Sporda Risk Yönetimi Dersi 1. Ünite Özet
Açıköğretim ders notları öğrenciler tarafından ders çalışma esnasında hazırlanmakta olup diğer ders çalışacak öğrenciler için paylaşılmaktadır. Sizlerde hazırladığınız ders notlarını paylaşmak istiyorsanız bizlere iletebilirsiniz.
Açıköğretim derslerinden Sporda Risk Yönetimi Dersi 1. Ünite Özet için hazırlanan ders çalışma dokümanına (ders özeti / sorularla öğrenelim) aşağıdan erişebilirsiniz. AÖF Ders Notları ile sınavlara çok daha etkili bir şekilde çalışabilirsiniz. Sınavlarınızda başarılar dileriz.
Risk Ve Risk İle İlgili Temel Kavramlar
Risk, günlük yaşantının yanı sıra iş hayatının da ayrılmaz bir parçasıdır. Günümüz iş dünyası; küreselleşme, uluslararası pazarların gelişimi, verimliliği artırma ve maliyet düşürme isteği, teknolojik gelişmeler, artan rekabet koşulları nedeni ile daha fazla baskı ortamı içerisindedir. Artan rekabet koşulları risk oluşturan durumları artırarak, risk ve kazanç dengesinin iyi kurulamadığı kurumlar üzerinde yok edici etkiler meydana getirmektedir.
Genel Anlamda Risk Kavramı
Risk, insan zihninde tehlikeli bir kavram olarak yer edinmekte ve ileride ortaya çıkması beklenilen, kesin olmayan olayları belirtmektedir. Risk istenmeyen bir olayın meydana gelebilmesinin belirsiz olma durumu olarak açıklanabilir. Genel olarak risk, kişisel veya kurumsal çıkarların bir belirsizlik şeklinde tehlikeye sokulduğu durumu ifade etmektedir. Risk, karar vericinin herhangi bir olayın sonuçlarını tahmin edemediği, belirleyemeyeceği durumlardır. Risk, belirli bir zaman aralığında, hedeflenen bir sonuca ulaşamam, kayba ya da zarara uğrama olasılığıdır ve gelecekte oluşabilecek potansiyel problemlere, tehdit ve tehlikelere işaret eder.
Risk,; kayıptaki değişiklikler, kayıp olasılığı, belirsizlik, beklenen sonuçlardan uzaklaşma, beklenen sonuçlardan farklı olma olasılığı şeklinde ifade edilebilir. Tek sonuçlu risk tanımına göre risk, beklenen sonuçtan olumsuz yönde bir sapma olarak tanımlanmakta ve kurumu zarara uğratmaktadır. İki sonuçlu risk tanımına göre ise risk beklenen sonuçtan olumlu veya olumsuz sapma şeklinde ifade edilmektedir.
Geleneksel tanımlamada risk kavramı bir olayın istenmeyen ve olumsuz sonuçlarının gerçekleşme olasılığı şeklinde ifade edilir. Geleneksel bakış açısında risk kavramının özellikleri şunlardır:
- Risk organizasyonel yöneticiler tarafından yönetilir.
- Risk olumsuz bir etkendir ve olayların olumlu etkileri ve fırsatlar bulunmamaktadır.
- Risk kişilere bağlı olarak değerlendirilir.
- Eğer risk kavramı olayların olumsuz sonuçlarıyla sınırlandırılmışsa, olayların olumlu olma ihtimali ile uğraşmak için başka bir sürece ihtiyaç duyulmaktadır.
- Özellikle fırsatların nasıl belirleneceğine, yaratılacağına ve elde edileceğine ilişkin eksiklik ve sınırlı ifade bulunmaktadır.
- Risk yönetimin sorumlulukları diğer alttaki personele yönlendirilir.
- Yapılanmamış ve tutarsız risk yönetim fonksiyonları bulunur.
- Yönetimin iç kontrolünü sağlayan bir iç denetim kurulu vardır.
