Sosyal Psikoloji 2 Dersi 8. Ünite Özet
Açıköğretim ders notları öğrenciler tarafından ders çalışma esnasında hazırlanmakta olup diğer ders çalışacak öğrenciler için paylaşılmaktadır. Sizlerde hazırladığınız ders notlarını paylaşmak istiyorsanız bizlere iletebilirsiniz.
Açıköğretim derslerinden Sosyal Psikoloji 2 Dersi 8. Ünite Özet için hazırlanan ders çalışma dokümanına (ders özeti / sorularla öğrenelim) aşağıdan erişebilirsiniz. AÖF Ders Notları ile sınavlara çok daha etkili bir şekilde çalışabilirsiniz. Sınavlarınızda başarılar dileriz.
Sağlık Psikolojisi
Sağlık ve Hastalığa Tarihsel Bir Bakış
Antik Yunan sağlık ve hastalığı’nın kötü ruhların bedeni istila etmesi değil de vücut fonksiyonları temelinde gören ilk uygarlıktır. Bu uygarlıkta zihin ve beden aynı birimin parçaları olarak görülüyordu ve onlara göre bunlar birlikte çalışıyordu. Beden ve zihnin bu kavramlaştırmasına monizm denir. Daha sonraki Yunan filozofları, özellikle Platon bu görüşü reddetti ve zihin (ruh) ve bedenin ayrı yapılar olduğunu ileri sürdü. Bu görüşe göre beden fiziksel bir varlık, zihin ise başka bir şeydi ya da daha soyut bir şeydi. Zihin ve bedeni ayrı yapılar olarak gören bu görüşe düalizm denir.
Biyotıbbi Model
Bedeni zihnin psikolojik ve sosyal süreçlerinden ayırır. 2. Bütün hastalıkların ve fiziksel rahatsızlıkların yaralanma, biyokimyasal dengesizlikler, bakteriyel ve viral enfeksiyonlar vb. gibi nedenlerden kaynaklanan fiziksel durumun bozulmasıyla açıklanabileceğini iddia eder. 3. Sağlığın doğası biyokimyasal ya da fizikseldir. Biyotıbbi model çerçevesinde tıbbi alanda özellikle hem tanı hem tedavi sürecinde kullanılan teknolojilerde baş döndürücü bir gelişme yaşanmaktadır. Ancak tüm bu teknolojik gelişmelere rağmen biyotıbbi model ciddi bir biçimde eleştirilmektedir. Bu eleştirileri şöyle sıralamak mümkündür. Biyotıbbi model: 1. İndirgemecidir. Bu yüzden sağlığın içerdiği diğer faktörlerin karmaşıklığını göz ardı eder. 2. Mekaniktir. Bu yüzden her hastalığın birincil bir biyolojik nedeni olduğunu varsayar. 3. Düalisttir. Bu yüzden bireyin sosyal ve psikolojik yanlarını ihmal eder. 4. Empiristtir (görgülcüdür). Bu yüzden hastalıkların biyolojik nedenlerinin nesnel olarak saptanabileceğini varsayar. 5. Hastalık odaklıdır. Bu yüzden sağlığı değil hastalığı vurgular. 6. Müdahalecidir. Bu yüzden aşırı biçimde müdahale eder. Akut hastalıklar: Görece kısa süren hastalıklardır. Kronik hastalıklar: Süregiden ve genellikle geriye döndürülemeyen hastalıklardır.
Biyopsikososyal Model
Bu model temelde sağlık ve hastalığın biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörlerin etkileşimiyle ortaya çıktığını kabul eder. Örneğin genetik yatkınlık gibi biyolojik faktörler, sigara ve stres gibi davranışsal faktörler ve sosyal destek ve akran ilişkileri gibi sosyal koşulların hepsi bir hastalığın (örneğin kanser) ortaya çıkmasına katkı yapabilir. Zihin-beden görüşü açısından, bu modelde bütüncül (holistik) yaklaşım benimsenir. Yani hem zihin hem beden sağlık ve hastalık hâllerinin bir parçasıdır. Ve bu model Dünya Sağlık Örgütünün sağlık tanımıyla uyumludur.
Sağlık Psikolojisi Nedir?
