Osmanlı Tarihi (1876–1918) Dersi 2. Ünite Sorularla Öğrenelim
Açıköğretim ders notları öğrenciler tarafından ders çalışma esnasında hazırlanmakta olup diğer ders çalışacak öğrenciler için paylaşılmaktadır. Sizlerde hazırladığınız ders notlarını paylaşmak istiyorsanız bizlere iletebilirsiniz.
Açıköğretim derslerinden Osmanlı Tarihi (1876–1918) Dersi 2. Ünite Sorularla Öğrenelim için hazırlanan ders çalışma dokümanına (ders özeti / sorularla öğrenelim) aşağıdan erişebilirsiniz. AÖF Ders Notları ile sınavlara çok daha etkili bir şekilde çalışabilirsiniz. Sınavlarınızda başarılar dileriz.
Osmanlı Devletinin Zor Yılları: 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı
31 Mart hadiseleri ardından kurulan Meclis-i Milli tarafından tahtan indirilen Osmanlı padişahı kimdir?
31 Mart hadislerinin ardından kurulan Meclis-i Milli tarafından tahtan indirilen Osmanlı padişahı II. Abdülhamid’tir.
Panislavizm nedir?
Panislavizm, felsefi temelleri daha eskilere gitmesine rağmen, genel olarak 19. yüzyılda, özel olarak da bu yüzyılın ikinci yarısında etkili olan bir ideolojidir.
Rusların Balkanlar’da izlediği yoğun Panislavizm politikasının yol açtığı gelişmelerin başında ne gelmektedir?
Rusların Balkanlar’da izlediği yoğun Panislavizm politikasının yol açtığı gelişmelerin başında 1877-1878 Osman-Rus Harbi gelmektedir.
Rusya’nın Balkanlarda izlediği Panislavizm politikasından en çok etkilenen iki devlet hangisidir?
Osmanlı ve Avusturya Devletleri Rusların Balkanlarda izlediği yoğun Panislavizm politikasından en çok etkilenen iki devlettir.
Panislavizmin iki temel unsuru nedir?
Panislavizmin iki temel unsuru “Slavlık” ve “Ortodoksluk”tur.
Panislavizmin önündeki engellerden dört tanesi nedir?
Slavlar arasında mezhepsel farklılıklar olması, Rusların “Ruslaştırma’’ siyasetinin etkisi, Osmanlı Devleti’nin Balkanlar’daki Slav toplulukları bünyesinde barındırması, Avusturya-Macaristan’ın Balkanlar ve Orta Avrupa’daki Slavları egemenliğinde bulundurmasıdır.
Slavyanofil ne demektir?
Slavyanofil: Bu tâbir, Çar I. Aleksandr’ın eski Slav alfabesine ve kilise Slavcasına düşkünlüğüyle bilinen Maarif nazırı Uvarof’a verilen bir lâkaptı.
1877-1878 Osmanlı-Rus Harbini sona erdiren ateşkes antlaşması nedir?
1877-1878 Osmanlı-Rus Harbini sona erdiren Edirne Ateşkes Antlaşmasıdır.
II. Abdülhamid’e Doksanüç Harbi’ndeki hangi başarısından dolayı gazilik ünvanı verilmiştir?
Sohum’un Ruslardan alınmasından dolayı II. Abdülhamid’e Gazilik ünvanı verilmiştir.
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nın kaybedilmesinin nedenleri nelerdir?
Savaşın oldukça geniş bir coğrafyada ve farklı cephelerde meydana gelmesi, İki taraf arasındaki askeri ve silah dengesizliği, Komutanlar arasındaki çekişme ve irtibatsızlık, Askeri harekâtın İstanbul’dan idare edilmeye çalışılması, özellikle Doğu cephesinde Kürt ve Çerkezlerden müteşekkil başıbozuk kuvvetlerin yardımcı kuvvet olarak kullanılması ve bu durumun askeri düzen ve disiplinsizlik açısından sorun oluşturması, askeri lojistiğin yeterince sağlanamaması, savaşların önemli bir bölümünün kış aylarında meydana gelmesi; kıtlık ve salgın hastalıklardır.
1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi’nde Doğu Anadolu Cephesinin başkomutanı kimdir?
1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi’nde Doğu Anadolu Cephesinin başkomutanı Ahmet Muhtar Paşadır.
Doksanüç Savaşı’nda Doğu cephesinde Ruslar tarafından işgal edilen yerler nelerdir?
Doğu Beyazıt, Kars, Ardahan, Erzurum’dur.
Doksanüç Harbi sonunda Osmanlı Mebusan Meclisinin II. Abdülhamid tarafından kapatılmasının temel sebebi nedir?
Ruslar’la yapılan Edirne Ateşkes Antlaşması sonrasında Mebusan Meclisinde yaşanan sert tartışmalar yüzünden II. Abdülhamid Osmanlı Mebusan Meclisini kapatmıştır.
Balkan–Tuna cephesinin çökmesinde ve Rusların kısa sürede Edirne ve İstanbul’a ulaşmasındaki bir dönüm noktasından nedir?
Plevne’nin Rusların eline geçmesi Balkan-Tuna cephesinin çökmesinde ve Rusların kısa sürede Edirne ve İstanbul’a ulaşmasında bir dönüm noktası olmuştur.
Doksanüç Harbi Osmanlı devletini hangi açıdan etkilemiştir?
Doksanüç Harbi, Osmanlı devletini askeri, siyasi, sosyal ve iktisadi açıdan derin bir şekilde etkilemiştir.
1878’de imzalanan Ayestefanos ve Berlin Antlaşmaları ile nereler bağımsız olmuştur?
1878’de imzalanan Ayestefanos ve Berlin Antlaşmaları ile Sırbistan, Romanya ve Karadağ tam bağımsız olmuş, Bulgaristan’a ise özerklik verilmiştir.
II. Abdülhamid’e gazilik ünvanı ne zaman verilmiştir?
15 Mayıs 1877’de Sohum’un Ruslardan alınmasıyla II. Abdülhamid’e gazilik ünvanı verilmiştir.
Kimin fetvasıyla II. Abdülhamid’e gazilik ünvanı verilmiştir?
Şeyhülislam Hasan Hayrullah efendinin fetvasıyla II. Abdülhamid’e gazilik ünvanı verilmiştir.
Edirne Ateşkes Antlaşması ne zaman imzalanmıştır?
31 Ocak 1878 tarihinde imzalanmıştır.
Edirne Ateşkes Antlaşmasının maddeleri nelerdir?
Sırbistan, Karadağ ve Romanya’nın bağımsızlıkları tanınacaktı. İstanbul Konferansında tespit edilen genişlikte olmak üzere özerk bir Bulgaristan Prensliği kurulacaktı. Bu prenslik, Bâbıâli’ye vergi vermekle birlikte kendi milis teşkilâtına sahip olacaktı. Rus kuşatmasına karşı direnen Erzurum Ruslara teslim edilecekti. Osmanlı Devleti Rusya’ya savaş tazminatı ödeyecek ve ayrıca Boğazlar konusunda Ruslara bazı imtiyazlar verecekti. Bosna-Hersek’e özerklik verilecek ve ayrıca Rumeli’de Hıristiyan halkın bulunduğu vilâyetlerde ıslahat yapılacaktı.
Ruslar Ardahan’ı ne zaman ele geçirmiştir?
19 Haziran 1877 tarihinde Ruslar Ardahan2ı ele geçirmiştir.
Nene Hatun kimdir?
Türk tarihindeki kadın kahramanlardan biri olarak kabul edilir. Erzurum’un Aziziye ve Topdağı tabyalarındaki müdafaa sırasında, Erzurumluları düşmana karşı bir araya getiren ve savaştıran yaşlı bir kadındır. Yüz yaşına yakınken vefat etmiştir. Annelerin annesi olarak seçilmiştir.
Doksanüç Savaşında doğu cephesindeki gelişmeler nelerdir?
Doğu Anadolu’da bulunan Osmanlı birlikleri asker ve silah bakımından Ruslara göre oldukça zayıf durumdaydı. Osmanlı savaş planı, Rus saldırılarına karşı şehirleri savunmak şeklindeydi. Ruslar ilk anda Doğu Beyazıt ve Ardahan’ı ele geçirdi. Cephenin başkomutanı Ahmet Muhtar Paşa, Ruslara karşı yer yer önemli başarılar kazanmasına rağmen, asker ve silah yetersizliği, birlikler arasındaki irtibatsızlık, lojistik destek gelmeyişi, kıtlık, salgın hastalık ve şiddetli kış şartları Rusların Kars’ı da ele geçirmesine neden oldu. Rus kuşatmasına giren Erzurum ise, mukavemet göstermesine ve Rusların şehirden atılmasına rağmen, ateşkes antlaşmasının imzalanmasıyla Ruslara terk edildi
Doksanüç Harbinin Osmanlı açısından getirdiği sonuçlar nelerdir?
Osmanlı Devleti açısından tam bir yıkım olarak nitelendirilebilir: Balkanların büyük bir kısmı Osmanlı egemenliğinden çıkarak Türk-Müslüman halk göçe zorlanmış ve böylece Panislavizm ideolojisi büyük bir zafer kazanmıştır. İngiltere’nin Kıbrıs ve Mısır’a ve Fransa’nın da Tunus’a yerleşmesine engel olunamamıştır. 1878’de imzalanan Ayestefanos ve Berlin Antlaşmaları ile Sırbistan, Romanya ve Karadağ birer bağımsız devlet olmuş, Bulgaristan’a özerklik verilmiş, Bosna ve Hersek Avusturya tarafından işgal edilmiştir. Makedonya ve Trakya hariç olmak üzere Balkanlar’ın büyük kısmı Osmanlı idaresinden çıkmıştır. Savaşla birlikte, Balkanlar’da yüz binlerce Müslüman katledilmiş ve Anadolu’ya doğru büyük bir göç hareketi başlamıştır. II. Abdülhamid, savaşın neden olduğu kaos sebebiyle Mebûsan Meclisi’ni kapatmıştır. Bu durum, örgütlü muhalefet olan ittihat ve Terakki Cemiyeti’nin ortaya çıkmasında etkili olmuştur.
Panislavizmin 19. yüzyılda siyasi bir akıma dönüşmesinde hangi gelişmeler etkili olmuştur?