Yeni bakış açısına göre risk kavramının özellikleri ise şunlardır:
- Risk sadece olumsuz bir etken değil aynı zamanda bir fırsattır.
- Risk sadece yönetim tarafından değil bir bütün olarak kurum çalışanları ile yönetilir
- Risk yönetimi her kurum yönetim sistemi içerisinde oluşturulabilir ve her yönetim sistemi içerisinde bir risk komitesi bulunur.
- Risk yönetim sorumluluğu üst yönetim ve alt yönetimler tarafından kabul edilir.
- Risk kişilerin kendi görüşlerinden bağımsız olarak ölçülebilir ve değerlendirilebilir.
Risk İle İlgili Kavramlar
Risk Kaynağı: Riskin kaynağı; riskin ortaya çıkmasına sebep olan temel nedeni ifade eder. Risk kaynağının belirlenmesi ile riskin oluşmasına neden olabilecek etkenler engellenerek riskin ortaya çıkması önlenebilir. Bir riski belirleyebilmek ve tanımlayabilmek için öncelikle o riski oluşturacak olay, kaynak ve etkileri belirlemek gerekir.
Risk, Tehlike ve Etki: Genel anlamda risk, herhangi bir tehlikenin meydana gelme olasılığı ile bu tehlike ile meydana gelen sonuçların bileşkesi şeklinde ifade edilmektedir. Tehlike; hasar, kayıp veya olayın olumsuz sonuçlanmasına neden olabilecek durumlar, koşullar ve aktiviteler olarak tanımlanmaktadır. Buna bağlı olarak etki ise, tehlikenin insan, malzeme veya kurum üzerindeki sonuçlarının büyüklüğünün tespit edilmesi anlamına gelir.
Risk ve Olasılık: Olasılık, gerçekleşmesi olası olayların toplam sayılarının, daha subjektif olaylara karşı meydana gelme oranı olarak ifade edilmektedir. Risk; olasılık hesaplamalarında kullanılmakta, bir ve sıfır arasında değişen sayısal değerlerle ifade edilmektedir.
Risk ve Belirsizlik: Her olay, her karar, atılan her adım, gerçekleştirilen her girişim, bir belirsizliği ve istenmeyen bir yönü yani riski içermektedir. Belirsizlik ve risk doğru orantılıdır ve belirsizlik arttıkça riskin oluşma olasılığı artar. Belirsizlik hem negatif hem de pozitif bileşenleri içerirken belirsizliğin negatif bileşenini risk, pozitif bileşenini ise fırsat oluşturur.
Risk ve Karar Verme: Her insanın günlük yaşantısında geleceğe yönelik verdiği kararlar ve bu kararları yönetmeye yönelik faaliyetler birçok risk ve risk ile ilgili kavramları içerir. Karar verme gelecekle ilişkili ve gelecek de belirsizliğin aynası olduğu için risk konusuyla da ilişkilidir. Karar verme, sunulan çeşitli seçenekler içerisinden seçim ve tercih yapmak şeklinde tanımlanmaktadır.
Risk ve Yarar: Riski doğru olarak belirleyebilen, tanımlayabilen, anlayabilen, anlatabilen ve yönetebilen kurumlar ise, riskin zararlı yönlerinden uzak kalarak faydalı yönlerinden yararlanmayı başarabilirler.
Risk, Değişkenlik ve Karmaşıklık: Değişkenlik, riskleri belirleyen en önemli faktörlerden birisidir. Hedeflenen değere her zaman tamamen ulaşılması mümkün değildir ve risk, hedeflenen değerden sapma durumu şeklinde de ifade edilir. Bir olaydaki bileşen sayısı ve bileşenler arasındaki ilişkinin artması olayın karmaşıklığını artırır. Bir olayın ya da durumun karmaşıklık derecesi, risk şiddetini etkileyen diğer bir faktördür.
Risk Türleri
Risk kontrol altına alabilme veya sınırlayabilme olasılığının olup olmamasına göre, yani kaynaklarına göre genel olarak risk; sistematik risk ve sistematik olmayan risk olarak iki ana gruba ayrılmaktadır.