Sağlık ve hastalığın biyotıbbi modeline olan inancın yitirilmesi ve davranışsal ve sosyal faktörlerin hastalıkların (özellikle kronik olanlarının) ortaya çıkmasındaki rolünün anlaşılması sağlık ve hastalık konularıyla ilgilenen pek çok disiplinin ortaya çıkmasına yol açtı. Sağlık psikolojisi 1970’lerde ortaya çıkan disiplinlerden biriydi ve açıkça sağlık ve hastalığa ilişkin biyopsikososyal modeli kullanmaktadır.
Sağlık psikolojisinin klasik ve alanı kuran tanımı 1980’lerin başında bir grup ABD’li psikolog tarafından yapılmış ve Amerikan Psikoloji Derneği, Britanya Psikoloji Topluluğu ve diğer profesyonel psikoloji kurumları da bu tanımı benimsemiştir. Bu tanıma göre, sağlık psikolojisi, psikoloji disiplininin eğitimsel, bilimsel ve profesyonel katkısını sağlıkla ilişkili şu dört alanla bütünleştirmek istemektedir: 1. Sağlığı teşvik etmek ve sürdürmek 2. Hastalığı önlemek ve tedavi etmek 3. Sağlık ve hastalığın etiyolojisi ve tanısıyla ilişkili unsurlarını saptamak 4. Sağlık hizmetleri sistemini ve sağlık politikaları oluşumunu geliştirmek Bu tanım, temelde fiziksel sağlıkla ilgili dört geniş alanda sağlık psikolojisine bir rol biçer. Bu dört alana ilişkin sağlık psikolojisinin rolü şöyle anlaşılabilir: 1. Sağlığı sürdürmek ve teşvik etmek: Örneğin sağlığın ne olduğunu ve insanlar için ne anlama geldiğini anlamak, fiziksel sağlığın yararı için insanların yaşam tarzlarını değiştirmesine yardım etmek, sağlığa zararlı davranışları (örneğin yağlı beslenme, yeterince egzersiz yapmama) değiştirmek, sigarayı bırakma kampanyaları planlamak vb. 2. Hastalığı önlemek ve tedavi etmek: Örneğin düzenli mamografi (kadınlarda meme kanseri riski için çekilen meme grafisi) gibi tarama işlemlerinin yapılıp yapılmadığını araştırmak, insanların fiziksel belirtileri nasıl anlamlandırdıkları ve bunlar hakkında ne yaptıklarını araştırmak, kronik hastalıklara uyum sağlamalarına yardımcı olmak 3. Hastalığın nedenlerini çalışmak: Örneğin negatif duygular gibi psikolojik faktörlerin spesifik bir hastalığın etiyolojisinde (kökeninde ya da nedeninde) herhangi bir rol oynayıp oynamadığını sorgulamak 4. Sağlık hizmetleri sistemini ve sağlık politikalarını geliştirmek (iyileştirmek): Örneğin hastanelerin ve diğer sağlık kurumlarının hastaları nasıl etkilediğini irdelemek, sağlık profesyonelleriyle olan iletişimin ilaçların düzenli kullanımı ve diğer tedavi programlarına uymayı nasıl etkilediğini araştırmak
Sağlık Psikolojisinde Yaklaşımlar
- Klinik Temelli Sağlık Psikolojisi
- Kamu Temelli Sağlık Psikolojisi
- Topluluk Temelli Sağlık Psikolojisi
- Eleştirel Sağlık Psikolojisi
Yaşam Tarzı ve Sağlık Psikolojisi
Yaşam tarzı terimi pek çok farklı bağlamda kullanılmakta ve genellikle yaşam koşullarını ifade etmektedir. Sosyal bilimlerde bu terim geleneksel olarak zenginliğin, statü ve gücün toplumsal dağılımına ve bunların bireylerin öznelliğini nasıl etkilediğine işaret eder. Yine de bu terim fazlasıyla geniş ve belirsizdir. Sağlık bağlamında bu terim bireysel sağlıkla ilişkilendirilir ve sağlığın teşviki, koruyucu tıp ve sağlık araştırmaları alanlarında yaygın bir biçimde kullanılır. Bu ünitede de fiziksel sağlıkla ilişkili olabilecek birtakım spesifik davranışlar ve yaşam biçimleri konusundaki fikri ifade etmek için kullanılmıştır.