Slavyanofilizm akımı, Çar I. Nikola zamanında (1825-1855) gittikçe siyasi bir nitelik kazanarak koyu bir milliyetçiliğe ve sonuçta “Panislavizm”e dönüştü. Bu dönemde Panislavizm, artık yüksek sesle ifade edilen ve organize bir akım hâline gelmişti. Rus aydın ve yazarlar dergilerde, Slav birliğinin gerçekleşmesi ve Osmanlı ve
Avusturya-Macaristan İmparatorluklarının yıkılması gerektiğini ifade etmekteydi. Moskova’da devlet kontrolünde Slav dayanışma dernekleri kuruldu ve yüzyılın ortalarından itibaren hareketin taraftarları gittikçe arttı. Kırım Savaşı’nın Rusya için getirdiği olumsuz sonuçlar da Panislavizmin siyasal nitelik kazanmasında etkili oldu.
Başarılı bir savunma yapılmasına rağmen Rusların Plevne’yi ele geçirmesinin sebepleri nelerdir?
Plevne’de asıl kuşatma başladıktan sonra Ruslar lojistik destek yollarını kestiğinden, muhasara altındaki şehre hiçbir destek gelmedi. Oysa muhasarayı yapan ve zaten üstün durumda olan Ruslar, rahatlıkla destek alabiliyordu. Bu durum, şehirde kıtlık ve salgın hastalıkların görülmesine neden oldu. II. Abdülhamid’in savaşı saraydan yönetme politikası, Gazi Osman Paşa’ya karşı komutanlar arasında kendisini gösteren kıskançlık ve irtibatsızlıklar da yardımı engellemekteydi. Milis gücü olarak bulunan Çerkez askerlerinin disiplinsiz davranışlarına şiddetli kış şartları da eklenince, askerlerin direnme gücü azaldı.
Plevne’nin kaybedilmesi nelere sebep olmuştur?
Buranın kaybedilmesi ise, Ruslara Sofya, Edirne ve İstanbul’un yolunu açmak suretiyle, Tuna Balkan cephesinin kısa sürede çökmesine neden olmuştur. Neticede, Ruslar ile yapılacak olan Ayestefanos Antlaşması’na zemin hazırlayan Edirne mütarekesi imzalanmış, Rusların İstanbul’a dayanmasıyla ortaya çıkan kaos ortamında ise, II. Abdülhamid, Osmanlı Mebusan Meclisi’ni kapatmıştır.
Gazi Ahmet Muhtar Paşa kimdir?
Bursa doğumludur. 19. Yüzyıl Osmanlı Devletinin en önemli asker, devlet adamı, bilim adamı ve yazarlarından biridir. Harbiye mektebini birincilikle bitirdikten sonra pek çok cephede bulundu ve yararlılıklar gösterdi. Osmanlı-Rus Harbinde Kafkas komutanlığına getirildi ve aldığı pek çok tedbirlerle büyük bir direnç gösterdi ancak yeterli askeri olmadığı için geri çekilmek zorunda kaldı. Savaştan sonra da çeşitli görevlerde bulundu. En önemli görevlerinden birisi 26 yıl sürdürdüğü Mısırı Fevkalade Komiserliğidir. 1912 yılında kısa bir süre sadrazam oldu. Başta 93 Savaşındaki anıları olmak üzere muhtelif eserler kaleme aldı. 1919 yılında İstanbul’da vefat etti.
Meclis-i Mebusan ne zaman fes edilmiştir?
13 Şubat 1878 tarihinde Meclis-i Mebusan fes edilmiştir.
Gazi Osman Paşa kimdir?
Tokat doğumludur. İstanbul Kereste gümrüğünde memur Mehmet Efendi ve ev hanımı Şakire Hanım’ın oğludur. Asıl adı Osman Nuri’dir. Askeri okullarda okuduktan sonra muhtelif yerlerde görev yaptı. Ancak Osmanlı-Rus Savaşı’ndaki başarılı savunması onun tanınmasına vesile oldu. Savaş içinde Gazilik unvanı verilen Osman Paşa, esaretten sonra İstanbul’a dönüşünde büyük coşkuyla karşılandığı gibi padişahtan da büyük saygı gördü. II. Abdülhamid, kendisiyle birlikte seyahat etmek suretiyle, O’na olan teveccühünü açıkça gösterdi. 1900 yılında ölümüne kadar Hassa müşirliği, Mabeyn müşavirliği ve Seraskerlik gibi üst düzey görevlere atandı.
Süleyman Hüsnü Paşa kimdir?
Abdülaziz’in tahttan indirilmesinde rolü olan Süleyman Paşa, başarılı bir komutan olmanın yanında askeri mekteplerde ilk kez Türk tarihinin bir bütün olarak öğretilmesini sağladı. Yazdığı Tarih-i Âlem adlı eserde, ilk kez olarak İslam’dan önceki Türk tarihine geniş yer verdi. Savaştan sonra, II. Abdülhamid tarafından rütbesi alınarak Bağdat’a sürüldü.
15 Mayıs 1877 tarihinde hangi yerin Rus işgalinden kurtulmasıyla, Şeyhülislam Hasan Hayrullah Efendinin fetvasıyla II. Abdülhamid’e gazilik ünvanı verilmiştir?
Sohum’un Rus işgalinden 15 Mayıs 1877 tarihinde kurtulmasıyla Şeyhülislam Hasan Hayrullah efendinin fetvasıyla II. Abdülhamid’e gazilik ünvanı verilmiştir.
1877-1878 Osmanlı Rus Savaşının 93 Harbi olarak adlandırılmasının sebebi nedir?
Rumi takvime göre 1293 yılında gerçekleşmesinden dolayı Osmanlı-Rus Savaşına 93 Harbi denmiştir.
Plevne’de verilen kahramanca mücadele neticesinde II. Abdülhamid tarafından gazilik ünvanı verilen kişi kimdir?
II. Abdülhamid tarafından gazilik ünvanı verilen padişah Osman Paşadır.
1877-1878 Osmanlı-Rus savaşında Tuna-Balkan cephesinde gösterdiği başarılardan dolayı “Şıpka Kahramanı’’ olarak anılan komutan kimdir?
Süleyman Hüsnü Paşa 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşında Tuna-Balkan cephesinde gösterdiği başarılardan dolayı “Şıpka Kahramanı’’ olarak anılmıştır.
II. Abdülhamid’in, imparatorluğun kötü durumdan kurtulabilmesi için rapor hazırlamasını istediği İngiliz Elçisi Kimdir?
II. Abdülhamid’in imparatorluğun kötü durumdan kurtulabilmesi için rapor hazırlamasını istediği İngiliz elçisi Henry Layard’dır.
Slavyonofilizm akımının gittikçe siyasi bir nitelik kazanarak koyu bir milliyetçiliğe dönüşmesi ve “Panislavizm’’ denen akımın ortaya çıkması hangi Rus Çarı zamanında olmuştur?
I. Nikola zamanında Slavyonofilizm akımı gittikçe siyasi bir nitelik kazanarak koyu bir niteliğe dönüşmüş ve “Panislavizm’’ akımı ortaya çıkmıştır.
“Panislavcılık’’ deyimini ilk kez kim kullanmıştır?
Panislavcılık deyimini ilk kez Slovak yazar J. Herkel kullanmıştır.
Panislavizmin önündeki en büyük engel olan iki imparatorluk kimdir?
Panislavizmin önündeki en büyük engellerden olan İki imparatorluk Osmanlı ve Avusturya’dır.
1857 yılında Moskova’da kurulan derneğin adı nedir?
1857 yılında Moskova’da kurulan dernek “Slav Yardım Derneği’dir’’.
Panislavizmin Önündeki başlıca amacı nedir?
Panislavizmin başlıca amacı, Rusya’nın liderliğinde bütün Slav ve Ortodoks milletleri bir araya getiren büyük bir devlet kurmaktı.
Doksanüç Savaşı sonunda imzalanan ve “Panislavizm zaferi’’ olarak kabul edilen antlaşma hangisidir?
Doksanüç Savaşı sonrasında imzalanan ve Panislavizmin zaferi olarak kabul edilen antlaşma Ayestefanos Antlaşmasıdır.
1877-1878 Osmanlı Rus Savaşındaki Erzurum savunmasında, şehir halkını cesaretlendirip, örgütleyen kişi kimdir?
1877-1878 Osmanlı Rus Savaşındaki Erzurum savunmasında halkı cesaretlendirip, örgütleyen Nene Hatun’dur.
Katolik ve Batı kültürüne yakın olmalarından dolayı Panislavizm hareketinin dışında tutulmaya çalışılan Slav topluluk hangisidir?
Polonyalılar Katolik ve Batı kültürüne yakın olmalarından dolayı Panislavizm hareketinin dışında tutulmaya çalışılan Slav topluluktur.
İngiltere ve Fransa’dan sonra zamanın üçüncü büyük donanması sayılan Osmanlı donanması hangi padişah zamanında oluşturulmuştur?
Abdülaziz zamanında (1861-1876) oluşturulan Osmanlı donanması İngiltere ve Fransa’dan sonra zamanın büyük donanması olarak sayılmaktadır.
Karadeniz’e dökülen Tuna nehrinin Osmanlı ve Ruslar için önemi nedir?
Karadeniz’e dökülen Tuna nehri Osmanlı kuvvetleri açısından Rusların güneye inme harekâtını engelleme noktasında stratejik bir cephe/savunma hattını teşkil ediyordu. Tuna Ruslar için ise asıl hedeflerini oluşturan Balkanlara inmek konusunda aşılması gereken önemli bir engel idi. Nehir ayrıca, her iki taraf için de hayati önem taşıyan asker, mühimmat, silah ve erzak nakliyatı için de uygun bir ulaşım vasıtası durumundaydı.
Doksanüç Harbinde Balkan cephesindeki gelişmeler nelerdir?
1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi’nin gerçekleştiği cephelerden biri, Tuna-Balkan cephesiydi. Asker ve silah bakımından üstün olan Ruslar, bu cephede Romanya’nın da desteğiyle Tuna Nehrinin güneyine geçerek bugünkü Bulgaristan topraklarına ulaşmış ve kısa sürede Ziştovi, Tırnova ve Niğbolu’yu ele geçirmiştir.