Sistematik risk: Sistematik risklere bağlı olarak varlığın değerinin değişme riskidir. Bu riskten korunabilinir fakat bu risk tamamen ortadan kaldırılamaz. Firmalar açısından sistematik risk; enflasyon riski, döviz kuru riski, faiz oranı riski, vergi reformları, hava durumu riski ve politik risk şeklinde alt gruplarında incelenmektedir.
Sistematik olmayan risk: Kurumların kendi yapısal özelliklerinden kaynaklanan risklerdir. Sistematik olmayan riskler, yönetim riski, teknolojik riskler, likidite riski, işletme riski ve vade riski olarak ayrılabilmektedir.
Birçok risk sınıflandırması olmasına rağmen en kabul görmüş diğer bir sınıflandırma yöntemine göre ise riskler şu şekilde belirtilmektedir:
- Finansal riskler,
- Operasyonel riskler,
- Stratejik riskler,
- Dış çevre riskleri,
- Tehdit riski (harici/sigorta edilebilir)
Diğer bir sınıflandırmaya göre ise türleri şu şekilde ifade edilmektedir:
- Tanımlanmış risk
- Tanımlanamayan risk
- Kabul edilebilir risk
- Kabul edilemeyen risk
- Toplam risk
- Artık risk
Risk Algısı
Algı, çevrenin, insanların, nesnelerin, seslerin, hareketlerin, renklerin, kokuların ve tatların gözlemlenmesiyle ilgilidir. Algılama kavramına ilişkin değişik tanımlar bulunmaktadır. Algılama, insanların duyularını kullanarak çevrelerinden elde ettikleri bilgileri bir araya getirip düzenleyerek kendileri için anlamlandırma ya da kavramlaştırmalarına ilişkin süreçlerdir.
Teknobilimsel yaklaşımla gerçekleştirilen araştırmalar, riski tanımlanabilir ve ölçülebilir kabul eder. Ayrıca risk algısını; riskin görülür, bilindik, net, kontrol edilebilir, unutulabilir olmasıyla, istemli oluşmasıyla, etkisinin çabuk gözlenmesiyle ilişkilendirir. Psikometrik yaklaşım ise teknobilimsel yaklaşımla aynı şekilde risk algısını riskin özeliklerinin belirlediğini kabul etmekle birlikte, risk algısını etkileyen başka faktörlerin olabileceğini de belirtir.
Risk ve risk algısı, tüketicinin ürün satın alma davranışını anlamada da önemli bir kavramdır ve ürün veya hizmet seçmenin sonuçlarından biri olarak belirtilmektedir.
Tüketici Davranışı ve Risk Algısı
Tüketici davranışlarındaki en temel sorun tüketiciye sunulan ürün alternatifleri arasından seçim yapılması ve belirsizlik durumu dolayısıyla da riskle karşı karşıya kalma durumudur. Yapılan araştırmaların sonucuna göre tüketicilerin satın alma davranışının sonuçlarının belirsiz olması ve bazen de istendiği gibi olmaması sebebiyle risk içermektedir. Risk algısı, tüketicinin bir üründen beklentileri ve elde etmeyi beklediği faydalar ile ürünle ilgili olası kayıplar ve beklentileri karşılamama arasındaki ilişkiyi ifade eder.
Tüketici açısından risk algısı kavramının belirsizlik ve sonuçları olmak üzere iki bileşeni bulunmaktadır. Belirsizlik nedeni ile olası sonuçları kestirilemeyen satın alma davranışı, risk algısının ortaya çıkış sebebi olabilmektedir. Risk algısı, tüketicilerin satın alma kararlarının sonuçlarını öngöremediklerinde oluşan belirsizliğin seviyesidir ve tüketicilerin psikolojik özelliklerini de belirleyen faktörlerden birisidir.
Belirsizlik, risk algısı ile ilgili yapılan çalışmaların önemli konularından birisidir. Aslında tüketicilerin ürün satın almada meydana gelen belirsizliği ortaya çıkaran iki durum bulunmaktadır. Birincisi tüketicilerin herhangi bir ürün satın alırken aslında satın alma amaçlarının ne olduğunu bilememeleridir.
