumsuz tavrıdır. Özellikle Müslümanların yaşadığı Kırım’ın terki konusu sert bir muhalefete sebep vermekteydi.

19. Soru

Avrupa’nın büyük güçlerine taviz verilmeden veya onlarla ortak hareket etmediği sürece isteklerine ulaşamayacağını bilen II. Katerina genel olarak ‘Yunan projesi’ adıyla bilinen emelini nasıl planlamıştı?

Avrupa’nın büyük güçlerine taviz verilmeden veya onlarla ortak hareket etmediği sürece isteklerine ulaşamayacağını bilen II. Katerina genel olarak ‘Yunan projesi’ adıyla bilinen emelini nasıl planlamıştı?

Avrupa’nın büyük güçlerine taviz verilmeden veya onlarla ortak hareket etmediği sürece isteklerine ulaşamayacağını bilen II. Katerina genel olarak ‘Yunan projesi’ adıyla bilinen emelini nasıl planlamıştı?

Avrupa’nın büyük güçlerine taviz verilmeden veya onlarla ortak hareket etmediği sürece isteklerine ulaşamayacağını bilen II. Katerina genel olarak ‘Yunan projesi’ adıyla bilinen emelini nasıl planlamıştı?

Cevap

Avrupa’nın büyük güçlerine taviz verilmeden veya onlarla ortak hareket etmediği sürece isteklerine ulaşamayacağını bilen II. Katerina genel olarak ‘Yunan projesi’ adıyla bilinen emelini Osmanlı Devleti’nin bölüşülmesi ve eski Bizans’ın canlan­ dırılmasını hedef olarak belirlemişti.

Avrupa’nın büyük güçlerine taviz verilmeden veya onlarla ortak hareket etmediği sürece isteklerine ulaşamayacağını bilen II. Katerina genel olarak ‘Yunan projesi’ adıyla bilinen emelini Osmanlı Devleti’nin bölüşülmesi ve eski Bizans’ın canlan­ dırılmasını hedef olarak belirlemişti.

Avrupa’nın büyük güçlerine taviz verilmeden veya onlarla ortak hareket etmediği sürece isteklerine ulaşamayacağını bilen II. Katerina genel olarak ‘Yunan projesi’ adıyla bilinen emelini Osmanlı Devleti’nin bölüşülmesi ve eski Bizans’ın canlan­ dırılmasını hedef olarak belirlemişti.

Avrupa’nın büyük güçlerine taviz verilmeden veya onlarla ortak hareket etmediği sürece isteklerine ulaşamayacağını bilen II. Katerina genel olarak ‘Yunan projesi’ adıyla bilinen emelini Osmanlı Devleti’nin bölüşülmesi ve eski Bizans’ın canlan­ dırılmasını hedef olarak belirlemişti.

20. Soru

Rusya­ Avusturya ittifakı Osmanlıların Avrupa’dan atılması ve topraklarının kendi aralarındaki dengeler gözetilerek paylaştırılması esasına dayanmaktaydı. Ef­lak ve Boğ­dan voyvodalıklarında Datça adında bağımsız Ortodoks bir devlet kurulacak ve ilk Prensi olarak da Potemkin’in atanması ile burada güçlü bir Rus tesiri garanti altına alınmış olunacaktı. Bu planın en önemli noktası neydi?

Rusya­ Avusturya ittifakı Osmanlıların Avrupa’dan atılması ve topraklarının kendi aralarındaki dengeler gözetilerek paylaştırılması esasına dayanmaktaydı. Ef­lak ve Boğ­dan voyvodalıklarında Datça adında bağımsız Ortodoks bir devlet kurulacak ve ilk Prensi olarak da Potemkin’in atanması ile burada güçlü bir Rus tesiri garanti altına alınmış olunacaktı. Bu planın en önemli noktası neydi?

Rusya­ Avusturya ittifakı Osmanlıların Avrupa’dan atılması ve topraklarının kendi aralarındaki dengeler gözetilerek paylaştırılması esasına dayanmaktaydı. Ef­lak ve Boğ­dan voyvodalıklarında Datça adında bağımsız Ortodoks bir devlet kurulacak ve ilk Prensi olarak da Potemkin’in atanması ile burada güçlü bir Rus tesiri garanti altına alınmış olunacaktı. Bu planın en önemli noktası neydi?

Rusya­ Avusturya ittifakı Osmanlıların Avrupa’dan atılması ve topraklarının kendi aralarındaki dengeler gözetilerek paylaştırılması esasına dayanmaktaydı. Ef­lak ve Boğ­dan voyvodalıklarında Datça adında bağımsız Ortodoks bir devlet kurulacak ve ilk Prensi olarak da Potemkin’in atanması ile burada güçlü bir Rus tesiri garanti altına alınmış olunacaktı. Bu planın en önemli noktası neydi?

Cevap

Bu planın en önemli noktası İstanbul’un Trakya, Ma­ kedonya, Bulgaristan ve Kuzey Yunanistan’la birleştirilerek yeni bir Bizans İm­ paratorluğu kurulması, başkentin İstanbul olması ve İmparatorluğun II. Kateri­ na’nın torunu Konstantin’e verilmesidir.

Bu planın en önemli noktası İstanbul’un Trakya, Ma­ kedonya, Bulgaristan ve Kuzey Yunanistan’la birleştirilerek yeni bir Bizans İm­ paratorluğu kurulması, başkentin İstanbul olması ve İmparatorluğun II. Kateri­ na’nın torunu Konstantin’e verilmesidir.

Bu planın en önemli noktası İstanbul’un Trakya, Ma­ kedonya, Bulgaristan ve Kuzey Yunanistan’la birleştirilerek yeni bir Bizans İm­ paratorluğu kurulması, başkentin İstanbul olması ve İmparatorluğun II. Kateri­ na’nın torunu Konstantin’e verilmesidir.

Bu planın en önemli noktası İstanbul’un Trakya, Ma­ kedonya, Bulgaristan ve Kuzey Yunanistan’la birleştirilerek yeni bir Bizans İm­ paratorluğu kurulması, başkentin İstanbul olması ve İmparatorluğun II. Kateri­ na’nın torunu Konstantin’e verilmesidir.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.