Doksanüç Harbinde Doğu Anadolu Cephesini kim komuta etmiştir?
Doksanüç Harbinde Doğu Anadolu Cephesini Gazi Ahmet Muhtar Paşa komuta etmiştir.
Doksanüç Harbinde Osmanlı Devletinin Doğu Anadolu Cephesindeki stratejisi nedir?
Osmanlı askeri stratejisi ise, Balkan cephesinde olduğu gibi, Rus saldırılarına karşı bölgedeki kale ve şehirleri savunma ve elde tutmak şeklindeydi.
II. Abdülhamid gazilik ünvanının anısına ne yapmıştır?
II. Abdülhamid gazilik ünvanının anısına Topkapı Sarayının ikinci avlusunda bir anıt diktirmiştir.
Doksanüç Harbinde hangi cephelerde savaşılmıştır?
1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı Tuna ve Doğu Anadolu olmak üzere iki cephede cereyan etmiştir.
Doksanüç Harbinin etkileri nedir?
İmparatorluk önemli ölçüde toprak kaybının yanı sıra, Rusya’ya ödemek zorunda kaldığı savaş tazminatı nedeniyle, büyük bir maddi yük altına girdi. Ayastefanos Antlaşması’nın ağır hükümlerinden kurtulmak için, Kıbrıs’ı İngiltere’ye bıraktı. Bir süre sonra da, durumdan yararlanan Fransa, Tunus’u işgal etmiştir (1881). Meclis-i Mebusan kapatıldı. Böylece her ne kadar resmi olarak kaldırılmamış olsa dahi, Meşrutiyet, filizlenmeden sona erdi. Ali Suavi, V. Murad’ı yeniden tahta geçirmek için, Çırağan Sarayı’na bir baskın düzenledi ama başarıya ulaşamadı. Bu baskın, II. Abdülhamid’in ömür boyu tahttan indirilme korkusuna kapılmasına ve her şeyi kontrol etmek istemesine yol açtı.
Doksanüç Harbinin sonundaki göç nasıl olmuştur?
93 Harbi’nin en önemli sonuçlarından birisi, Bulgaristan’daki Türk ahalinin, gerek katledilmek ve gerekse göçe zorlanmak suretiyle, yaklaşık 500 yıldır yaşadıkları topraklardan Anadolu’ya sığınmak zorunda kalmalarıdır. Savaşın sonunda, Edirne ve Tuna vilayetlerinin iki bölgesi (Şumnu, Varna ve Silistre havalisi ile Rodoplar ve civarı) dışında kalan yerlerdeki Türk unsur, hemen hemen tamamen yok olmuştur. Beş yüz bin kişi savaşta katledilmiş veya açlık ve hastalık sonucu ölmüştür. Bir milyonu aşkın insan ise göç ederek, daha güvenli buldukları Şumnu, Batı Trakya, Makendonya, İstanbul ve Rodoplar bölgesine sığınmıştır. Osmanlı hükümeti, Bulgaristan Emareti ve Şarkî Rumeli Vilayetinde Türk nüfusunun azalmaması için çalıştı ise de, mahalli idarelerin baskısı sonucu, kalan ahali de yurtlarını terk etmişlerdir. Osmanlı İmparatorluğu, muhacirlerin bir kısmını Balkanlar’daki jeostratejik bölgelerle imparatorluğun diğer taraflarındaki boş arazilere yerleştirmeye çalışmıştır. Ancak Diyarbakır, Van, Musul, Halep, Bağdat ve Basra’daki boş arazilerin İstanbul ve Rumeli’ye uzak olması, iklimin göçmenler için elverişli olmaması, yeterli ulaşım ağının bulunmaması ve Müslüman olmayan ahalinin tepkileri gibi nedenlerden, muhacirler büyük kitleler halinde yerleştirilememiştir. Göçmenler, Edirne, Aydın, Ankara, Kastamonu ve
Hüdavendigar (Bursa ve civarı) vilayetlerine gönderilmişler, bu durum da başta Bursa, İzmit ve Aydın olmak üzere Batı Anadolu bölgesinde izdihama neden olmuştur.
Doksanüç Harbinde büyük devletlerin tutumu nedir?
1853’teki Kırım Savaşı’nda, Osmanlı İmparatorluğu’yla beraber hareket eden Avrupa devletleri, 93 Harbi’nin başlangıcında olsun, ilerleyen safhalarında olsun, harekete geçmemişlerdir. Almanya savaşın başından itibaren Rusya’yı desteklemiş, Avusturya, Macar tebaasının Osmanlı lehine yaptıkları gösterilere rağmen, savaşın sonunda Bosna-Hersek’i almak üzere tarafsız kalmayı kabul etmiştir. İngiltere savaşa, karşı olmasına rağmen, Rusya’ya karşı aktif bir tavra girmemiştir. II. Abdülhamid, Rusya’nın savaş ilan ettiği gün, Avrupa devletlerine telgraflar çektirerek, Paris Antlaşması’nın sekizinci maddesine göre, arabuluculuk yapmalarını istemişse de bir karşılık bulamamıştır. Başta Fransa olmak üzere İngiltere, Almanya ve Avusturya hemen tarafsızlıklarını ilan etmişlerdir. Yalnız İngiltere, Osmanlı menfaatlerine karışmayacağını, ancak Rusya, İngiltere’nin menfaatlerini tehdit edecek olursa, tarafsız kalamayacağını Petersburg’a bildirmiştir. Bunun üzerine Rusya, İngiltere’ye gerekli teminatı vermiştir. Savaş sırasında II. Abdülhamid, Hobart Paşa vasıtasıyla Avrupa kamuoyunu Osmanlı tarafına çekebilmek için mektuplar yayımlatmış, yabancı gazetecileri bizzat kabul ederek Rus zulmü hakkında bilgi vermiş ve onlara çeşitli nişanlar vererek etkilemeye çalışmıştır. Ancak Avrupa devletleri ve kamuoyu, Osmanlı İmparatorluğu lehine önemli bir faaliyete girişmemiştir. Savaşın sonlarında da Edirne’nin düşmesi üzerine, Osmanlı hükümeti savaşın başından itibaren tarafsızlıklarını sürdüren Avrupa devletlerinden ateşkes için ‘arabuluculuk’ yapmalarını istedi ise de yine olumlu bir cevap alamadı. İngiltere ile Fransa, Ayastefanos’ta Rusların Balkanlar’da büyük nüfuz kazanması üzerine harekete geçmişler ve Berlin Antlaşması ile önceki antlaşmanın şartlarını biraz hafifletmişlerdir. Böylece Osmanlılar, Balkanlar üzerindeki varlıklarını 1913’e kadar yani 35 yıl uzatmış oldular.
Balkanlar’daki Panislavizm hareketi nasıl gelişti?
Özellikle Fatih zamanında yoğunlaşan Osmanlı fetihleri, Balkanlar’daki küçük toprak sahiplerini kendine bağladığı gibi zengin toprak aristokrasisini de büyük ölçüde yok etmişti. Buna mukabil, Müslüman büyük toprak sahipleri, bir zümre olarak ortaya çıkmaya başladı. Bu durum, 19. yüzyılda özellikle Sırplar, Bulgarlar ve Karadağlılar arasında zuhur eden ayaklanmaların da temel nedenlerinden biri olu. Diğer yandan, 18. yüzyıldan itibaren tüccar sınıfı ve Ortodoks kilisesi de zenginleşmeye başladı ve bu sınıflar, milli ve kültürel uyanışın öncüsü hâline geldiler. Bununla birlikte, 19. yüzyıldaki ayaklanmalarda, daha çok rahipler ve köylüler etkili olmuşlardır. Panislavizm hareketi, tıpkı diğer milliyetçi hareketler gibi başlangıçta siyasal nitelikte olmayıp, özellikle Rusya dışındaki Slavlar arasında dil birliğine dayanan kültürel bir hareket olarak ortaya çıkmıştır. Balkanlı Slavlar, kültürel milliyetçilik döneminde dil ve kültürlerini öne çıkardılar.
Rusya’da Panislavizmin başlangıcını hangi hareket başlatmıştır?
Rusya’da Panislavizmin başlangıcını, Slavyanofilizm (Slavcılık) hareketi oluşturur.
Rusya merkezli Panislavizm ne zaman ortaya çıkmıştır?
Rusya merkezli Panislavizm, siyasi bir akım olarak 18. yüzyılın sonları ile 19. yüzyılın başlarında ortaya çıkmıştır.
Rus Panislavizminin şekillenmesinde neler etkili olmuştur?
Rus Panislavizminin şekillenmesinde, Fransız İhtilali’yle ortaya çıkan milliyetçilik akımının da etkili olduğu muhakkaktır. Ancak, Rus Panislavizminin genel olarak ortaya çıkışını, Rusya’nın batılılaşması ve buna tepki gösterilmesi şeklinde özetleyebiliriz.
Barı Slavları arasında Panislavcılığın gelişimi nasıl olmuştur?
Panislavizm, batıı Slavları (Çekler, Lehler ve Slovaklar) arasında da kendini göstermiştir. 17-18. yüzyıllar arasında Panislavcılık, Moskova’da yaşayan Hırvat Krizaniç, Çek filolog Dobrovsky ve şair Jan Kollar tarafından “kültürel Slavcılık” temeline dayandırılıyordu. Nitekim, “Panislavcılık” deyimini ilk kez 1826 yılında Slovak yazar J. Herkel kullandı. Birleşik Slavlar Derneği (1823-1825) ve Kiril ve Metodiy Derneği (1845-1847) gibi liberal veya devrimci dernekler, Slavların siyasal birliklerini oluşturma fikirlerini gündeme getiriyordu.
Polonyalıları Rusların fikirlerine uzak durmalarının nedenlerinden birisi hangisidir?
Polonyalıları Ruslar’dan uzaklaştıran bir neden Katolik olmalarıydı.
Slavyonofilizm akımı ne zaman siyasi bir kimlik kazanmıştır?