Tüketicilerin satın alma amaçlarının önemi ve niteliği, amaçlara ulaşmanın derecesi hakkında yeterli bilgiye sahip olmamaları belirsizliğe neden olmaktadır. Belirsizlikteki ikinci durum ise sunulan ürün alternatiflerinin tüketici tarafından ürün, model, marka, beden gibi nasıl ve neye göre değerlendirileceğinin açık olmamasıdır.
Risk Algısı Türleri
Ürüne ve duruma bağlı olan değişkenler hem farklı risk dereceleri meydana getirmekte hem de farklı nitelikte risk türleri de ortaya çıkartabilmektedir. Yapılan çalışmalar incelendiğinde risk algısı türleri şu şekilde ifade edilmektedir:
- Fonksiyonel risk: Fonksiyonel risk, ürünün dizayn edildiği, sunulduğu, tanıtımının ve reklâmının yapıldığı gibi performans göstermemesi, dolayısıyla da istenilen ve sunulan yararlarını sağlayamaması olasılığını belirtmektedir.
- Finansal risk: Finansal risk aynı zamanda ekonomik risk olarak da ifade edilmektedir. Finansal risk, para riski olarak ele alınmış ve ürün başarısız olduğunda ortaya çıkan ekonomik kayıp, alınan ürünün tekrar olması gerektiği gibi çalışmasını sağlama maliyeti veya başarısız ürünün yerine başarılı bir ürün koyabilme maliyeti olarak tanımlanmıştır.
- Sosyal risk: Sosyal risk tüketicinin bir ürünü satın alması sonucunda sosyal bir grup içerisindeki oluşturduğu statüsünü kaybetmesi şeklinde ifade edilmektedir. Sosyal risk türünde, satın alınan ürünün başka kişiler tarafından hoş karşılanmaması, olumsuz düşüncelere ya da yargılamalara neden olması, yanlış ürün seçiminin sosyal utançla sonuçlanabilmesi ve bireyin sosyal imajına zarar vermesiyle ilgilidir.
- Fiziksel risk: Fiziksel risk tüketicinin satın aldığı ürünün fiziksel sağlığına ve güvenliğine karşı olumsuz etkilerine ilişkin endişelerini ifade etmektedir.
- Psikolojik risk: Tüketicilerin marka ya da ürün özelliklerini doğru olarak değerlendirememeye ilişkin korkuları psikolojik risk olarak tanımlanmaktadır.
- Zaman kaybı riski: Zaman kaybı riski ürünün satın alınmasına ilişkin zaman kaybı şeklinde tanımlanmaktadır. Bu risk türü hem ürünü satın alma öncesi hem de ürünü satın alma sonrası harcanan zaman kaygı ile ilgilidir.
Risk Algısını Etkileyen Faktörler
Risk algısı, her ürün için durumdan duruma ve her durum için kişiden kişiye farklı olabilmektedir. tüketicilerin risk algıladıkları sadece ürün kaynaklı değildir ve risk algısını etkileyen birçok faktör bulunmaktadır. Tüketicilerin satın alma kararlarıyla ilgili algıladıkları riski etkileyen çok sayıda faktör olmasına rağmen algılanan riski etkileyen en önemli faktörler şunlardır:
- yaş,
- cinsiyet,
- kişilik yapılarındaki farklılıklar,
- tüketici bağlılığı,
- kişisel farklılıklar,
- ürün ile ilişkili farklılıklar,
- kültürel farklılıklar,
- yaşam şekli,
- ekonomik farklılıklar,
- alışveriş şekli,
- medeni durum,
- eğitim durumu,
- geçmiş deneyimler.