Yirminci yüzyılda geleneksel biyotıbbi yaklaşımdan ortaya çıkmış olan sağlık teşvikinin önemli bir parçası hastalıkların önlenmesidir. Sağlık teşviki yaklaşımında hastalıkların önlenmesinin iki temel yolu vardır. Birincil koruma hastalıkların gelişmesini önleyecek sağlıklı yaşam tarzlarının teşvikidir. İkincil koruma hastalıkların olabildiğince erken teşhis ve tedavi edilmesidir.
Yaşam Tarzlarını Etkilemek
- Sosyal Biliş Yaklaşımları
- Sağlığa İlişkin Kontrol Odağı
- Öz Yeterlik
- Tutum Modelleri
- Sağlık İnanç Modeli: Sağlık İnanç Modeli spesifik olarak sağlık eğitimi programları için geliştirilmiştir ve sağlık psikolojisinde kullanılan belki de en eski ve en yaygın modeldir. Bu modele göre sağlıkla ilişkili davranışların kişi tarafından benimsenip benimsenmemesi iki türde bilişsel değerlendirmeye ve tetikleyici faktörlere bağlıdır:
- Bir sağlık sorununun ne kadar tehdit edici olduğuna dair değerlendirme, söz konusu soruna/hastalığa karşı hassasiyet (“Bu hastalığa yakalanma ihtimalim ne kadar?”) ve durumun ciddiyeti (“Eğer bu hastalığa yakalanırsam sonuçları ne kadar ciddi olur?”) hakkındaki inançlara dayalıdır.
- Hastalık tehdidini azaltmayı sağlayacak davranışları değerlendirme, davranışın yararları ve bedelleri konusundaki algılara (“Bu davranışı yapmanın benim için bedeli nedir, ne kadar zaman harcamam gerekir, ne kadar çaba harcamam gerekir, ne kadar para harcamam gerekir, bu davranış beni daha sağlıklı yapar mı, benim hastalık riskimi azaltır mı?”) dayalıdır.
- Eylemi tetikleyiciler fiziksel belirtilerde olduğu gibi içsel olabilir ya da medya kampanyaları, diğerlerinden alınan tavsiyeler ya da aileden birinin hasta olmasında olduğu gibi dışsal olabilir.
- Planlanmış Davranış Teorisi
- Evre Modelleri
Yaşam Tarzı Değişikliklerine Yönelik Sosyal Biliş Yaklaşımının Eleştirisi
Yaşam tarzlarını ve davranışları etkilemeye yönelik sosyal biliş yaklaşımı ciddi bir biçimde eleştirilmiştir. Bu eleştirinin nedeni, kısmen bu teorilere ve modellere bu kadar dikkat ve kaynak ayrıldığı hâlde ne davranışı tahmin etmede ne de davranışı değiştirmede başarılı olmalarıdır. Bu yaklaşıma dayalı sağlık eğitimlerinde pek çok kişinin sağlıklı yaşam tarzı davranış tavsiyelerine aldırış etmediği görülmüştür. Dahası bu yaklaşımlar çok basit oldukları ve davranışı değiştirmenin kolaylığını abarttıkları için eleştirilmişlerdir. Daha karmaşık modeller geliştirilmiştir ama bunlar sağlık psikolojisi alanında çok etkili değildir. Bu modeller kendilerini değerlerden bağımsız görmektedir ama aslında belirli bir birey (Avrupa merkezli birey) anlayışına sahiptirler ve bu yüzden bu modellerin diğer kültürlere uygun mesajları yoktur.
Bireyselci Yaklaşım, Yaşam Tarzlarını Değiştirmede Ne kadar Etkili?
Genellikle sağlıkta birincil korumanın davranış değişikliği gerektirdiği ve dolayısıyla önleyici müdahalelerin de davranışsal teorileri kullanması gerektiği ileri sürülür. Ancak davranışa dayalı müdahalelerin bugüne kadar çok da başarılı olmadıklarını düşünenler de var. Frankel ve meslektaşları (Akt. Lyons ve Chamberlain, 2005) on yıllarca süren sağlığa zararlı olan davranışları değiştirme çalışmalarına rağmen bilgi sağlamanın etkisinin ve tutumları değiştirme girişimlerinin hayal kırıklığı yarattığını ileri sürer. İlişkisel alan çalışmaları bilgi vermeyle bundan sonraki davranış değişimi arasında çok nadir bir ilişki olduğunu göstermiştir. Özetle bireyselci yaklaşım içinden gelişen teori ve modeller sağlıkla ilişkili davranışlar hakkında derinlikli bir anlayış geliştirmede yetersiz görünmektedir.