Slavyonofilizm akımı, Çar I. Nikola zamanında (1825- 1855) gittikçe siyasi bir nitelik kazanarak koyu bir milliyetçiliğe dönüştü ve sonuçta “Panislavizm” denen akım ortaya çıktı.. Bu dönemde Panislavizm, artık yüksek sesle ifade edilen ve daha organize
bir akımdır. Kırım Savaşı’ndan sonra Panislavizm güçlenmiş ve artık Rus hükümetinin kontrolüne girerek siyasi nitelik kazanmıştır.
Gittikçe etkisini arttırmasına rağmen, Panislavizmin önünde ciddi engeller de bulunmaktaydı. Bunlar nelerdir?
Gittikçe etkisini arttırmasına rağmen, Panislavizmin önünde ciddi engeller de bulunmaktaydı. Bu hareketin oluşmasında Ortodoksluğun etkisi kuşkusuz çok büyüktür. Ancak, Ortodoks olmayan Slavlar da vardı. Örneğin Polonyalılar, Katolik ve Batı kültürüne yakın olmalarından dolayı, bu birliğin dışında tutulmaya çalışılmıştır. Ayrıca, Avusturya-Macaristan içinde yaşayan geniş Slav topluluğunun büyük bir kısmı da yine Katolik olup, Batı kültürünün tesiri altındaydı. Samarin’in savunduğu “Ruslaştırma” fikrine ağırlık verilmesi ve Rus kültürünün egemen kılınmak istenmesi de, Panislavizmin önündeki ciddi engeller arasındaydı.
Panislavistlerin başlıca amacı neydi?
Panislavistlerin başlıca amacı, Rusya’nın liderliğinde bütün Slav ve Ortodoks milletleri bir araya getiren büyük bir devlet kurmaktı. Bunun için de öncelikle Türklerin Avrupa ve Balkanlar’dan atılması ve mümkün olursa İstanbul merkez olmak üzere büyük bir Slav devletinin kurulması gerekiyordu.
Rusya’nın Panislavizm politikasından en çok etkilenen devletler hangileridir?
Rusya’nın Panislavizm politikasından en çok etkilenen devletler Avusturya-Macaristan ile Balkan topraklarında çok sayıda Slav ve Ortodoks milleti bünyesinde barındıran Osmanlı Devleti idi.
Doksanüç Savaşı sonunda imzalanan, “Panislavizmin zaferi” olarak kabul edilen antlaşma hangisidir? Sonuçları nelerdir?
Doksanüç Savaşı sonunda imzalanan, “Panislavizmin zaferi” olarak kabul edilen antlaşma Ayestefanos Antlaşması’dır. Bu anlaşma ile Osmanlı mirası, Rusya’nın istediği şekilde parçalanmaktaydı. Söz konusu antlaşmada, Osmanlı Devleti’nin egemenliği altında olan Romanya’nın yanı sıra, Sırbistan ve Karadağ gibi Rus nüfuzu altındaki Slav ve Ortodoks memleketler, tam bağımsız olmuşlardı. Bunun yanında, yine büyük çoğunluğu Slav ve Ortodoks olan Bulgaristan da, toprakları Ege Denizi’ne kadar inen bir büyüklüğe sahip olmak suretiyle, Rusya’nın geleneksel “sıcak denizlere inme” hayalinin önü açılmış oluyordu. Böylece, bölge tamamen Rusya’nın nüfuzu ve kontrolü altına girecek ve Büyük Slav imparatorluğu gerçekleşmiş olacaktı.
Hangi olay Rusya’nın Panislavizm emellerinin gerçekleşmesini önemli ölçüde engelledi?
Gelişmelerden endişe duyan İngiltere ve Avusturya’nın araya girmesiyle imzalanan Berlin Antlaşması, Rusya’nın Panislavizm emellerinin gerçekleşmesini önemli ölçüde engelledi.
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’na neden ”Doksanüç Savaşı denmektedir? Savaşın nedenleri nelerdir?
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı, Rumî 1293 yılında meydana geldiğinden dolay› literatüre “Doksanüç Savaşı” olarak girdi. Savaşın temel sebebi, Rusya’nın, son derece buhranlı bir dönemden geçmekte olan Osmanlı Devleti’ni Balkan topraklarından atmak istemesi şeklinde özetlenebilir.
Londra Protokolü nedir?
Avrupalı büyük devletler, 31 Mart 1877’de Londra’da bir protokol imzaladılar. Londra Protokolü’ne göre, Balkan eyaletlerindeki Hıristiyan halklar için Osmanlı Devleti geniş reformlar yapacak, buna karşılık Osmanlı Devleti’nin Balkan sınırları garanti altına alınacaktı. Osmanlı Devleti bu teklifleri, hükümranlık haklarına aykırı bulduğu için reddetti.
Osmanlı-Rus Savaşı kaç cephede oldu?
Balkan (Tuna) ve Doğu Anadolu (Kafkas) olmak üzere iki cephede meydana geldi.
Plevne’nin Ruslar için önemi neydi
Bulgaristan’ın önemli şehirlerinden gelen yollar burada birleşmekteydi. Bu yüzden de Rusların güneye, Boğazlara ve Edirne’ye doğru ilerleyebilmeleri ancak Plevne’nin zaptıla mümkün olabilirdi. Şehrin stratejik önemi buradan kaynaklanmaktaydı.
Plevne Savaşının kaybedilmesinin nedenleri nelerdir?
II. Abdülhamid’in savaşı saraydan yönetme politikası, devlet adamları ve özellikle Gazi Osman Paşa’ya karşı komutanlar arasında kendisini gösteren kıskançlık ve koordinasyonsuzluklar, beklenen askeri ve lojistik desteğin gelmemesi, kuşatma nedeniyle açlık, ilaç ve malzeme yokluğu, askerin moralinin bozulması gibi nedenlerle savaş kaybedilmiştir.
Edirne Ateşkes Antlaşması’nın maddeleri nelerdir?
Edirne Ateşkes antlaşması, 31 Ocak 1878 tarihinde imzalandı. Buna göre;
1. Sırbistan, Karadağ ve Romanya’nın bağımsızlıkları tanınacaktı.
2. İstanbul Konferansında tespit edilen genişllikte olmak üzere özerk bir Bulgaristan Prensliği kurulacaktı. Bu prenslik, Bâbıâli’ye vergi vermekle birlikte kendi milis teşkilâtına sahip olacaktı.
3. Rus kuşatmasına karşı direnen Erzurum Ruslara teslim edilecekti.
4. Osmanlı Devleti Rusya’ya savaş tazminatı ödeyecek ve ayrıca Boğazlar konusunda Ruslara bazı imtiyazlar verecekti.
5. Bosna-Hersek’e özerklik verilecek ve ayrıca Rumeli’de Hıristiyan halkın bulunduğu vilâyetlerde ıslahat yapılacaktı.
Doğu Anadolu Cephesinin kaybedilmesinin nedenleri nelerdir?
Doğu Anadolu cephesindeki Rus ilerleyişinin hızlı gelişmesinin belli başlı nedenleri vardı. Öncelikle, buradaki asker sayısı (55 bin) yetersiz ve ayrıca eğitimsizdi. Silah, cephane ve top sayısı bakımından da aynı şeyleri söylemek mümkündür. Balkan cephesinde olduğu gibi, bu cephede de komutanlar ve birlikler arasında ciddi bir irtibatsızlık söz konusuydu. Savaş başlamadan önce yapılması gereken askeri ve lojistik hazırlıkların büyük bir kısmı yapılamamıştır. Diğer yandan, cephede milis gücü olarak istihdam edilen Çerkez birlikleriyle Kürt aşiret kuvvetlerinin kontrolsüz ve başıbozuk hareketleri de, ordunun düzenini bozmuştur. Bu tür guruplar, sadece cephenin değil, savaş ortamı içerisinde şehir, kasaba ve köylerdeki emniyet ve asayişin de bozulmasına neden olmuştur.
Osmanlı Devleti, savaşın başladığı sıralarda Rusların denizden yapabilecekleri saldırılara karşı nasıl önlemler almıştır?
Osmanlı Devleti, savaş başladığı sıralarda Rusların denizden yapabilecekleri saldırılara karşı bazı tedbirler almıştır. Rus Baltık donanmasının Akdeniz’e inme ve Boğazları geçme ihtimaline karşı Boğazlar tahkim edildi. Yine, Çanakkale Boğazı mayın hatlarıyla kapatıldığı gibi buradaki fenerler de söndürüldü. Ayrıca, İstanbul Boğazının iki yakasındaki tahkimat güçlendirildi. Diğer bir tedbir olarak da, Süveyş Kanalı Rus gemilerinin geçişine kapatıldı.
Doksanüç Harbi’nde Osmanlı ve Rus Donanmalarının savaş planları neydi?
Osmanlı donanması, Doksanüç Harbi’nde Karadeniz, Akdeniz ve Tuna nehri olmak üzere oldukça geniş bir sahada faaliyet gösterdi. Türk savaş planı genel olarak her cephede savunmada kalmak; Tuna nehrinde kara kuvvetleriyle işbirliği yaparak Rusların bu nehri geçmesini engellemek ve Karadeniz’de ise faaliyette bulunmak şeklinde özetlenebilir. Rusların genel savaş planı ise, Tuna nehrini aşarak Balkanlara girmek ve daha sonra da Türk ordusunu ezerek İstanbul’u ele geçirmekti.
Savaşın kaybedilmesinin nedenleri nelerdir?
Osmanlı Devleti’nin bu savaşta yenilmesi ve hattâ büyük bir bozguna uğramasının belli başlı nedenleri bulunmaktadır. Öncelikle, savaş oldukça geniş bir coğrafyada ve farklı cephelerde meydana gelmiştir. Gerek Balkanlar’da gerekse Doğu Anadolu’da yapılan savaşlar, tek bir hat üzerinde değil de birbirinden uzak ve farklı bölgelerde cereyan etmiştir. Bu ise, Osmanlı kuvvetlerinin geniş bir alana yayılmasına ve birbirlerinden kopuk olarak savaşmalarına neden olmuştur. Bu durumla bağlantılı olan bir diğer sebep de, kumandanlar arasında baş gösteren irtibatsızlıktır. Askeri harekâtın, padişahın etkisiyle İstanbul’dan idare edilmesi de buna eklenince, savaşın başından itibaren ciddi bir koordinasyonsuzluk kendini göstermiştir. Özellikle Doğu Anadolu cephesinde, Kürt ve Çerkezler’den müteşekkil başıbozuk aşiret kuvvetlerinin yardımcı kuvvet olarak kullanılması, askeri düzen ve disiplin açısından olumsuz sonuçlar doğurmuştur. Malzeme, silah ve mühimmat noksanlığı ile bunların ulaştırılmasında yaşanan zorluklar da, savaşın kaybedilmesinde önemli bir etken idi.