Kişiler kendi bakış açısıyla gördüğü ve değerlendirildiği için riskin algılanması ve algılanan riskin miktarı tüketiciye bağlıdır. Algılamadaki bu farklılıklar tüketicilerin yaşam biçimlerinin, ekonomik kaynaklarının, kişilik yapılarının ve bunun gibi sebeplerin farklı olmasından kaynaklanmaktadır. Tüketici davranışlarının belirlenmesi sırasında ortaya çıkan risk faktörlerinin farklı kültürlerde yetişmiş insanlar arasında büyük farklılıklar meydana getirdiği ortaya konmuştur.
Risk, günlük yaşantının yanı sıra iş hayatının da ayrılmaz bir parçasıdır. Günümüz iş dünyası; küreselleşme, uluslararası pazarların gelişimi, verimliliği artırma ve maliyet düşürme isteği, teknolojik gelişmeler, artan rekabet koşulları nedeni ile daha fazla baskı ortamı içerisindedir. Artan rekabet koşulları risk oluşturan durumları artırarak, risk ve kazanç dengesinin iyi kurulamadığı kurumlar üzerinde yok edici etkiler meydana getirmektedir.
Genel Anlamda Risk Kavramı
Risk, insan zihninde tehlikeli bir kavram olarak yer edinmekte ve ileride ortaya çıkması beklenilen, kesin olmayan olayları belirtmektedir. Risk istenmeyen bir olayın meydana gelebilmesinin belirsiz olma durumu olarak açıklanabilir. Genel olarak risk, kişisel veya kurumsal çıkarların bir belirsizlik şeklinde tehlikeye sokulduğu durumu ifade etmektedir. Risk, karar vericinin herhangi bir olayın sonuçlarını tahmin edemediği, belirleyemeyeceği durumlardır. Risk, belirli bir zaman aralığında, hedeflenen bir sonuca ulaşamam, kayba ya da zarara uğrama olasılığıdır ve gelecekte oluşabilecek potansiyel problemlere, tehdit ve tehlikelere işaret eder.
Risk,; kayıptaki değişiklikler, kayıp olasılığı, belirsizlik, beklenen sonuçlardan uzaklaşma, beklenen sonuçlardan farklı olma olasılığı şeklinde ifade edilebilir. Tek sonuçlu risk tanımına göre risk, beklenen sonuçtan olumsuz yönde bir sapma olarak tanımlanmakta ve kurumu zarara uğratmaktadır. İki sonuçlu risk tanımına göre ise risk beklenen sonuçtan olumlu veya olumsuz sapma şeklinde ifade edilmektedir.
Geleneksel tanımlamada risk kavramı bir olayın istenmeyen ve olumsuz sonuçlarının gerçekleşme olasılığı şeklinde ifade edilir. Geleneksel bakış açısında risk kavramının özellikleri şunlardır:
- Risk organizasyonel yöneticiler tarafından yönetilir.
- Risk olumsuz bir etkendir ve olayların olumlu etkileri ve fırsatlar bulunmamaktadır.
- Risk kişilere bağlı olarak değerlendirilir.
- Eğer risk kavramı olayların olumsuz sonuçlarıyla sınırlandırılmışsa, olayların olumlu olma ihtimali ile uğraşmak için başka bir sürece ihtiyaç duyulmaktadır.
- Özellikle fırsatların nasıl belirleneceğine, yaratılacağına ve elde edileceğine ilişkin eksiklik ve sınırlı ifade bulunmaktadır.
- Risk yönetimin sorumlulukları diğer alttaki personele yönlendirilir.
- Yapılanmamış ve tutarsız risk yönetim fonksiyonları bulunur.
- Yönetimin iç kontrolünü sağlayan bir iç denetim kurulu vardır.
Yeni bakış açısına göre risk kavramının özellikleri ise şunlardır:
- Risk sadece olumsuz bir etken değil aynı zamanda bir fırsattır.
- Risk sadece yönetim tarafından değil bir bütün olarak kurum çalışanları ile yönetilir
- Risk yönetimi her kurum yönetim sistemi içerisinde oluşturulabilir ve her yönetim sistemi içerisinde bir risk komitesi bulunur.