Sağlık ve Hastalığa Tarihsel Bir Bakış
Antik Yunan sağlık ve hastalığı’nın kötü ruhların bedeni istila etmesi değil de vücut fonksiyonları temelinde gören ilk uygarlıktır. Bu uygarlıkta zihin ve beden aynı birimin parçaları olarak görülüyordu ve onlara göre bunlar birlikte çalışıyordu. Beden ve zihnin bu kavramlaştırmasına monizm denir. Daha sonraki Yunan filozofları, özellikle Platon bu görüşü reddetti ve zihin (ruh) ve bedenin ayrı yapılar olduğunu ileri sürdü. Bu görüşe göre beden fiziksel bir varlık, zihin ise başka bir şeydi ya da daha soyut bir şeydi. Zihin ve bedeni ayrı yapılar olarak gören bu görüşe düalizm denir.
Biyotıbbi Model
Bedeni zihnin psikolojik ve sosyal süreçlerinden ayırır. 2. Bütün hastalıkların ve fiziksel rahatsızlıkların yaralanma, biyokimyasal dengesizlikler, bakteriyel ve viral enfeksiyonlar vb. gibi nedenlerden kaynaklanan fiziksel durumun bozulmasıyla açıklanabileceğini iddia eder. 3. Sağlığın doğası biyokimyasal ya da fizikseldir. Biyotıbbi model çerçevesinde tıbbi alanda özellikle hem tanı hem tedavi sürecinde kullanılan teknolojilerde baş döndürücü bir gelişme yaşanmaktadır. Ancak tüm bu teknolojik gelişmelere rağmen biyotıbbi model ciddi bir biçimde eleştirilmektedir. Bu eleştirileri şöyle sıralamak mümkündür. Biyotıbbi model: 1. İndirgemecidir. Bu yüzden sağlığın içerdiği diğer faktörlerin karmaşıklığını göz ardı eder. 2. Mekaniktir. Bu yüzden her hastalığın birincil bir biyolojik nedeni olduğunu varsayar. 3. Düalisttir. Bu yüzden bireyin sosyal ve psikolojik yanlarını ihmal eder. 4. Empiristtir (görgülcüdür). Bu yüzden hastalıkların biyolojik nedenlerinin nesnel olarak saptanabileceğini varsayar. 5. Hastalık odaklıdır. Bu yüzden sağlığı değil hastalığı vurgular. 6. Müdahalecidir. Bu yüzden aşırı biçimde müdahale eder. Akut hastalıklar: Görece kısa süren hastalıklardır. Kronik hastalıklar: Süregiden ve genellikle geriye döndürülemeyen hastalıklardır.
Biyopsikososyal Model
Bu model temelde sağlık ve hastalığın biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörlerin etkileşimiyle ortaya çıktığını kabul eder. Örneğin genetik yatkınlık gibi biyolojik faktörler, sigara ve stres gibi davranışsal faktörler ve sosyal destek ve akran ilişkileri gibi sosyal koşulların hepsi bir hastalığın (örneğin kanser) ortaya çıkmasına katkı yapabilir. Zihin-beden görüşü açısından, bu modelde bütüncül (holistik) yaklaşım benimsenir. Yani hem zihin hem beden sağlık ve hastalık hâllerinin bir parçasıdır. Ve bu model Dünya Sağlık Örgütünün sağlık tanımıyla uyumludur.
Sağlık Psikolojisi Nedir?
Sağlık ve hastalığın biyotıbbi modeline olan inancın yitirilmesi ve davranışsal ve sosyal faktörlerin hastalıkların (özellikle kronik olanlarının) ortaya çıkmasındaki rolünün anlaşılması sağlık ve hastalık konularıyla ilgilenen pek çok disiplinin ortaya çıkmasına yol açtı. Sağlık psikolojisi 1970’lerde ortaya çıkan disiplinlerden biriydi ve açıkça sağlık ve hastalığa ilişkin biyopsikososyal modeli kullanmaktadır.