31 Mart hadiseleri ardından kurulan Meclis-i Milli tarafından tahtan indirilen Osmanlı padişahı kimdir?
31 Mart hadislerinin ardından kurulan Meclis-i Milli tarafından tahtan indirilen Osmanlı padişahı II. Abdülhamid’tir.
Panislavizm nedir?
Panislavizm, felsefi temelleri daha eskilere gitmesine rağmen, genel olarak 19. yüzyılda, özel olarak da bu yüzyılın ikinci yarısında etkili olan bir ideolojidir.
Rusların Balkanlar’da izlediği yoğun Panislavizm politikasının yol açtığı gelişmelerin başında ne gelmektedir?
Rusların Balkanlar’da izlediği yoğun Panislavizm politikasının yol açtığı gelişmelerin başında 1877-1878 Osman-Rus Harbi gelmektedir.
Rusya’nın Balkanlarda izlediği Panislavizm politikasından en çok etkilenen iki devlet hangisidir?
Osmanlı ve Avusturya Devletleri Rusların Balkanlarda izlediği yoğun Panislavizm politikasından en çok etkilenen iki devlettir.
Panislavizmin iki temel unsuru nedir?
Panislavizmin iki temel unsuru “Slavlık” ve “Ortodoksluk”tur.
Panislavizmin önündeki engellerden dört tanesi nedir?
Slavlar arasında mezhepsel farklılıklar olması, Rusların “Ruslaştırma’’ siyasetinin etkisi, Osmanlı Devleti’nin Balkanlar’daki Slav toplulukları bünyesinde barındırması, Avusturya-Macaristan’ın Balkanlar ve Orta Avrupa’daki Slavları egemenliğinde bulundurmasıdır.
Slavyanofil ne demektir?
Slavyanofil: Bu tâbir, Çar I. Aleksandr’ın eski Slav alfabesine ve kilise Slavcasına düşkünlüğüyle bilinen Maarif nazırı Uvarof’a verilen bir lâkaptı.
1877-1878 Osmanlı-Rus Harbini sona erdiren ateşkes antlaşması nedir?
1877-1878 Osmanlı-Rus Harbini sona erdiren Edirne Ateşkes Antlaşmasıdır.
II. Abdülhamid’e Doksanüç Harbi’ndeki hangi başarısından dolayı gazilik ünvanı verilmiştir?
Sohum’un Ruslardan alınmasından dolayı II. Abdülhamid’e Gazilik ünvanı verilmiştir.
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nın kaybedilmesinin nedenleri nelerdir?
Savaşın oldukça geniş bir coğrafyada ve farklı cephelerde meydana gelmesi, İki taraf arasındaki askeri ve silah dengesizliği, Komutanlar arasındaki çekişme ve irtibatsızlık, Askeri harekâtın İstanbul’dan idare edilmeye çalışılması, özellikle Doğu cephesinde Kürt ve Çerkezlerden müteşekkil başıbozuk kuvvetlerin yardımcı kuvvet olarak kullanılması ve bu durumun askeri düzen ve disiplinsizlik açısından sorun oluşturması, askeri lojistiğin yeterince sağlanamaması, savaşların önemli bir bölümünün kış aylarında meydana gelmesi; kıtlık ve salgın hastalıklardır.
1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi’nde Doğu Anadolu Cephesinin başkomutanı kimdir?
1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi’nde Doğu Anadolu Cephesinin başkomutanı Ahmet Muhtar Paşadır.
Doksanüç Savaşı’nda Doğu cephesinde Ruslar tarafından işgal edilen yerler nelerdir?
Doğu Beyazıt, Kars, Ardahan, Erzurum’dur.
Doksanüç Harbi sonunda Osmanlı Mebusan Meclisinin II. Abdülhamid tarafından kapatılmasının temel sebebi nedir?
Ruslar’la yapılan Edirne Ateşkes Antlaşması sonrasında Mebusan Meclisinde yaşanan sert tartışmalar yüzünden II. Abdülhamid Osmanlı Mebusan Meclisini kapatmıştır.
Balkan–Tuna cephesinin çökmesinde ve Rusların kısa sürede Edirne ve İstanbul’a ulaşmasındaki bir dönüm noktasından nedir?
Plevne’nin Rusların eline geçmesi Balkan-Tuna cephesinin çökmesinde ve Rusların kısa sürede Edirne ve İstanbul’a ulaşmasında bir dönüm noktası olmuştur.
Doksanüç Harbi Osmanlı devletini hangi açıdan etkilemiştir?
Doksanüç Harbi, Osmanlı devletini askeri, siyasi, sosyal ve iktisadi açıdan derin bir şekilde etkilemiştir.
1878’de imzalanan Ayestefanos ve Berlin Antlaşmaları ile nereler bağımsız olmuştur?
1878’de imzalanan Ayestefanos ve Berlin Antlaşmaları ile Sırbistan, Romanya ve Karadağ tam bağımsız olmuş, Bulgaristan’a ise özerklik verilmiştir.
II. Abdülhamid’e gazilik ünvanı ne zaman verilmiştir?
15 Mayıs 1877’de Sohum’un Ruslardan alınmasıyla II. Abdülhamid’e gazilik ünvanı verilmiştir.
Kimin fetvasıyla II. Abdülhamid’e gazilik ünvanı verilmiştir?
Şeyhülislam Hasan Hayrullah efendinin fetvasıyla II. Abdülhamid’e gazilik ünvanı verilmiştir.
Edirne Ateşkes Antlaşması ne zaman imzalanmıştır?
31 Ocak 1878 tarihinde imzalanmıştır.
Edirne Ateşkes Antlaşmasının maddeleri nelerdir?
Sırbistan, Karadağ ve Romanya’nın bağımsızlıkları tanınacaktı. İstanbul Konferansında tespit edilen genişlikte olmak üzere özerk bir Bulgaristan Prensliği kurulacaktı. Bu prenslik, Bâbıâli’ye vergi vermekle birlikte kendi milis teşkilâtına sahip olacaktı. Rus kuşatmasına karşı direnen Erzurum Ruslara teslim edilecekti. Osmanlı Devleti Rusya’ya savaş tazminatı ödeyecek ve ayrıca Boğazlar konusunda Ruslara bazı imtiyazlar verecekti. Bosna-Hersek’e özerklik verilecek ve ayrıca Rumeli’de Hıristiyan halkın bulunduğu vilâyetlerde ıslahat yapılacaktı.
Ruslar Ardahan’ı ne zaman ele geçirmiştir?
19 Haziran 1877 tarihinde Ruslar Ardahan2ı ele geçirmiştir.
Nene Hatun kimdir?
Türk tarihindeki kadın kahramanlardan biri olarak kabul edilir. Erzurum’un Aziziye ve Topdağı tabyalarındaki müdafaa sırasında, Erzurumluları düşmana karşı bir araya getiren ve savaştıran yaşlı bir kadındır. Yüz yaşına yakınken vefat etmiştir. Annelerin annesi olarak seçilmiştir.
Doksanüç Savaşında doğu cephesindeki gelişmeler nelerdir?
Doğu Anadolu’da bulunan Osmanlı birlikleri asker ve silah bakımından Ruslara göre oldukça zayıf durumdaydı. Osmanlı savaş planı, Rus saldırılarına karşı şehirleri savunmak şeklindeydi. Ruslar ilk anda Doğu Beyazıt ve Ardahan’ı ele geçirdi. Cephenin başkomutanı Ahmet Muhtar Paşa, Ruslara karşı yer yer önemli başarılar kazanmasına rağmen, asker ve silah yetersizliği, birlikler arasındaki irtibatsızlık, lojistik destek gelmeyişi, kıtlık, salgın hastalık ve şiddetli kış şartları Rusların Kars’ı da ele geçirmesine neden oldu. Rus kuşatmasına giren Erzurum ise, mukavemet göstermesine ve Rusların şehirden atılmasına rağmen, ateşkes antlaşmasının imzalanmasıyla Ruslara terk edildi
Doksanüç Harbinin Osmanlı açısından getirdiği sonuçlar nelerdir?
Osmanlı Devleti açısından tam bir yıkım olarak nitelendirilebilir: Balkanların büyük bir kısmı Osmanlı egemenliğinden çıkarak Türk-Müslüman halk göçe zorlanmış ve böylece Panislavizm ideolojisi büyük bir zafer kazanmıştır. İngiltere’nin Kıbrıs ve Mısır’a ve Fransa’nın da Tunus’a yerleşmesine engel olunamamıştır. 1878’de imzalanan Ayestefanos ve Berlin Antlaşmaları ile Sırbistan, Romanya ve Karadağ birer bağımsız devlet olmuş, Bulgaristan’a özerklik verilmiş, Bosna ve Hersek Avusturya tarafından işgal edilmiştir. Makedonya ve Trakya hariç olmak üzere Balkanlar’ın büyük kısmı Osmanlı idaresinden çıkmıştır. Savaşla birlikte, Balkanlar’da yüz binlerce Müslüman katledilmiş ve Anadolu’ya doğru büyük bir göç hareketi başlamıştır. II. Abdülhamid, savaşın neden olduğu kaos sebebiyle Mebûsan Meclisi’ni kapatmıştır. Bu durum, örgütlü muhalefet olan ittihat ve Terakki Cemiyeti’nin ortaya çıkmasında etkili olmuştur.
Panislavizmin 19. yüzyılda siyasi bir akıma dönüşmesinde hangi gelişmeler etkili olmuştur?