- Risk yönetim sorumluluğu üst yönetim ve alt yönetimler tarafından kabul edilir.
- Risk kişilerin kendi görüşlerinden bağımsız olarak ölçülebilir ve değerlendirilebilir.
Risk İle İlgili Kavramlar
Risk Kaynağı: Riskin kaynağı; riskin ortaya çıkmasına sebep olan temel nedeni ifade eder. Risk kaynağının belirlenmesi ile riskin oluşmasına neden olabilecek etkenler engellenerek riskin ortaya çıkması önlenebilir. Bir riski belirleyebilmek ve tanımlayabilmek için öncelikle o riski oluşturacak olay, kaynak ve etkileri belirlemek gerekir.
Risk, Tehlike ve Etki: Genel anlamda risk, herhangi bir tehlikenin meydana gelme olasılığı ile bu tehlike ile meydana gelen sonuçların bileşkesi şeklinde ifade edilmektedir. Tehlike; hasar, kayıp veya olayın olumsuz sonuçlanmasına neden olabilecek durumlar, koşullar ve aktiviteler olarak tanımlanmaktadır. Buna bağlı olarak etki ise, tehlikenin insan, malzeme veya kurum üzerindeki sonuçlarının büyüklüğünün tespit edilmesi anlamına gelir.
Risk ve Olasılık: Olasılık, gerçekleşmesi olası olayların toplam sayılarının, daha subjektif olaylara karşı meydana gelme oranı olarak ifade edilmektedir. Risk; olasılık hesaplamalarında kullanılmakta, bir ve sıfır arasında değişen sayısal değerlerle ifade edilmektedir.
Risk ve Belirsizlik: Her olay, her karar, atılan her adım, gerçekleştirilen her girişim, bir belirsizliği ve istenmeyen bir yönü yani riski içermektedir. Belirsizlik ve risk doğru orantılıdır ve belirsizlik arttıkça riskin oluşma olasılığı artar. Belirsizlik hem negatif hem de pozitif bileşenleri içerirken belirsizliğin negatif bileşenini risk, pozitif bileşenini ise fırsat oluşturur.
Risk ve Karar Verme: Her insanın günlük yaşantısında geleceğe yönelik verdiği kararlar ve bu kararları yönetmeye yönelik faaliyetler birçok risk ve risk ile ilgili kavramları içerir. Karar verme gelecekle ilişkili ve gelecek de belirsizliğin aynası olduğu için risk konusuyla da ilişkilidir. Karar verme, sunulan çeşitli seçenekler içerisinden seçim ve tercih yapmak şeklinde tanımlanmaktadır.
Risk ve Yarar: Riski doğru olarak belirleyebilen, tanımlayabilen, anlayabilen, anlatabilen ve yönetebilen kurumlar ise, riskin zararlı yönlerinden uzak kalarak faydalı yönlerinden yararlanmayı başarabilirler.
Risk, Değişkenlik ve Karmaşıklık: Değişkenlik, riskleri belirleyen en önemli faktörlerden birisidir. Hedeflenen değere her zaman tamamen ulaşılması mümkün değildir ve risk, hedeflenen değerden sapma durumu şeklinde de ifade edilir. Bir olaydaki bileşen sayısı ve bileşenler arasındaki ilişkinin artması olayın karmaşıklığını artırır. Bir olayın ya da durumun karmaşıklık derecesi, risk şiddetini etkileyen diğer bir faktördür.
Risk Türleri
Risk kontrol altına alabilme veya sınırlayabilme olasılığının olup olmamasına göre, yani kaynaklarına göre genel olarak risk; sistematik risk ve sistematik olmayan risk olarak iki ana gruba ayrılmaktadır.
Sistematik risk: Sistematik risklere bağlı olarak varlığın değerinin değişme riskidir. Bu riskten korunabilinir fakat bu risk tamamen ortadan kaldırılamaz. Firmalar açısından sistematik risk; enflasyon riski, döviz kuru riski, faiz oranı riski, vergi reformları, hava durumu riski ve politik risk şeklinde alt gruplarında incelenmektedir.