Sağlık psikolojisinin klasik ve alanı kuran tanımı 1980’lerin başında bir grup ABD’li psikolog tarafından yapılmış ve Amerikan Psikoloji Derneği, Britanya Psikoloji Topluluğu ve diğer profesyonel psikoloji kurumları da bu tanımı benimsemiştir. Bu tanıma göre, sağlık psikolojisi, psikoloji disiplininin eğitimsel, bilimsel ve profesyonel katkısını sağlıkla ilişkili şu dört alanla bütünleştirmek istemektedir: 1. Sağlığı teşvik etmek ve sürdürmek 2. Hastalığı önlemek ve tedavi etmek 3. Sağlık ve hastalığın etiyolojisi ve tanısıyla ilişkili unsurlarını saptamak 4. Sağlık hizmetleri sistemini ve sağlık politikaları oluşumunu geliştirmek Bu tanım, temelde fiziksel sağlıkla ilgili dört geniş alanda sağlık psikolojisine bir rol biçer. Bu dört alana ilişkin sağlık psikolojisinin rolü şöyle anlaşılabilir: 1. Sağlığı sürdürmek ve teşvik etmek: Örneğin sağlığın ne olduğunu ve insanlar için ne anlama geldiğini anlamak, fiziksel sağlığın yararı için insanların yaşam tarzlarını değiştirmesine yardım etmek, sağlığa zararlı davranışları (örneğin yağlı beslenme, yeterince egzersiz yapmama) değiştirmek, sigarayı bırakma kampanyaları planlamak vb. 2. Hastalığı önlemek ve tedavi etmek: Örneğin düzenli mamografi (kadınlarda meme kanseri riski için çekilen meme grafisi) gibi tarama işlemlerinin yapılıp yapılmadığını araştırmak, insanların fiziksel belirtileri nasıl anlamlandırdıkları ve bunlar hakkında ne yaptıklarını araştırmak, kronik hastalıklara uyum sağlamalarına yardımcı olmak 3. Hastalığın nedenlerini çalışmak: Örneğin negatif duygular gibi psikolojik faktörlerin spesifik bir hastalığın etiyolojisinde (kökeninde ya da nedeninde) herhangi bir rol oynayıp oynamadığını sorgulamak 4. Sağlık hizmetleri sistemini ve sağlık politikalarını geliştirmek (iyileştirmek): Örneğin hastanelerin ve diğer sağlık kurumlarının hastaları nasıl etkilediğini irdelemek, sağlık profesyonelleriyle olan iletişimin ilaçların düzenli kullanımı ve diğer tedavi programlarına uymayı nasıl etkilediğini araştırmak
Sağlık Psikolojisinde Yaklaşımlar
- Klinik Temelli Sağlık Psikolojisi
- Kamu Temelli Sağlık Psikolojisi
- Topluluk Temelli Sağlık Psikolojisi
- Eleştirel Sağlık Psikolojisi
Yaşam Tarzı ve Sağlık Psikolojisi
Yaşam tarzı terimi pek çok farklı bağlamda kullanılmakta ve genellikle yaşam koşullarını ifade etmektedir. Sosyal bilimlerde bu terim geleneksel olarak zenginliğin, statü ve gücün toplumsal dağılımına ve bunların bireylerin öznelliğini nasıl etkilediğine işaret eder. Yine de bu terim fazlasıyla geniş ve belirsizdir. Sağlık bağlamında bu terim bireysel sağlıkla ilişkilendirilir ve sağlığın teşviki, koruyucu tıp ve sağlık araştırmaları alanlarında yaygın bir biçimde kullanılır. Bu ünitede de fiziksel sağlıkla ilişkili olabilecek birtakım spesifik davranışlar ve yaşam biçimleri konusundaki fikri ifade etmek için kullanılmıştır.
Yirminci yüzyılda geleneksel biyotıbbi yaklaşımdan ortaya çıkmış olan sağlık teşvikinin önemli bir parçası hastalıkların önlenmesidir. Sağlık teşviki yaklaşımında hastalıkların önlenmesinin iki temel yolu vardır. Birincil koruma hastalıkların gelişmesini önleyecek sağlıklı yaşam tarzlarının teşvikidir. İkincil koruma hastalıkların olabildiğince erken teşhis ve tedavi edilmesidir.