Slavyanofilizm akımı, Çar I. Nikola zamanında (1825-1855) gittikçe siyasi bir nitelik kazanarak koyu bir milliyetçiliğe ve sonuçta “Panislavizm”e dönüştü. Bu dönemde Panislavizm, artık yüksek sesle ifade edilen ve organize bir akım hâline gelmişti. Rus aydın ve yazarlar dergilerde, Slav birliğinin gerçekleşmesi ve Osmanlı ve
Avusturya-Macaristan İmparatorluklarının yıkılması gerektiğini ifade etmekteydi. Moskova’da devlet kontrolünde Slav dayanışma dernekleri kuruldu ve yüzyılın ortalarından itibaren hareketin taraftarları gittikçe arttı. Kırım Savaşı’nın Rusya için getirdiği olumsuz sonuçlar da Panislavizmin siyasal nitelik kazanmasında etkili oldu.
Başarılı bir savunma yapılmasına rağmen Rusların Plevne’yi ele geçirmesinin sebepleri nelerdir?
Plevne’de asıl kuşatma başladıktan sonra Ruslar lojistik destek yollarını kestiğinden, muhasara altındaki şehre hiçbir destek gelmedi. Oysa muhasarayı yapan ve zaten üstün durumda olan Ruslar, rahatlıkla destek alabiliyordu. Bu durum, şehirde kıtlık ve salgın hastalıkların görülmesine neden oldu. II. Abdülhamid’in savaşı saraydan yönetme politikası, Gazi Osman Paşa’ya karşı komutanlar arasında kendisini gösteren kıskançlık ve irtibatsızlıklar da yardımı engellemekteydi. Milis gücü olarak bulunan Çerkez askerlerinin disiplinsiz davranışlarına şiddetli kış şartları da eklenince, askerlerin direnme gücü azaldı.
Plevne’nin kaybedilmesi nelere sebep olmuştur?
Buranın kaybedilmesi ise, Ruslara Sofya, Edirne ve İstanbul’un yolunu açmak suretiyle, Tuna Balkan cephesinin kısa sürede çökmesine neden olmuştur. Neticede, Ruslar ile yapılacak olan Ayestefanos Antlaşması’na zemin hazırlayan Edirne mütarekesi imzalanmış, Rusların İstanbul’a dayanmasıyla ortaya çıkan kaos ortamında ise, II. Abdülhamid, Osmanlı Mebusan Meclisi’ni kapatmıştır.
Gazi Ahmet Muhtar Paşa kimdir?
Bursa doğumludur. 19. Yüzyıl Osmanlı Devletinin en önemli asker, devlet adamı, bilim adamı ve yazarlarından biridir. Harbiye mektebini birincilikle bitirdikten sonra pek çok cephede bulundu ve yararlılıklar gösterdi. Osmanlı-Rus Harbinde Kafkas komutanlığına getirildi ve aldığı pek çok tedbirlerle büyük bir direnç gösterdi ancak yeterli askeri olmadığı için geri çekilmek zorunda kaldı. Savaştan sonra da çeşitli görevlerde bulundu. En önemli görevlerinden birisi 26 yıl sürdürdüğü Mısırı Fevkalade Komiserliğidir. 1912 yılında kısa bir süre sadrazam oldu. Başta 93 Savaşındaki anıları olmak üzere muhtelif eserler kaleme aldı. 1919 yılında İstanbul’da vefat etti.
Meclis-i Mebusan ne zaman fes edilmiştir?
13 Şubat 1878 tarihinde Meclis-i Mebusan fes edilmiştir.
Gazi Osman Paşa kimdir?
Tokat doğumludur. İstanbul Kereste gümrüğünde memur Mehmet Efendi ve ev hanımı Şakire Hanım’ın oğludur. Asıl adı Osman Nuri’dir. Askeri okullarda okuduktan sonra muhtelif yerlerde görev yaptı. Ancak Osmanlı-Rus Savaşı’ndaki başarılı savunması onun tanınmasına vesile oldu. Savaş içinde Gazilik unvanı verilen Osman Paşa, esaretten sonra İstanbul’a dönüşünde büyük coşkuyla karşılandığı gibi padişahtan da büyük saygı gördü. II. Abdülhamid, kendisiyle birlikte seyahat etmek suretiyle, O’na olan teveccühünü açıkça gösterdi. 1900 yılında ölümüne kadar Hassa müşirliği, Mabeyn müşavirliği ve Seraskerlik gibi üst düzey görevlere atandı.
Süleyman Hüsnü Paşa kimdir?
Abdülaziz’in tahttan indirilmesinde rolü olan Süleyman Paşa, başarılı bir komutan olmanın yanında askeri mekteplerde ilk kez Türk tarihinin bir bütün olarak öğretilmesini sağladı. Yazdığı Tarih-i Âlem adlı eserde, ilk kez olarak İslam’dan önceki Türk tarihine geniş yer verdi. Savaştan sonra, II. Abdülhamid tarafından rütbesi alınarak Bağdat’a sürüldü.
15 Mayıs 1877 tarihinde hangi yerin Rus işgalinden kurtulmasıyla, Şeyhülislam Hasan Hayrullah Efendinin fetvasıyla II. Abdülhamid’e gazilik ünvanı verilmiştir?
Sohum’un Rus işgalinden 15 Mayıs 1877 tarihinde kurtulmasıyla Şeyhülislam Hasan Hayrullah efendinin fetvasıyla II. Abdülhamid’e gazilik ünvanı verilmiştir.
1877-1878 Osmanlı Rus Savaşının 93 Harbi olarak adlandırılmasının sebebi nedir?
Rumi takvime göre 1293 yılında gerçekleşmesinden dolayı Osmanlı-Rus Savaşına 93 Harbi denmiştir.
Plevne’de verilen kahramanca mücadele neticesinde II. Abdülhamid tarafından gazilik ünvanı verilen kişi kimdir?
II. Abdülhamid tarafından gazilik ünvanı verilen padişah Osman Paşadır.
1877-1878 Osmanlı-Rus savaşında Tuna-Balkan cephesinde gösterdiği başarılardan dolayı “Şıpka Kahramanı’’ olarak anılan komutan kimdir?
Süleyman Hüsnü Paşa 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşında Tuna-Balkan cephesinde gösterdiği başarılardan dolayı “Şıpka Kahramanı’’ olarak anılmıştır.
II. Abdülhamid’in, imparatorluğun kötü durumdan kurtulabilmesi için rapor hazırlamasını istediği İngiliz Elçisi Kimdir?
II. Abdülhamid’in imparatorluğun kötü durumdan kurtulabilmesi için rapor hazırlamasını istediği İngiliz elçisi Henry Layard’dır.
Slavyonofilizm akımının gittikçe siyasi bir nitelik kazanarak koyu bir milliyetçiliğe dönüşmesi ve “Panislavizm’’ denen akımın ortaya çıkması hangi Rus Çarı zamanında olmuştur?
I. Nikola zamanında Slavyonofilizm akımı gittikçe siyasi bir nitelik kazanarak koyu bir niteliğe dönüşmüş ve “Panislavizm’’ akımı ortaya çıkmıştır.
“Panislavcılık’’ deyimini ilk kez kim kullanmıştır?
Panislavcılık deyimini ilk kez Slovak yazar J. Herkel kullanmıştır.
Panislavizmin önündeki en büyük engel olan iki imparatorluk kimdir?
Panislavizmin önündeki en büyük engellerden olan İki imparatorluk Osmanlı ve Avusturya’dır.
1857 yılında Moskova’da kurulan derneğin adı nedir?
1857 yılında Moskova’da kurulan dernek “Slav Yardım Derneği’dir’’.
Panislavizmin Önündeki başlıca amacı nedir?
Panislavizmin başlıca amacı, Rusya’nın liderliğinde bütün Slav ve Ortodoks milletleri bir araya getiren büyük bir devlet kurmaktı.
Doksanüç Savaşı sonunda imzalanan ve “Panislavizm zaferi’’ olarak kabul edilen antlaşma hangisidir?
Doksanüç Savaşı sonrasında imzalanan ve Panislavizmin zaferi olarak kabul edilen antlaşma Ayestefanos Antlaşmasıdır.
1877-1878 Osmanlı Rus Savaşındaki Erzurum savunmasında, şehir halkını cesaretlendirip, örgütleyen kişi kimdir?
1877-1878 Osmanlı Rus Savaşındaki Erzurum savunmasında halkı cesaretlendirip, örgütleyen Nene Hatun’dur.
Katolik ve Batı kültürüne yakın olmalarından dolayı Panislavizm hareketinin dışında tutulmaya çalışılan Slav topluluk hangisidir?
Polonyalılar Katolik ve Batı kültürüne yakın olmalarından dolayı Panislavizm hareketinin dışında tutulmaya çalışılan Slav topluluktur.
İngiltere ve Fransa’dan sonra zamanın üçüncü büyük donanması sayılan Osmanlı donanması hangi padişah zamanında oluşturulmuştur?
Abdülaziz zamanında (1861-1876) oluşturulan Osmanlı donanması İngiltere ve Fransa’dan sonra zamanın büyük donanması olarak sayılmaktadır.
Karadeniz’e dökülen Tuna nehrinin Osmanlı ve Ruslar için önemi nedir?
Karadeniz’e dökülen Tuna nehri Osmanlı kuvvetleri açısından Rusların güneye inme harekâtını engelleme noktasında stratejik bir cephe/savunma hattını teşkil ediyordu. Tuna Ruslar için ise asıl hedeflerini oluşturan Balkanlara inmek konusunda aşılması gereken önemli bir engel idi. Nehir ayrıca, her iki taraf için de hayati önem taşıyan asker, mühimmat, silah ve erzak nakliyatı için de uygun bir ulaşım vasıtası durumundaydı.
Doksanüç Harbinde Balkan cephesindeki gelişmeler nelerdir?
1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi’nin gerçekleştiği cephelerden biri, Tuna-Balkan cephesiydi. Asker ve silah bakımından üstün olan Ruslar, bu cephede Romanya’nın da desteğiyle Tuna Nehrinin güneyine geçerek bugünkü Bulgaristan topraklarına ulaşmış ve kısa sürede Ziştovi, Tırnova ve Niğbolu’yu ele geçirmiştir.
Doksanüç Harbinde Doğu Anadolu Cephesini kim komuta etmiştir?
Doksanüç Harbinde Doğu Anadolu Cephesini Gazi Ahmet Muhtar Paşa komuta etmiştir.
Doksanüç Harbinde Osmanlı Devletinin Doğu Anadolu Cephesindeki stratejisi nedir?