Sistematik olmayan risk: Kurumların kendi yapısal özelliklerinden kaynaklanan risklerdir. Sistematik olmayan riskler, yönetim riski, teknolojik riskler, likidite riski, işletme riski ve vade riski olarak ayrılabilmektedir.
Birçok risk sınıflandırması olmasına rağmen en kabul görmüş diğer bir sınıflandırma yöntemine göre ise riskler şu şekilde belirtilmektedir:
- Finansal riskler,
- Operasyonel riskler,
- Stratejik riskler,
- Dış çevre riskleri,
- Tehdit riski (harici/sigorta edilebilir)
Diğer bir sınıflandırmaya göre ise türleri şu şekilde ifade edilmektedir:
- Tanımlanmış risk
- Tanımlanamayan risk
- Kabul edilebilir risk
- Kabul edilemeyen risk
- Toplam risk
- Artık risk
Risk Algısı
Algı, çevrenin, insanların, nesnelerin, seslerin, hareketlerin, renklerin, kokuların ve tatların gözlemlenmesiyle ilgilidir. Algılama kavramına ilişkin değişik tanımlar bulunmaktadır. Algılama, insanların duyularını kullanarak çevrelerinden elde ettikleri bilgileri bir araya getirip düzenleyerek kendileri için anlamlandırma ya da kavramlaştırmalarına ilişkin süreçlerdir.
Teknobilimsel yaklaşımla gerçekleştirilen araştırmalar, riski tanımlanabilir ve ölçülebilir kabul eder. Ayrıca risk algısını; riskin görülür, bilindik, net, kontrol edilebilir, unutulabilir olmasıyla, istemli oluşmasıyla, etkisinin çabuk gözlenmesiyle ilişkilendirir. Psikometrik yaklaşım ise teknobilimsel yaklaşımla aynı şekilde risk algısını riskin özeliklerinin belirlediğini kabul etmekle birlikte, risk algısını etkileyen başka faktörlerin olabileceğini de belirtir.
Risk ve risk algısı, tüketicinin ürün satın alma davranışını anlamada da önemli bir kavramdır ve ürün veya hizmet seçmenin sonuçlarından biri olarak belirtilmektedir.
Tüketici Davranışı ve Risk Algısı
Tüketici davranışlarındaki en temel sorun tüketiciye sunulan ürün alternatifleri arasından seçim yapılması ve belirsizlik durumu dolayısıyla da riskle karşı karşıya kalma durumudur. Yapılan araştırmaların sonucuna göre tüketicilerin satın alma davranışının sonuçlarının belirsiz olması ve bazen de istendiği gibi olmaması sebebiyle risk içermektedir. Risk algısı, tüketicinin bir üründen beklentileri ve elde etmeyi beklediği faydalar ile ürünle ilgili olası kayıplar ve beklentileri karşılamama arasındaki ilişkiyi ifade eder.
Tüketici açısından risk algısı kavramının belirsizlik ve sonuçları olmak üzere iki bileşeni bulunmaktadır. Belirsizlik nedeni ile olası sonuçları kestirilemeyen satın alma davranışı, risk algısının ortaya çıkış sebebi olabilmektedir. Risk algısı, tüketicilerin satın alma kararlarının sonuçlarını öngöremediklerinde oluşan belirsizliğin seviyesidir ve tüketicilerin psikolojik özelliklerini de belirleyen faktörlerden birisidir.
Belirsizlik, risk algısı ile ilgili yapılan çalışmaların önemli konularından birisidir. Aslında tüketicilerin ürün satın almada meydana gelen belirsizliği ortaya çıkaran iki durum bulunmaktadır. Birincisi tüketicilerin herhangi bir ürün satın alırken aslında satın alma amaçlarının ne olduğunu bilememeleridir.
Tüketicilerin satın alma amaçlarının önemi ve niteliği, amaçlara ulaşmanın derecesi hakkında yeterli bilgiye sahip olmamaları belirsizliğe neden olmaktadır. Belirsizlikteki ikinci durum ise sunulan ürün alternatiflerinin tüketici tarafından ürün, model, marka, beden gibi nasıl ve neye göre değerlendirileceğinin açık olmamasıdır.