Yaşam Tarzlarını Etkilemek
- Sosyal Biliş Yaklaşımları
- Sağlığa İlişkin Kontrol Odağı
- Öz Yeterlik
- Tutum Modelleri
- Sağlık İnanç Modeli: Sağlık İnanç Modeli spesifik olarak sağlık eğitimi programları için geliştirilmiştir ve sağlık psikolojisinde kullanılan belki de en eski ve en yaygın modeldir. Bu modele göre sağlıkla ilişkili davranışların kişi tarafından benimsenip benimsenmemesi iki türde bilişsel değerlendirmeye ve tetikleyici faktörlere bağlıdır:
- Bir sağlık sorununun ne kadar tehdit edici olduğuna dair değerlendirme, söz konusu soruna/hastalığa karşı hassasiyet (“Bu hastalığa yakalanma ihtimalim ne kadar?”) ve durumun ciddiyeti (“Eğer bu hastalığa yakalanırsam sonuçları ne kadar ciddi olur?”) hakkındaki inançlara dayalıdır.
- Hastalık tehdidini azaltmayı sağlayacak davranışları değerlendirme, davranışın yararları ve bedelleri konusundaki algılara (“Bu davranışı yapmanın benim için bedeli nedir, ne kadar zaman harcamam gerekir, ne kadar çaba harcamam gerekir, ne kadar para harcamam gerekir, bu davranış beni daha sağlıklı yapar mı, benim hastalık riskimi azaltır mı?”) dayalıdır.
- Eylemi tetikleyiciler fiziksel belirtilerde olduğu gibi içsel olabilir ya da medya kampanyaları, diğerlerinden alınan tavsiyeler ya da aileden birinin hasta olmasında olduğu gibi dışsal olabilir.
- Planlanmış Davranış Teorisi
- Evre Modelleri
Yaşam Tarzı Değişikliklerine Yönelik Sosyal Biliş Yaklaşımının Eleştirisi
Yaşam tarzlarını ve davranışları etkilemeye yönelik sosyal biliş yaklaşımı ciddi bir biçimde eleştirilmiştir. Bu eleştirinin nedeni, kısmen bu teorilere ve modellere bu kadar dikkat ve kaynak ayrıldığı hâlde ne davranışı tahmin etmede ne de davranışı değiştirmede başarılı olmalarıdır. Bu yaklaşıma dayalı sağlık eğitimlerinde pek çok kişinin sağlıklı yaşam tarzı davranış tavsiyelerine aldırış etmediği görülmüştür. Dahası bu yaklaşımlar çok basit oldukları ve davranışı değiştirmenin kolaylığını abarttıkları için eleştirilmişlerdir. Daha karmaşık modeller geliştirilmiştir ama bunlar sağlık psikolojisi alanında çok etkili değildir. Bu modeller kendilerini değerlerden bağımsız görmektedir ama aslında belirli bir birey (Avrupa merkezli birey) anlayışına sahiptirler ve bu yüzden bu modellerin diğer kültürlere uygun mesajları yoktur.
Bireyselci Yaklaşım, Yaşam Tarzlarını Değiştirmede Ne kadar Etkili?
Genellikle sağlıkta birincil korumanın davranış değişikliği gerektirdiği ve dolayısıyla önleyici müdahalelerin de davranışsal teorileri kullanması gerektiği ileri sürülür. Ancak davranışa dayalı müdahalelerin bugüne kadar çok da başarılı olmadıklarını düşünenler de var. Frankel ve meslektaşları (Akt. Lyons ve Chamberlain, 2005) on yıllarca süren sağlığa zararlı olan davranışları değiştirme çalışmalarına rağmen bilgi sağlamanın etkisinin ve tutumları değiştirme girişimlerinin hayal kırıklığı yarattığını ileri sürer. İlişkisel alan çalışmaları bilgi vermeyle bundan sonraki davranış değişimi arasında çok nadir bir ilişki olduğunu göstermiştir. Özetle bireyselci yaklaşım içinden gelişen teori ve modeller sağlıkla ilişkili davranışlar hakkında derinlikli bir anlayış geliştirmede yetersiz görünmektedir.