Osmanlı askeri stratejisi ise, Balkan cephesinde olduğu gibi, Rus saldırılarına karşı bölgedeki kale ve şehirleri savunma ve elde tutmak şeklindeydi.
II. Abdülhamid gazilik ünvanının anısına ne yapmıştır?
II. Abdülhamid gazilik ünvanının anısına Topkapı Sarayının ikinci avlusunda bir anıt diktirmiştir.
Doksanüç Harbinde hangi cephelerde savaşılmıştır?
1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı Tuna ve Doğu Anadolu olmak üzere iki cephede cereyan etmiştir.
Doksanüç Harbinin etkileri nedir?
İmparatorluk önemli ölçüde toprak kaybının yanı sıra, Rusya’ya ödemek zorunda kaldığı savaş tazminatı nedeniyle, büyük bir maddi yük altına girdi. Ayastefanos Antlaşması’nın ağır hükümlerinden kurtulmak için, Kıbrıs’ı İngiltere’ye bıraktı. Bir süre sonra da, durumdan yararlanan Fransa, Tunus’u işgal etmiştir (1881). Meclis-i Mebusan kapatıldı. Böylece her ne kadar resmi olarak kaldırılmamış olsa dahi, Meşrutiyet, filizlenmeden sona erdi. Ali Suavi, V. Murad’ı yeniden tahta geçirmek için, Çırağan Sarayı’na bir baskın düzenledi ama başarıya ulaşamadı. Bu baskın, II. Abdülhamid’in ömür boyu tahttan indirilme korkusuna kapılmasına ve her şeyi kontrol etmek istemesine yol açtı.
Doksanüç Harbinin sonundaki göç nasıl olmuştur?
93 Harbi’nin en önemli sonuçlarından birisi, Bulgaristan’daki Türk ahalinin, gerek katledilmek ve gerekse göçe zorlanmak suretiyle, yaklaşık 500 yıldır yaşadıkları topraklardan Anadolu’ya sığınmak zorunda kalmalarıdır. Savaşın sonunda, Edirne ve Tuna vilayetlerinin iki bölgesi (Şumnu, Varna ve Silistre havalisi ile Rodoplar ve civarı) dışında kalan yerlerdeki Türk unsur, hemen hemen tamamen yok olmuştur. Beş yüz bin kişi savaşta katledilmiş veya açlık ve hastalık sonucu ölmüştür. Bir milyonu aşkın insan ise göç ederek, daha güvenli buldukları Şumnu, Batı Trakya, Makendonya, İstanbul ve Rodoplar bölgesine sığınmıştır. Osmanlı hükümeti, Bulgaristan Emareti ve Şarkî Rumeli Vilayetinde Türk nüfusunun azalmaması için çalıştı ise de, mahalli idarelerin baskısı sonucu, kalan ahali de yurtlarını terk etmişlerdir. Osmanlı İmparatorluğu, muhacirlerin bir kısmını Balkanlar’daki jeostratejik bölgelerle imparatorluğun diğer taraflarındaki boş arazilere yerleştirmeye çalışmıştır. Ancak Diyarbakır, Van, Musul, Halep, Bağdat ve Basra’daki boş arazilerin İstanbul ve Rumeli’ye uzak olması, iklimin göçmenler için elverişli olmaması, yeterli ulaşım ağının bulunmaması ve Müslüman olmayan ahalinin tepkileri gibi nedenlerden, muhacirler büyük kitleler halinde yerleştirilememiştir. Göçmenler, Edirne, Aydın, Ankara, Kastamonu ve
Hüdavendigar (Bursa ve civarı) vilayetlerine gönderilmişler, bu durum da başta Bursa, İzmit ve Aydın olmak üzere Batı Anadolu bölgesinde izdihama neden olmuştur.
Doksanüç Harbinde büyük devletlerin tutumu nedir?
1853’teki Kırım Savaşı’nda, Osmanlı İmparatorluğu’yla beraber hareket eden Avrupa devletleri, 93 Harbi’nin başlangıcında olsun, ilerleyen safhalarında olsun, harekete geçmemişlerdir. Almanya savaşın başından itibaren Rusya’yı desteklemiş, Avusturya, Macar tebaasının Osmanlı lehine yaptıkları gösterilere rağmen, savaşın sonunda Bosna-Hersek’i almak üzere tarafsız kalmayı kabul etmiştir. İngiltere savaşa, karşı olmasına rağmen, Rusya’ya karşı aktif bir tavra girmemiştir. II. Abdülhamid, Rusya’nın savaş ilan ettiği gün, Avrupa devletlerine telgraflar çektirerek, Paris Antlaşması’nın sekizinci maddesine göre, arabuluculuk yapmalarını istemişse de bir karşılık bulamamıştır. Başta Fransa olmak üzere İngiltere, Almanya ve Avusturya hemen tarafsızlıklarını ilan etmişlerdir. Yalnız İngiltere, Osmanlı menfaatlerine karışmayacağını, ancak Rusya, İngiltere’nin menfaatlerini tehdit edecek olursa, tarafsız kalamayacağını Petersburg’a bildirmiştir. Bunun üzerine Rusya, İngiltere’ye gerekli teminatı vermiştir. Savaş sırasında II. Abdülhamid, Hobart Paşa vasıtasıyla Avrupa kamuoyunu Osmanlı tarafına çekebilmek için mektuplar yayımlatmış, yabancı gazetecileri bizzat kabul ederek Rus zulmü hakkında bilgi vermiş ve onlara çeşitli nişanlar vererek etkilemeye çalışmıştır. Ancak Avrupa devletleri ve kamuoyu, Osmanlı İmparatorluğu lehine önemli bir faaliyete girişmemiştir. Savaşın sonlarında da Edirne’nin düşmesi üzerine, Osmanlı hükümeti savaşın başından itibaren tarafsızlıklarını sürdüren Avrupa devletlerinden ateşkes için ‘arabuluculuk’ yapmalarını istedi ise de yine olumlu bir cevap alamadı. İngiltere ile Fransa, Ayastefanos’ta Rusların Balkanlar’da büyük nüfuz kazanması üzerine harekete geçmişler ve Berlin Antlaşması ile önceki antlaşmanın şartlarını biraz hafifletmişlerdir. Böylece Osmanlılar, Balkanlar üzerindeki varlıklarını 1913’e kadar yani 35 yıl uzatmış oldular.
Balkanlar’daki Panislavizm hareketi nasıl gelişti?
Özellikle Fatih zamanında yoğunlaşan Osmanlı fetihleri, Balkanlar’daki küçük toprak sahiplerini kendine bağladığı gibi zengin toprak aristokrasisini de büyük ölçüde yok etmişti. Buna mukabil, Müslüman büyük toprak sahipleri, bir zümre olarak ortaya çıkmaya başladı. Bu durum, 19. yüzyılda özellikle Sırplar, Bulgarlar ve Karadağlılar arasında zuhur eden ayaklanmaların da temel nedenlerinden biri olu. Diğer yandan, 18. yüzyıldan itibaren tüccar sınıfı ve Ortodoks kilisesi de zenginleşmeye başladı ve bu sınıflar, milli ve kültürel uyanışın öncüsü hâline geldiler. Bununla birlikte, 19. yüzyıldaki ayaklanmalarda, daha çok rahipler ve köylüler etkili olmuşlardır. Panislavizm hareketi, tıpkı diğer milliyetçi hareketler gibi başlangıçta siyasal nitelikte olmayıp, özellikle Rusya dışındaki Slavlar arasında dil birliğine dayanan kültürel bir hareket olarak ortaya çıkmıştır. Balkanlı Slavlar, kültürel milliyetçilik döneminde dil ve kültürlerini öne çıkardılar.
Rusya’da Panislavizmin başlangıcını hangi hareket başlatmıştır?
Rusya’da Panislavizmin başlangıcını, Slavyanofilizm (Slavcılık) hareketi oluşturur.
Rusya merkezli Panislavizm ne zaman ortaya çıkmıştır?
Rusya merkezli Panislavizm, siyasi bir akım olarak 18. yüzyılın sonları ile 19. yüzyılın başlarında ortaya çıkmıştır.
Rus Panislavizminin şekillenmesinde neler etkili olmuştur?
Rus Panislavizminin şekillenmesinde, Fransız İhtilali’yle ortaya çıkan milliyetçilik akımının da etkili olduğu muhakkaktır. Ancak, Rus Panislavizminin genel olarak ortaya çıkışını, Rusya’nın batılılaşması ve buna tepki gösterilmesi şeklinde özetleyebiliriz.
Barı Slavları arasında Panislavcılığın gelişimi nasıl olmuştur?
Panislavizm, batıı Slavları (Çekler, Lehler ve Slovaklar) arasında da kendini göstermiştir. 17-18. yüzyıllar arasında Panislavcılık, Moskova’da yaşayan Hırvat Krizaniç, Çek filolog Dobrovsky ve şair Jan Kollar tarafından “kültürel Slavcılık” temeline dayandırılıyordu. Nitekim, “Panislavcılık” deyimini ilk kez 1826 yılında Slovak yazar J. Herkel kullandı. Birleşik Slavlar Derneği (1823-1825) ve Kiril ve Metodiy Derneği (1845-1847) gibi liberal veya devrimci dernekler, Slavların siyasal birliklerini oluşturma fikirlerini gündeme getiriyordu.
Polonyalıları Rusların fikirlerine uzak durmalarının nedenlerinden birisi hangisidir?
Polonyalıları Ruslar’dan uzaklaştıran bir neden Katolik olmalarıydı.
Slavyonofilizm akımı ne zaman siyasi bir kimlik kazanmıştır?
Slavyonofilizm akımı, Çar I. Nikola zamanında (1825- 1855) gittikçe siyasi bir nitelik kazanarak koyu bir milliyetçiliğe dönüştü ve sonuçta “Panislavizm” denen akım ortaya çıktı.. Bu dönemde Panislavizm, artık yüksek sesle ifade edilen ve daha organize
bir akımdır. Kırım Savaşı’ndan sonra Panislavizm güçlenmiş ve artık Rus hükümetinin kontrolüne girerek siyasi nitelik kazanmıştır.
Gittikçe etkisini arttırmasına rağmen, Panislavizmin önünde ciddi engeller de bulunmaktaydı. Bunlar nelerdir?