Risk Algısı Türleri
Ürüne ve duruma bağlı olan değişkenler hem farklı risk dereceleri meydana getirmekte hem de farklı nitelikte risk türleri de ortaya çıkartabilmektedir. Yapılan çalışmalar incelendiğinde risk algısı türleri şu şekilde ifade edilmektedir:
- Fonksiyonel risk: Fonksiyonel risk, ürünün dizayn edildiği, sunulduğu, tanıtımının ve reklâmının yapıldığı gibi performans göstermemesi, dolayısıyla da istenilen ve sunulan yararlarını sağlayamaması olasılığını belirtmektedir.
- Finansal risk: Finansal risk aynı zamanda ekonomik risk olarak da ifade edilmektedir. Finansal risk, para riski olarak ele alınmış ve ürün başarısız olduğunda ortaya çıkan ekonomik kayıp, alınan ürünün tekrar olması gerektiği gibi çalışmasını sağlama maliyeti veya başarısız ürünün yerine başarılı bir ürün koyabilme maliyeti olarak tanımlanmıştır.
- Sosyal risk: Sosyal risk tüketicinin bir ürünü satın alması sonucunda sosyal bir grup içerisindeki oluşturduğu statüsünü kaybetmesi şeklinde ifade edilmektedir. Sosyal risk türünde, satın alınan ürünün başka kişiler tarafından hoş karşılanmaması, olumsuz düşüncelere ya da yargılamalara neden olması, yanlış ürün seçiminin sosyal utançla sonuçlanabilmesi ve bireyin sosyal imajına zarar vermesiyle ilgilidir.
- Fiziksel risk: Fiziksel risk tüketicinin satın aldığı ürünün fiziksel sağlığına ve güvenliğine karşı olumsuz etkilerine ilişkin endişelerini ifade etmektedir.
- Psikolojik risk: Tüketicilerin marka ya da ürün özelliklerini doğru olarak değerlendirememeye ilişkin korkuları psikolojik risk olarak tanımlanmaktadır.
- Zaman kaybı riski: Zaman kaybı riski ürünün satın alınmasına ilişkin zaman kaybı şeklinde tanımlanmaktadır. Bu risk türü hem ürünü satın alma öncesi hem de ürünü satın alma sonrası harcanan zaman kaygı ile ilgilidir.
Risk Algısını Etkileyen Faktörler
Risk algısı, her ürün için durumdan duruma ve her durum için kişiden kişiye farklı olabilmektedir. tüketicilerin risk algıladıkları sadece ürün kaynaklı değildir ve risk algısını etkileyen birçok faktör bulunmaktadır. Tüketicilerin satın alma kararlarıyla ilgili algıladıkları riski etkileyen çok sayıda faktör olmasına rağmen algılanan riski etkileyen en önemli faktörler şunlardır:
- yaş,
- cinsiyet,
- kişilik yapılarındaki farklılıklar,
- tüketici bağlılığı,
- kişisel farklılıklar,
- ürün ile ilişkili farklılıklar,
- kültürel farklılıklar,
- yaşam şekli,
- ekonomik farklılıklar,
- alışveriş şekli,
- medeni durum,
- eğitim durumu,
- geçmiş deneyimler.
Kişiler kendi bakış açısıyla gördüğü ve değerlendirildiği için riskin algılanması ve algılanan riskin miktarı tüketiciye bağlıdır. Algılamadaki bu farklılıklar tüketicilerin yaşam biçimlerinin, ekonomik kaynaklarının, kişilik yapılarının ve bunun gibi sebeplerin farklı olmasından kaynaklanmaktadır. Tüketici davranışlarının belirlenmesi sırasında ortaya çıkan risk faktörlerinin farklı kültürlerde yetişmiş insanlar arasında büyük farklılıklar meydana getirdiği ortaya konmuştur.