Gittikçe etkisini arttırmasına rağmen, Panislavizmin önünde ciddi engeller de bulunmaktaydı. Bu hareketin oluşmasında Ortodoksluğun etkisi kuşkusuz çok büyüktür. Ancak, Ortodoks olmayan Slavlar da vardı. Örneğin Polonyalılar, Katolik ve Batı kültürüne yakın olmalarından dolayı, bu birliğin dışında tutulmaya çalışılmıştır. Ayrıca, Avusturya-Macaristan içinde yaşayan geniş Slav topluluğunun büyük bir kısmı da yine Katolik olup, Batı kültürünün tesiri altındaydı. Samarin’in savunduğu “Ruslaştırma” fikrine ağırlık verilmesi ve Rus kültürünün egemen kılınmak istenmesi de, Panislavizmin önündeki ciddi engeller arasındaydı.
Panislavistlerin başlıca amacı neydi?
Panislavistlerin başlıca amacı, Rusya’nın liderliğinde bütün Slav ve Ortodoks milletleri bir araya getiren büyük bir devlet kurmaktı. Bunun için de öncelikle Türklerin Avrupa ve Balkanlar’dan atılması ve mümkün olursa İstanbul merkez olmak üzere büyük bir Slav devletinin kurulması gerekiyordu.
Rusya’nın Panislavizm politikasından en çok etkilenen devletler hangileridir?
Rusya’nın Panislavizm politikasından en çok etkilenen devletler Avusturya-Macaristan ile Balkan topraklarında çok sayıda Slav ve Ortodoks milleti bünyesinde barındıran Osmanlı Devleti idi.
Doksanüç Savaşı sonunda imzalanan, “Panislavizmin zaferi” olarak kabul edilen antlaşma hangisidir? Sonuçları nelerdir?
Doksanüç Savaşı sonunda imzalanan, “Panislavizmin zaferi” olarak kabul edilen antlaşma Ayestefanos Antlaşması’dır. Bu anlaşma ile Osmanlı mirası, Rusya’nın istediği şekilde parçalanmaktaydı. Söz konusu antlaşmada, Osmanlı Devleti’nin egemenliği altında olan Romanya’nın yanı sıra, Sırbistan ve Karadağ gibi Rus nüfuzu altındaki Slav ve Ortodoks memleketler, tam bağımsız olmuşlardı. Bunun yanında, yine büyük çoğunluğu Slav ve Ortodoks olan Bulgaristan da, toprakları Ege Denizi’ne kadar inen bir büyüklüğe sahip olmak suretiyle, Rusya’nın geleneksel “sıcak denizlere inme” hayalinin önü açılmış oluyordu. Böylece, bölge tamamen Rusya’nın nüfuzu ve kontrolü altına girecek ve Büyük Slav imparatorluğu gerçekleşmiş olacaktı.
Hangi olay Rusya’nın Panislavizm emellerinin gerçekleşmesini önemli ölçüde engelledi?
Gelişmelerden endişe duyan İngiltere ve Avusturya’nın araya girmesiyle imzalanan Berlin Antlaşması, Rusya’nın Panislavizm emellerinin gerçekleşmesini önemli ölçüde engelledi.
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’na neden ”Doksanüç Savaşı denmektedir? Savaşın nedenleri nelerdir?
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı, Rumî 1293 yılında meydana geldiğinden dolay› literatüre “Doksanüç Savaşı” olarak girdi. Savaşın temel sebebi, Rusya’nın, son derece buhranlı bir dönemden geçmekte olan Osmanlı Devleti’ni Balkan topraklarından atmak istemesi şeklinde özetlenebilir.
Londra Protokolü nedir?
Avrupalı büyük devletler, 31 Mart 1877’de Londra’da bir protokol imzaladılar. Londra Protokolü’ne göre, Balkan eyaletlerindeki Hıristiyan halklar için Osmanlı Devleti geniş reformlar yapacak, buna karşılık Osmanlı Devleti’nin Balkan sınırları garanti altına alınacaktı. Osmanlı Devleti bu teklifleri, hükümranlık haklarına aykırı bulduğu için reddetti.
Osmanlı-Rus Savaşı kaç cephede oldu?
Balkan (Tuna) ve Doğu Anadolu (Kafkas) olmak üzere iki cephede meydana geldi.
Plevne’nin Ruslar için önemi neydi
Bulgaristan’ın önemli şehirlerinden gelen yollar burada birleşmekteydi. Bu yüzden de Rusların güneye, Boğazlara ve Edirne’ye doğru ilerleyebilmeleri ancak Plevne’nin zaptıla mümkün olabilirdi. Şehrin stratejik önemi buradan kaynaklanmaktaydı.
Plevne Savaşının kaybedilmesinin nedenleri nelerdir?
II. Abdülhamid’in savaşı saraydan yönetme politikası, devlet adamları ve özellikle Gazi Osman Paşa’ya karşı komutanlar arasında kendisini gösteren kıskançlık ve koordinasyonsuzluklar, beklenen askeri ve lojistik desteğin gelmemesi, kuşatma nedeniyle açlık, ilaç ve malzeme yokluğu, askerin moralinin bozulması gibi nedenlerle savaş kaybedilmiştir.
Edirne Ateşkes Antlaşması’nın maddeleri nelerdir?
Edirne Ateşkes antlaşması, 31 Ocak 1878 tarihinde imzalandı. Buna göre;
1. Sırbistan, Karadağ ve Romanya’nın bağımsızlıkları tanınacaktı.
2. İstanbul Konferansında tespit edilen genişllikte olmak üzere özerk bir Bulgaristan Prensliği kurulacaktı. Bu prenslik, Bâbıâli’ye vergi vermekle birlikte kendi milis teşkilâtına sahip olacaktı.
3. Rus kuşatmasına karşı direnen Erzurum Ruslara teslim edilecekti.
4. Osmanlı Devleti Rusya’ya savaş tazminatı ödeyecek ve ayrıca Boğazlar konusunda Ruslara bazı imtiyazlar verecekti.
5. Bosna-Hersek’e özerklik verilecek ve ayrıca Rumeli’de Hıristiyan halkın bulunduğu vilâyetlerde ıslahat yapılacaktı.
Doğu Anadolu Cephesinin kaybedilmesinin nedenleri nelerdir?
Doğu Anadolu cephesindeki Rus ilerleyişinin hızlı gelişmesinin belli başlı nedenleri vardı. Öncelikle, buradaki asker sayısı (55 bin) yetersiz ve ayrıca eğitimsizdi. Silah, cephane ve top sayısı bakımından da aynı şeyleri söylemek mümkündür. Balkan cephesinde olduğu gibi, bu cephede de komutanlar ve birlikler arasında ciddi bir irtibatsızlık söz konusuydu. Savaş başlamadan önce yapılması gereken askeri ve lojistik hazırlıkların büyük bir kısmı yapılamamıştır. Diğer yandan, cephede milis gücü olarak istihdam edilen Çerkez birlikleriyle Kürt aşiret kuvvetlerinin kontrolsüz ve başıbozuk hareketleri de, ordunun düzenini bozmuştur. Bu tür guruplar, sadece cephenin değil, savaş ortamı içerisinde şehir, kasaba ve köylerdeki emniyet ve asayişin de bozulmasına neden olmuştur.
Osmanlı Devleti, savaşın başladığı sıralarda Rusların denizden yapabilecekleri saldırılara karşı nasıl önlemler almıştır?
Osmanlı Devleti, savaş başladığı sıralarda Rusların denizden yapabilecekleri saldırılara karşı bazı tedbirler almıştır. Rus Baltık donanmasının Akdeniz’e inme ve Boğazları geçme ihtimaline karşı Boğazlar tahkim edildi. Yine, Çanakkale Boğazı mayın hatlarıyla kapatıldığı gibi buradaki fenerler de söndürüldü. Ayrıca, İstanbul Boğazının iki yakasındaki tahkimat güçlendirildi. Diğer bir tedbir olarak da, Süveyş Kanalı Rus gemilerinin geçişine kapatıldı.
Doksanüç Harbi’nde Osmanlı ve Rus Donanmalarının savaş planları neydi?
Osmanlı donanması, Doksanüç Harbi’nde Karadeniz, Akdeniz ve Tuna nehri olmak üzere oldukça geniş bir sahada faaliyet gösterdi. Türk savaş planı genel olarak her cephede savunmada kalmak; Tuna nehrinde kara kuvvetleriyle işbirliği yaparak Rusların bu nehri geçmesini engellemek ve Karadeniz’de ise faaliyette bulunmak şeklinde özetlenebilir. Rusların genel savaş planı ise, Tuna nehrini aşarak Balkanlara girmek ve daha sonra da Türk ordusunu ezerek İstanbul’u ele geçirmekti.
Savaşın kaybedilmesinin nedenleri nelerdir?
Osmanlı Devleti’nin bu savaşta yenilmesi ve hattâ büyük bir bozguna uğramasının belli başlı nedenleri bulunmaktadır. Öncelikle, savaş oldukça geniş bir coğrafyada ve farklı cephelerde meydana gelmiştir. Gerek Balkanlar’da gerekse Doğu Anadolu’da yapılan savaşlar, tek bir hat üzerinde değil de birbirinden uzak ve farklı bölgelerde cereyan etmiştir. Bu ise, Osmanlı kuvvetlerinin geniş bir alana yayılmasına ve birbirlerinden kopuk olarak savaşmalarına neden olmuştur. Bu durumla bağlantılı olan bir diğer sebep de, kumandanlar arasında baş gösteren irtibatsızlıktır. Askeri harekâtın, padişahın etkisiyle İstanbul’dan idare edilmesi de buna eklenince, savaşın başından itibaren ciddi bir koordinasyonsuzluk kendini göstermiştir. Özellikle Doğu Anadolu cephesinde, Kürt ve Çerkezler’den müteşekkil başıbozuk aşiret kuvvetlerinin yardımcı kuvvet olarak kullanılması, askeri düzen ve disiplin açısından olumsuz sonuçlar doğurmuştur. Malzeme, silah ve mühimmat noksanlığı ile bunların ulaştırılmasında yaşanan zorluklar da, savaşın kaybedilmesinde önemli bir etken idi.